Top
29/12/2018

Güzel Takım alkışlarla

Dünya’nın En Güzel Takımı Avrupa’nın en değerli kupasında ilk yarıyı, alkışlarımızla lider bitirdi…

Dün akşam en yakın rakibi Real Madrid’i de yendi…
Salondayım;
Fenerbahçe 2,5 dakika kala 6 sayı farkla geride...
Salondaki bir kişi bile “kaybettik”, demiyor...
Skor: 57-63.
Maç bitiğinde skor: 65-63
2.5 dakika sayı yemeden bitirdik maçı…
Aslında bu, maçın bir özeti…
Atamadığımız maçta, yemeyerek kazandık!
Kaybedeceğimize hiç inanmadığımız için kazandık!

***
Bitime 13 saniye kala top bizde…
62-63 yenik durumdayız…
Topu Datome oyuna sokacak. Dixon’a çıkaracağını hepimiz biliyoruz. Camposa da biliyor. O ikisi güreşiyorlar. Dixon deviriyor… Çıkıp topu alıp, Datome’ye veriyor…
İtalyan ressam Datome salondaki 13 000 kişi hep birlikte, potaya doğru resitale başlıyor…
Her adımında bir Realli oyuncu geri kalıyor…
Hepimiz bir sağa, bir sola doğru gidiyoruz…
Topu sağ elinden sol eline aldığında Beyaz formalı siyahi eller, sadece Datome’nin vücuduna temas edebiliyor…
Datome gösterinin son anında verilen selam gibi, sol eliyle topu çemberin içine bırakıyor…
Hepimizin sol eli havada…
64-63 öndeyiz…
Hep birlikte “Sevdik seni”, diyerek ayaktayız…

 

***

İzlediğim en sert maçlardan biriydi…
O kadar sert savunma yapılıyordu ki, üçüncü çeyrekte 5. dakikada sonuç 4-4 idi.
Sertlik, maçın ilk dakikasında başladı, sonuna kadar devam etti.
Euro Ligin final maçı kıvamındaydı…
İki takımda bu maçı bir “gözdağı maçı”, gibi görmüştü… Madrid’in koçu Pablo Gasol, Fenerbahçe’yi evinde yenmeye gelmişti.
Sloukas’ın olmaması ve üçlük atışlarımızın normal yüzdemizin altında kalması,(yüzde 23) işimizi son saniyeye bıraktı…
Güzel Takım atamasa da, yemedi ve yine kazandı…

***
Bu takımı Utkan Şahin arkadaşımız, Yunan mitolojisindeki 9 başlı Hidra’ya benzetmiş…
Başı kesildikçe, yeniden bir baş çıkartan Hidra’ya…
Çok haklı…
Kimi tutsanız, başka birisi çıkıyor sahneye…
Kafalar kesildikçe, bir başka lider üretiyor takım…
Rakip şaşkına dönüyor.
Kimse sırası gelmeden çıkmıyor sahneye…
“Biraz daha fazla rol alayım”, demiyor…
Sıra geldiğinde de hiç korkmadan çıkıyor ve o antrenmanlarda defalarca hazırlandıkları gösterisini yapıyor…
Bu akşam başrol, İtalyan ressam, büyük sanatçı Datome’nindi…
17 sayı,7 ribaund ile oynadı…
Avrupa’da hiç dakika almayan Sinan Güler ise yardımcı oyuncu oldu…
Tıkanan oyunu açtı. Savunma yaptı.

***
Madridli Campazzo ile bizim Boby ise sokakta top oynar gibiydiler…
Aslında biraz basket, biraz güreş yaptılar…
İki tane boyu küçük yüreği büyük, delikanlının maçıydı.
İkisini de bugün Türkiye de alt yapı seçmelerine soksan, “boyları kısa, bunlardan basketbolcu olmaz(!)”, diye seçmeye almazlar…
Bize çok keyifli bir gece yaşattılar…

***
Euro ligin Real Madrid- Fenerbahçe maçları bir başka güzelliğe büründü…
Avrupa kıtasının derbisi gibi oynanıyor…
Salonlar son koltuğa kadar doluyor.
Avrupa’daki tüm basketbol severler, televizyon başında maça kitleniyor…
Bu daha bu sezonki ilk maçımız…
Büyük bir ihtimal ile iki kez daha oynayacağız…
Ben son maçı kazanmayı istiyorum…
Güzel Takıma yaşattıkları için teşekkürler ediyorum…
Ben teşekkür ediyorum ama Obra Reis, “kuru kuruya olmaz!”, diyor…
“Teşekkür edeceksen Pazar günü gelip, Darüşşafaka maçında edeceksin”, diyor…
Reis haklı, gideceğiz…

 

 

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp