Top
Sevilay Yılman

Sevilay Yılman

sevilayyilman@htgazete.com.tr

21/06/2022

Buyurun gerçeği okumaya! Pınar Gültekin ne yaptı da katilini tahrik etti?

Sonunda söyleyeceğimi en başında söyleyeyim…

Ben bu kararın, yani Pınar Gültekin’i diri diri bir varile sokup yakan ve sonra da üzerine beton döken o cani Cemal Metin Avcı için dün verilen kararın kesinlikle bir üst mahkemeden döneceğine inanıyorum.

Çünkü Muğla’daki mahkeme heyeti müebbet alması gereken o caniye; “haksız tahrik indirimi” uygulayarak sadece ona değil…

Bundan sonra ki tüm katillere de adeta bir armağan sunmuştur!

Tamam adaletin kestiği parmak acımaz ama yok!

Bu kararla kesinlikle ve kesinlikle yanlış parmak kesildi ve biz bu yanlışlığın hesabını sormakla mükellefiz.

Dün biraz meşguldüm ve bu yüzden de Muğla’dan patlayan skandal haberin geç farkına varabildim.

Ama tabii varır varmaz da hemen perde arkasını öğrenmek için daldım konuya.

Önce tüm haberleri sonra da sosyal medyayı taradım.

Bazılarına göre katile bu indirimin yapılması gayet normaldi çünkü iddiaya göre Pınar Gültekin sevgili olduğu Cemal Metin Avcı’ya kurduğu türlü tuzaklarla şantaj yaparak menfaat temin etmeye çalışmıştı.

Tabii ki bunları okuyunca doğruluğu var mı yok mu ben de merak ettim.

Öyle ya!

Pınar Gültekin ne yapmıştı da adamı kendisini katlettirecek kadar tahrik etmişti ve, “haksız tahrik indirimi"nden faydalanıp müebbet olan hapis cezası 23 yıla düşmüştü?

Şöyle söyleyeyim değerli okurlarım…

Yaptığım araştırmalarım, görüşmelerim sonunda emin oldum ki; bu iddialar o pislik katilin sırf bu indirim hakkından yararlanmak için ortaya attığı yalan ve iftiralardan ibaret.

Bunu hem soruşturmayı başından beri yürüten Muğla Jandarma’daki kaynaklarım söyledi…

Hem de Pınar Gültekin'in avukatı olan Rezan Epözdemir.

Jandarma bilgileri gizli kalması şartıyla aktardığı için öğrendiklerimi yazamıyorum ama Epözdemir’in katil Avcı’nın haksız tahrik indirimi almasına sebep olan iddialarıyla ilgili söylediklerini aynen aktarıyorum:

PROFESYONEL KADIN KATİLLİĞİ MÜESSESSİ

“Maalesef kadın cinayetleriyle ilgili yaşadığımız en önemli paradokslardan biri haksız tahrik indirimi konusu.

İnanılır gibi değil belki ama Türkiye’de bir profesyonel kadın katilliği müessesesi oluştu.

Katiller bu yasadan faydalanabilmek için cinayetin öncesinde ya da anında, sonrasında neler diyeceğini tasarlıyor.

Tıpkı bu davada olduğu gibi yargılamada nasıl savunma yapacağını önceden ezberliyor ve kurguyu şahane bir şekilde kullanıyor.

Genelde bu savunmalar da cezayı minimize etmeye yönelik ceza indirimine yönelik haksız tahrik savunması oluyor.

Münevver Karabulut dosyasında da Cem Garipoğlu, Karabulut ile ilgili; 'Erkekliğime laf söyledi' diyerek haksız tahrik indirimden yararlanma yolunu denemişti ancak mahkeme kesinlikle itibar etmemişti. Çünkü Cem Garipoğlu’nun söylediği şey maddi gerçeklikle asla örtüşmüyordu ve bu yüzden de cezada herhangi bir indirime gidilmedi.

Burada da olması gereken buydu.

Çünkü soruşturma aşamasındayken önce bu sanık dedi ki; 'Pınar Gültekin benim evli olduğumu öğrendi. Benden menfaat talep etti. Şantaj yaptı. Bu yüzden öldürdüm.'

Bunun hafif kalacağını, indirim yapılma olasılığının düşük olduğunu hesaplamış olacak ki sonradan mahkeme aşamasında mahkemeye bir mektup yazdı ve; 'Beni sarhoş etti. Hemcinslerimle videomu çekti. Şantaj yaparak menfaat talep etti. O yüzden öldürdüm' dedi.

Birinci duruşmaya çıktı. Çapraz sorguda niçin öldürdün sorusuna; 'Eve gittik, konuşuyorduk. O esnada çantasından bir bıçak çıkardı. Kendimi korurken bıçak koluma geldi. Panikledim. O yüzden öldürdüm. Bıçak çekmeseydi öldürmeyecektim' dedi.

Fakat dosyada bir bıçak yok. Yaralanma bıçak yaralanması değil. Ve bu adli tıp raporuyla da sabit. Raporu tanzim eden doktor dinlendi mahkemede ve 'Bu bir bıçak yarası değil, abrazyon yani sıyrıktır' dedi.

PINAR’IN TELEFONU DİDİK DİDİK EDİLDİ

Diğer iki haksız tahrik iddiasıyla ilgili de soruşturma en derinine indirildi.

Mahkeme bu cinayeti meşrulaştırmaya, maktule Pınar Gültekin’in özel hayatını tartışılır hale getirmeye matuf bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri’ne yazı yazdı ve Pınar’ın telefonunun geriye dönük 2 yıl boyunca incelenmesi için şifresini talep etti. Telefon şifresi geldi. Siber suçlara müzekkere yazısı yazıldı. Didik didik edildi ama Pınar’ın telefonunda bu caninin iddia ettiği gibi ne şantaj amaçlı bir mesaj ne de video bulundu.

Bu iki iddianın da kerameti kendinden menkul haksız tahrik indiriminden faydalanmak için uydurulmuş hikayeler olduğu anlaşıldı.

Diyorlar ki; Video var!

Ee madem bir video var neden dosyada yok?

Niye karşı taraf böyle bir videoyu sunmadı mahkemeye?

Niye mahkeme ABD’ye kadar müzekkere yazdırıp geriye dönük 2 yıl inceleme için şifre istedi ABD’den?

Gelen şifre sonucu yapılan incelemede neden hiçbir şey elde edilemedi.

Bütün bunlara rağmen nasıl haksız tahrik indirimi uygulandı anlamak mümkün değil!

Çok açık, net söylüyorum Sevilay Hanım. Bu dava dosyasında Pınar Gültekin’in Cemal Metin Avcı’ya şantaj yaptığına dair ne bir video ne bir ses kaydı ne de bir mesaj var.

Gerekçesini yazacaklar göreceğiz ama şöyle söyleyeyim…

Bugün Muğla’da resmen adalet öldü! Ben bunca yıllık avukatım. Gerçekten böyle bir hukuki garabet daha evvel hiç görmemiştim!”

BÜYÜK VEBAL ALINDI!

Epözdemir’e şöyle destek olayım…

Ben de bunca yıllık gazeteciyim. Hukuki olarak çok skandal kararla karşılaştım daha önce ama ben de böylesiyle ilk kez karşılaşıyorum.

Hukukçu değilim ama gazetecilikle bağlantılı olan hukuk derslerini okudum fakültede.

Ceza bunlardan biriydi mesela.

O okuduklarımdan hareketle söylüyorum;

“Aklı başında hiçbir hukukçu, elde somut belgesi, kanıtı olmayan haksız tahrik ile ilgili bu iddialara itibar edemez!”

Dolayısıyla bu mahkeme de itibar etmemeliydi.

Korkunç bir karara imza attılar.

Büyük vebal aldılar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp