Top
Ahmet Hakan

Ahmet Hakan

ahmethakan@hurriyet.com.tr

21/01/2019

Bir an aklıma Cübbeli’nin yanmaz kefeni geldi

1881 adet basılacakmış.

Saat 09.05 itibarıyla satışa sunulacakmış.

Tamamı elle ciltlenecekmiş.

Hediyesi 2 bin 500 lira olacakmış.

Yayınevinin bu tanıtım metnini okuyunca...

Bir an gözümün önüne...

Cübbeli Ahmet’in...

“Yanmaz kefenlerim var ey cemaat! İçine giren yanmıyor! Okunmuş kefenlerim var! Yok mu alan!” falan diye sattığı kefenler geldi.

Ekonomiden pek anlamam.

Ama şundan eminim:

Bu ülkede şu iki alanda ticaret yapan asla zarar etmez:

BİR: Din ticareti...

İKİ: Atatürk ticareti...


SORULAR VE CEVAPLARLA ERDOĞAN’IN FAZIL SAY KONSERİNE GİTMESİ

SORU: Ne yani? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fazıl Say’ın konserine gitti diye toplumu kutuplaştırmaktan vazgeçmiş mi oldu?

CEVAP: Bunu söyleyemeyiz. Ama şunu söyleyebiliriz: Sürekli ülkeyi kutuplaştırdığını ve seçimleri böyle kazandığını iddia ettiğimiz bir lider, kritik bir yerel seçim öncesinde kutuplaştırmayı sekteye uğratan sembolik bir adım atmış oldu!

SORU: Ne malum samimi olduğu? Karşı taraftan oy almak için bunu yapıyor olamaz mı?

CEVAP: Karşı taraftan oy almak için bunu yapıyorsa... Kutuplaştırma politikasına son vermiş demektir.

SORU: Nasıl yani?

CEVAP: Her seçim öncesi kendi tabanını konsolide etmek için cepheleştirmeye çalıştığı söylenen lider, demek ki bu seçimde farklı bir tutum izliyor.


SORU: Peki biz buna inanacak mıyız?

CEVAP: Vallahi inanıp inanmamak size kalmış bir şey! Ama eğer “Biz bu kutuplaştırma siyasetinden bıktık” diyorsanız ve bunda samimiyseniz... Erdoğan’ın kutuplaştırma siyasetine son vermiş gibi gözüktüğü adımına da laf etmeyeceksiniz.

 

SORU: Laf edersek ne olur?

CEVAP: Hem “Erdoğan kutuplaştırıyor” diye ağlaşan, hem de “Erdoğan kutuplaştırmıyor” diye öfkelenen bir tutarsızlık sergilemiş olursunuz.

SORU: E hani Mozart dinlemek faşistlik idi? Buna da bir cevabın var mı?

CEVAP: Faşistlik, Mozart dinlemek değildi ki... Faşistlik şu idi: Üst perdeden, küçümseyerek, aşağılayarak... “Biraz Mozart dinlesin, kendisine belki iyi gelir keh keh keh” demek idi.

MÜSLÜMANIN SEVECEĞİ BİR BAŞ AÇMADIR BU

EĞER bir kadın...

Zorla, baskıyla, istemediği halde başını örtüyorsa...

Bu baş örtme, Allah katında hiçbir değer taşımayan, sıradan, alelade bir baş örtmedir.

Allah katında hiçbir değer taşımayan böyle bir örtme biçiminin son bulmasından...

Kendilerine Müslümanım diyenlerin rahatsız olması...

Bana çok ama çok saçma geliyor!

Bir an aklıma Cübbeli’nin yanmaz kefeni geldi

KADINLAR VARDIR KADINLAR HER YERDE

KADIN hakları savunucularının attıkları sloganların başta geleni şudur:

“Kadınlar vardır, kadın her yerde.”

Milli Savunma Bakanlığı Sözcüsü olarak...

Binbaşı Nadide Şebnem Aktop’un görevlendirilmesi...

Ve yeni sözcünün ilk basın toplantısını düzenlemesi...

Bana bu kutlu sloganı hatırlattı.

HAHAHAHA! 

Mine Kırıkkanat laik kesimden linç yiyormuş. Hahaha!

Melih Gökçek
MHP’ye geçecekmiş. Hahaha!

 Bir an aklıma Cübbeli’nin yanmaz kefeni geldi

BAHRİYE

90’LI yılların aydın cinayetlerinin en başta geleniydi Bahriye Üçok cinayeti...

Alçak teröristler, kitap kolisi süsü verilmiş bir bombalı paket yolladılar evine Bahriye Üçok’un...

Koliyi açtı, bomba patladı ve çok acı bir son.

Uzaktan, çok uzaktan takip ettiğim kadarıyla dini ve siyasi görüşlerimiz pek örtüşmezdi Bahriye Üçok’la...

Fakat bizim Tarafsız Bölge’nin kadim konuklarından Elfin Tataroğlu’nun ‘Bahriye’ adlı kitabını okuyunca...

Örtüşmeyen dini ve siyasi görüşlerden daha çok, Bahriye Üçok’un insani yönleriyle tanışmış oldum.

Nereden gelip nereye gittiğini şaşırarak okudum.

Elfin Tataroğlu heyecanlı, sürükleyici bir roman gibi yazmış ‘Bahriye’yi...

Opera eğitimi alıp da yolu ilahiyat fakültesinden geçen bir Karadeniz kızının yaman öyküsü...

Tavsiye ederim. Hem de hararetle.

 

AH KEMAL BEY AH!

SİYASETTE altın kural şudur:

Seçimden önce ahaliyle, seçimden sonra büyükelçilerle bir araya gelinir.

Fakat Kemal Bey, sağ olsun, bu geleneği şöyle değiştirdi:

Seçimden önce büyükelçilerle bir araya geliyor. Seçimden sonra da genelde bir süre kayboluyor.

Bir an aklıma Cübbeli’nin yanmaz kefeni geldi

İSRAİL ZULMÜNDEN DAHA BETER BİR ZULÜM

BİR tur şirketinin ilanı bu...

Rukiye ve Faruk çifti, ücreti mukabilinde bizleri “hüznün başkenti” dedikleri Kudüs’te gezdireceklermiş.

İsrail’in Mescid-i Aksa’nın altını oyduğu söylenir ya...

Bu tur şirketinin yaptığı da Kudüs’ün ruhunu oymaktan başka bir şey değil!

Zulümler arasında tercih yapmak iyi bir şey değildir ama ben yine de bir tercih yapmadan duramayacağım:

Kudüs’ün ruhunu oymak, İsrail zulmünden daha beter bir zulümdür!

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp