Top
10/09/2019

OMMmmmmmmmmmm

 Aman da aman kimler gelmiş. Ben “Süslü Osman” lakabıyla nam salan Osman Çarmıklı’nın olmadığı davete davet demem, nitekim oradaydı. Epeydir ortalıkta görünmeyen Güler Sabancı bu sefer kamuoyunun karşısında. Eski havalimanını özleyenler için Sani Şener’le hasret giderme imkanı var, ama fazla kafasını şişirmeyin. Futbol federasyonuyla ilgili sıkıntılarınız için adres ise Hüsnü Güreli. “Genç yaşayan” Cem Hakko ve yeni eşi çok şık Ronit, aynı zamanda da çok modernler. Az ileride eski eş Bettina Machler de duruyor. Uğruna Sezen Aksu’nun “Bir iş karıştırıyorsun sen, yok başka ihtimalin” sözlerini yazdığı Önder Fırat pek bir şey karıştırmıyormuş gibi bu sefer. Bülent ve Oya Eczacıbaşı da orada, ya partilerin olmazsa olmaz simalarından Celal Çapa eksik olur mu?

Bir doktor muayenesinde duran eski bir Alem dergisi ya da Çırağan Sarayı’nda bir düğün değil, “Bang Bang çifti”nin Eskişehir’deki sanat müzesi açılışı. Şaka yapmıyorum, bizzat Rana Erkan Tabanca kendisi ve eşi Erol’a “Mr and Mrs Bang Bang” ismini takmış. Tabanca olur da kurşunu olmaz mı? Hani New York’ta çıkardığı “Bullett” dergisiyle medyayı, Los Angeles’a taşınıp yazdığı senaryoyla da Hollywood’u fethedecekti İdil Tabanca? Kıyafetini biraz “so 2010” buldum açıkçası.

HERKESİN EN İYİ ARKADAŞI

Davetin her ayrıntısında Mrs. Bang Bang’in izini gördüm. Dönem dönem turizmci, sonra radyocu, televizyon programcısı olarak kamuoyunun önüne çıkan ama tam olarak ne yaptığını hiç anlamadığım Rana Tabanca’nın en büyük özelliği adres defterinin genişliği. (Aynı zamanda Türkiye’de telesekretere mesaj bırakan nadir insanlardandır. Such a New Yorker.) Herkesin en iyi arkadaşı olan Mrs. Bang Bang herkesin nasıl en iyi arkadaşı olabildiğini eşe dosta gösteriyor bu davetle.

Instagram’daki çeşitli hesaplardan an be an yayınlanan Odunpazarı Modern Müze ya da kısa adıyla OMM açılışında en çok dikkatimi çeken yorum “Eskişehir ne güzel ya!” oldu. Sosyete bugüne kadar Yılmaz Büyükerşen ve Eskişehir efsanesini uzaktan takip ediyordu, ilk kez ayak bastıklarında nasıl da Avrupa şehrine benzediğini görüp paylaşmadan edemediler. “Gençler sabaha kadar sokakta, inanabiliyor musun şekerim,” ve “Her yer park, her yer yeşil,” arasında gidip gelen giriş seviyesi gözlemler.

“Herkes orada,” demişlerdi, hakikaten de herkes Eskişehir’e akın emiş. Bir ara acaba davetliler, kıyafetler, bu açılış töreni, İstanbul’dan Eskişehir’e yolculuk, trende çekilen selfie’ler de müzenin birer parçası, birer enstalasyon mu diye düşünmeden edemedim.

Katılanlara yönelik eleştirileri tek başına göğüsleyense “genç bir bayan” oldu. Hakikaten merak ettim kim olduğunu, sanatçı mı, yazar mı, modacı mı, ayrıca neden üzerine alınıyor diye. Bir de eski bir arkadaşımın eşi çıkmasın mı? Hayaller Türkiye’nin Dario Argento’su olmaktı, gerçekler “influencer” eşi olup smokinle müze açılışına katılmak.

Sanatçının büyüğü böyle şık, uysal, çocuğunu yatırıp açılışa gelen, uyku saati belli, sistemle uyumlu mudur? Benim kafam karışık, çünkü bizdeki ressamlar pek kulağını kesmez.

Ama müzenin kafası daha da karışık sanki. Nişantaşı cafe’lerinin yarattığı gürültü kirliliğinden haklı olarak şikayet edip “Burası yaşanmaz artık” isyanın önde gelen isimlerinden galerici (ve müzenin küratörü) Haldun Dostoğlu herhalde daha iyi bilir. Ama sanatta modern 1800’lerin ortasından 1960’ların sonuna kadar olan bir dönemi kapsıyor, sonraki işlere, hele sanatçı diye bu müzeye davet edilenlere “çağdaş” demek daha doğru değil mi? Açılışı sanatçıdansa “influencer” ve sosyete ağırlıklı yapan bir müze için fazla ezoterik bir tartışma olabilir.

İKİ KONUDA EKSİK

“Madonna’nın vazgeçemediği Türk modacı” Dilara Fındıkoğlu’nun müze personeli için tasarladığı kostümler çok beğenildi. (Haydi gayret, bir sonraki hedef THY.) Kendisi de mimar olan Mr. Bang Bang müzenin tasarımını ise Japonya’nın yıldız mimarlarından Kengo Kuma’ya bırakmış ve sosyeteden takdir toplamış.

Müzenin duvarlarında bir eseri bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılış konuşmasında Türkiye’nin neredeyse tüm kültür-sanat erbabının yüzüne karşı söylediği sözleri paylaşan olmadı IG’de.

“Türkiye geçtiğimiz 10 yılda en büyük eserlerine, reformlarına, hizmetlerine kavuşmuştur. İki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldı. Birisi insanı yetiştiren eğitim, bir diğeri ise kültür sanattır.”  Bang bang.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp