Top
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

nbkaraca@htgazete.com.tr

07/10/2019

Vail’i ölüme sürükleyen şartlar hem teşhis hem teşhir edilmeli

Kocaeli’ne bağlı Kartepe'de ailesiyle birlikte yaşayan Suriyeli sığınmacı Vail El Suud, mezarlık girişine kendisini asarak intihar etti.

“9 yaşındaki bir çocuğu intihar etmeye sevk edecek neler yaşanmış olabilir?” sorusu, ne yazık ki artık başımızı öne eğdirecek kadar dolu bir sorudur.

Milletvekillerinin mülteci düşmanlığı yapmalarına, anlı şanlı hukukçu ya da politika yorumcularının kullandıkları TV ekranlarını ırkçılık ve Suriyeli düşmanlığı yapmak için kullanmalarına, tuvalet kağıdının varlığını öğrendikten az sonra Twitter ve Facebook hesabı açmış vandalların kendilerini daha üstün gördükleri Suriyelilere nefret saçtıkları sosyal medyaya baktığımda ben ‘intihar ettiği iddia edilen’ ifadesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Sonuçta elimizde sadece Vail’in elinde iple yürüdüğünü gösteren bir kamera kaydı var. Öncesi yok, sonrası yok.

Elimizde başka ne var? “Eksildiler” diye yazan alçaklar var. “Darısı diğer Surişlerin başına” diye tivit atan zalimler var.

İDDİALAR ASILSIZ MI ÇIKTI? SAHİ Mİ?

Çocuğun okulda öğretmeni tarafından azarlandığı, arkadaşları tarafından dışlandığı iddiaları, ‘intihar’ olgusuyla örtüşen veriler olduğu için, haliyle kabul görüp defaatle yazılmıştı.

Ancak Sabah gazetesi 5 Ekim 2019 tarihli yayınında “9 yaşındaki Suriyeli çocuğun intiharındaki iddialar asılsız çıktı! İddialar araştırılıyor” başlığını taşıyan bir habere yer verdi.

Başlıktaki çelişki elbette gazeteye ait. İddialar asılsız çıktıysa, hangi iddialar araştırılıyor, belli değil. Hâlâ araştırılıyorsa, ünlemli “asılsız çıktı!” ifadesine neden gerek duyuluyor, o da belli değil.

Neymiş efendim…

İl Milli Eğitim Müdürlüğü konunun araştırılması için rehber öğretmen ve psikologlardan oluşan 6 kişilik bir ekip görevlendirmiş. Ekip öğretmen ve öğrencilerle konuşmuş. Onlar da mealen “Aaaa Vail’i çok severdik, el üstünde tutardık” demişler. Bunun üzerine ‘uzman’(!) ekip bir rapor hazırlayıp iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve ‘soruşturmaya gerek görülmediğini’ içeren bir rapor hazırlamışlar.

Haberde geçen ifade bu.

Ne zamandan beri öğretmenler vaka incelemesi ya da çapraz sorgu yapar oldular ve ne zamandan beri uzmanlık alanları ‘soruşturmaya gerek yok’ gibi hadsiz yönlendirmeler yapmalarını sağlayacak genişliğe ulaştı?

Üstelik, ortada acılı baba Mustafa el Suud’un ifadesi var. "Okulda galiba bir olay olmuş. Öğretmenleri ayırmış çocukları. Sanırım okulda dövmüşler. Eve geldiğinde annesi onun üzgün olduğunu görmüş. Normalde de Vail duygusal bir çocuktur. Annesine namaza gittiğini söyledi ve evden çıktı. Oğluma ne oldu ise o andan sonra oldu" diyor.

Bahse konu haberde bu ifade de var.

Hatta Kocaeli Milli Eğitim Müdürü de açıklamasında ‘uzman ekibin’ derlediği biz bu çocuğu çok severdik ayol bulgularına yer verdikten sonra, “(…) Eğitim camiamızı derinden üzen bu acı olayın bütün yönleriyle araştırılması için müfettiş görevlendirilmiş olup adli ve idari soruşturmalar devam etmektedir” cümlelerini kullanıyor.

Adli ve idari soruşturmalar devam ettiğine göre, demek ki iddialar o kadar da asılsız değil!

Her şey bir yana…

Bir çocuğun intiharı, onunla aynı dünyayı paylaşanlara yönelmiş en sert eleştiridir. O eleştiriden “İddialar asılsız, herkes onu seviyordu” diyerek kurtulamazsınız.

Biz bu durumu biliyoruz. Milletin, millete devlet adına ‘millilik’ öğreten devletin ve medyasının kapılıp sürüklendiği bir illet var. Hiç büyümeyen Peter Pan sendromundan mustarip olmak.

Sorumluluk almaktan delicesine korkmak.

Tutumlarından ötürü eleştirilmeyi asla kabul edememek.

Geçmişte ve bugün, kendisinden saymadıklarına karşı gösterdiği davranışın sorgulanmasını, davranışlarının sonuçlarından mesul tutulmayı istememek.

Mesuliyet başını gösterdiğinde hemen düğüm atıp tedbir almak. Kendileri yerine başkaları tanı koyduğunda, itirafta bulunduğunda, özeleştiri yaptığında da bütün gücüyle onlara yüklenmek.

Bu şartlarda o okulun ahalisinin intihar gibi korkunç bir olayın ardından etrafta sorular soran bazı öğretmen ve pedagoglara “Evet, Vail’i biz zorladık, mobbing yaptık, dışladık, kötü davrandık” cevabını vermeleri mi bekleniyor sahiden? Naifliğin bu kadarına ‘kasıtlı örtbas’ denir.

Kabullenin…9 yaşındaki bir çocuğun intiharı geride kalan herkese ama en çok da onunla aynı havayı soluyanlara yöneltilmiş en sert eleştiridir.

Üzerinize alsanız da böyledir, almasanız da.

Ama üzerinize almanızda madden ve manen fayda vardır.

Şiddetle talep ediyorum: Vail el Suud’un ölümü etraflıca araştırılmalı. “Aman güzel ilimize halel gelmesin” endişeleri bir çocuğu kendisini öldürmeye götüren şartları teşhis etmenin önüne geçmemeli. Geçemez. Bu konuda sergilenecek her gevşek tutum, mülteci düşmanlığını, ırkçılığı üstü kapalı teşvik eder, düşmanlığın artması şiddet olaylarını arttırır, şiddet olaylarının artması ise hafazanallah karşı tepkiyi doğurur ki, burada doğmuş, anne ve babasının taşıdığı minneti taşımayan ikinci nesil sığınmacılar için hiç de uzak bir ihtimal değildir bu. Bu ülkede doğmuş olan Suriyeli çocuklara ayrımcılık içermeyen güvenli bir eğitim zemini sağlanamazsa, hepimize geçmiş olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp