Top
13/06/2016

Meral Akşener nereye koşuyor?

 

n

Morali yerindeydi. Coşkulu bir sesle, “Sanki seçim çalışması yapıyoruz” dedi. Büyük salon toplantıları ya da meydan mitingleri yaptıklarını anlattı. Şimdiye kadar 38 yere gitmiş.

n

 

n

“Kimler geliyor” diye sordum. “Sadece MHP’liler değil, çok değişik kesimden insanlar geliyor” dedi. Bir profil çıkardı. Kadınlar, kırgın ve küskün MHP’liler, milliyetçi-muhafazakâr kesimler.

n

 

n

İKTİDARIN ALTERNATİFİ GİBİ BAKIYORLAR BANA

n

 

n


Siyasette yeni arayış içerisinde olan bir kesim var mı? Konuyu biraz daha açıyorum. “Size niçin geliyorlar ve gelenler size ne diyor?” Akşener, “Bana iktidarın alternatifi gibi bakıyorlar” karşılığını veriyor. Bir an duraklıyor. “2001’de Sayın Erdoğan’ın meydanlara çıktığı zamanı biliyorum. O zaman 28 Şubat’tan gelen bir ezilmişlik, öfke ve diş sıkma hali vardı. Şimdi o yok. Şimdi ise insanlar bir seçenek arıyor. O seçeneği bulmanın rahatlığı var.”
Gözlemlerini paylaşmaya devam ediyor: “Bir partinin kongresi var. Ama gittiğimiz yerlerde meydan mitingine dönüyor. Bu ilginin altında yatan neden şu; seçenek ihtiyacı doğmuş, alternatif ihtiyacı doğmuş. Ben, buna cevap veriyorum.”

n

 

n

AK PARTİ’DE DAVUTOĞLU KIRGINLARI OLUŞTU

n

 

n


Bu gözlemlerini biraz daha açmasını istiyorum; “AK Parti’de Sayın Davutoğlu’nun başbakanlıktan gönderilme şeklini içine sindiremeyen, kırgın bir kesim oluştu. Milliyetçi-muhafazakâr, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş ama şimdi arayış içinde olan bir kesim var. CHP’de ise geçmişte DYP’ye, ANAP’a oy vermiş, merkez sağ kitle var. Trakya ve Ege bölgesinde. Bunlar CHP’de umduklarını bulamamışlar. Bizi bir alternatif olarak görüyorlar.”

n

 

n


Siyasetin dilinden rahatsız. “Özal’a ‘‘Tonton’, Demirel’e ‘Baba’, Erbakan’a ‘Hoca’, Türkeş’e ‘Başbuğ’ denilirdi. Onlar birbirlerini latif bir dille eleştirirlerdi. O üslup gitti. Ben eleştirilerimde saygılı bir dil kullanıyorum. Bir de coşkulu konuşuyorum.”

n

 

n

İLAN ETTİKLERİ MELEĞİN KANATLARINI YOLUYORUM

n

 

n


MHP genel başkanlığına aday olduğu günden bu yana Meral Akşener, medyanın en çok tartıştığı isimlerden birisi. Sadece tartışılmıyor. Uğramadığı hakaret, maruz kalmadığı iftira kalmadı. Bu sokağa yansımış mı? “Yansımış” diyor ve başlıyor aktarmaya: “Bana yönelik medyadaki saldırılar halkta koruma duygusunu harekete geçirmiş. 28 Şubat’ta kahramanlarıydım. Şimdi yerin dibine geçirmeye çalışıyorlar. Sayın Bahçeli’ye demediklerini bırakmıyorlardı. Şimdi melek ilan ettiler. Ben de meleğin kanatlarını yolan kişiyim.”

n

 

n

Önlerinde iki kongre tarihi var. Biri çağrı heyetinin ilan ettiği 19 Haziran diğeri ise genel merkezin belirlediği 10 Temmuz. Meral Akşener’e, “Hangisine gideceksiniz?” diye soruyorum. “19 Haziran yasal olanı ve zorunlu. Esas olan 19’u” diyor. 19 Haziran’da tüzük değişikliği yapıldıktan sonra yeni bir kongre tarihi belirleneceğini söylüyor. Bu tarih 10 Temmuz olabilir mi? “Olabilir” diyor. Ama buna tek başına karar veremeyeceğini söylüyor.

n

 

n

Asıl soruya geliyorum. Meral Akşener nereye koşuyor? MHP’ye genel başkan seçilemezse ne yapacak, ayrı bir parti kuracak mı? “Ben hiçbir yere birkaç atla gitmedim. Tek atla gittim. Kazanmak için çalışacağım. Ondan başka gündemim yok” karşılığını veriyor.

n

 

n

BAHÇELİ’NİN YANLIŞLARI AKŞENER’İ BÜYÜTÜYOR

n

 

n

Bu arada küçük bir paparazzilik yapmıyor değilim. Ankara’daki eylem sırasında, “Fatih, babanı da al git” sözü kameralara yansımıştı. Ondan klipler üretildi. İnternet sitelerine, eşinin evi terk ettiği yansımıştı. “Tuncer Bey evde mi?” diye soruyorum. Önce o anı anlatıyor, sonra “Tuncer” diye sesleniyor. Eşiyle karşılıklı olarak selamlaşıyoruz.

n

 

n

MHP’de kıran kırana bir mücadele yaşanıyor. Genel merkez, kongre sürecini doğru yönetemedi. Bahçeli’nin yanlışları liderliğini tartışmaya açarken, Meral Akşener’i sokakta büyütüyor. Oysa Bahçeli’nin Türk siyasetine çok büyük hizmetleri oldu. Ülkücü gençliği sokaktan çekmesi planları bozdu. Şu günlerde sıkıntılı bir süreçten geçiyorsa, 7 Haziran sonrasında yaptığı yanlışların payı büyük. Demirel, “Siyasette her şeyin ilacı var. Bir tek şeyin ilacı yok. O da, başarısızlık” derdi.

n

 

n

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp