Top
Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

11/03/2019

Momo kabusuna karşı ne yapmalı?

Bir süredir dünyayı ve Türkiye’yi kasıp kavuran bir Momo kabusu var. Anne-babalar endişeli. Ben de dahil. Ela ve Yasemin’in okulundaki velilere bakıyorum, herkeste aynı tedirginlik: Ya çocuğum Momo’yu görürse?

Hikayeyi takip etmişsinizdir: Japon bir heykeltıraşın koca gözlü, korkunç heykelinden ilham alan bir figür internette korsan olarak oyun ve reklamlara sızınca intiharlara neden olduğu, çocukları kesici aletlere yönlendirdiği ortaya çıktı. Peki bu tehdit ne kadar yüksek? Çocukların Youtube vs üzerinden film izlerken ya da oyun oynarken Momo ile karşılaşma olasılıkları ne? Başka tehditler var mı? Bu işin uzmanı, bizim HT Dijital Ekipler Amiri Emre Acar’a sordum.

Emre’den öğrendiklerimi özetleyeyim: Youtube’un “Momo bize hiç sızmadı” açıklaması doğru değil. Bazı filmlerin içine reklam olarak girmiş ancak şikayet üzerine kaldırılmış. Fakat frekans çok düşük.

Momo’nun söylendiği gibi Peppa Pig ya da başka çizgi filmler üzerinden karşınıza çıkma olasılığı küçük. Ama… Bu, başka Momovari tehditlerle karşılaşmayacağımız anlamına gelmiyor.

Youtube’un aldığı reklamlar belli kriterler üzerinden robotlar tarafından denetleniyor. Çizgi olunca, kan ya da şiddet veya pornografik bir unsur barındırmayınca yakalamak zorlaşıyor. Ancak şikayet üzerine sakıncalı görüntü ve içerik tespit edilebiliyor.

MOMO BİTSE BOBO BİTMEZ

Bugün Momo’yu biliyoruz ancak yarın da dev ağızlı, çocuklara tehlikeli mesajlar veren bir Bobo çıksa yine aynı tehditle karşı karşıya kalacağız.

Kısacası çocuklarımızın eline izlemesi için verdiğimiz telefon ve ipad benzeri cihazlarda izledikleri filmi seçmek onların ne izlediklerini denetlemek anlamına gelmiyor. Her an hiçbir uyarı olmadan reklam çıkabiliyor. Bu sistemin değişmesi şart. Önceden karşımıza çıkacak reklamların bir listesi olmalı. Bu şekilde çocuklara yanında bir yetişkin olmadan, herhangi bir şeyi bir dakikadan fazla seyrettirmek ciddi risk içeriyor! Siz siz olun, ellerine telefonları verip arkanızı dönmeyin…

CBS’TE İZLEDİĞİM HABER

Geçenlerde CBS’te yayınlanan bir haberin linkini buraya koyuyorum. Annesi filtreli internet kullanmasına rağmen 12 yaşındaki otizmli Zoe’nin karşısına Momo çıkıyor ve büyükler uyurken ocağın gazını açmasını söylüyor.

Zoe de talimata uyuyor! Neyse ki faciadan kıl payı dönülmüş, annesi gazı fark edip müdahale etmiş ancak çok tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteren çarpıcı bir örnek bu. Filtrelerden de sızabiliyor Momo!

Burada her şeyden önce çocuklarımıza bu tehlikeyi anlatıp, Momo ve benzerleri karşılarına çıktıkları takdirde anne babaları ile bunu paylaşmalarını telkin etmeliyiz. Her şeyde olduğu gibi bu tehditleri bertaraf etmekte de en önemli şey doğru diyalog kurabilmek…

***

BTK erişimi engelleyemez

Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Momo tehlikesine el attı ve BTK’ya oyuna erişimi engellemesi için başvurdu.  Bakanlığın duyarlılık göstermesi güzel ancak galiba konu yeterince iyi anlaşılmamış. Momo tespit edilebilen, erişimi açık olan bir oyun değil ki BTK isterse erişimi durdurabilsin!

Adına oyun deniyor diye belli bir server’dan dağıtılmıyor ya da yayınlanmıyor Momo. Whatsapp, facebook gibi mecralar üzerinden viral yollarla yayılıyor.

BTK’nın Momo’yu engellemesi mümkün değil, en fazla oyunun yayıldığı web adreslerini tespit edip engelleyebilirler. Ama tehlike kendine başka adresler bulup yayılmaya yine devam edebilir.

***

Tasarım-beceri atölyeleri ve eğitimde devrim

Cumartesi günü, Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk ile bir araya geldiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yemeğinden notlar aktarmıştım. O akşam çok önemli bir projenin detaylarını da biz davetlilere anlattı Bakan.

Pilot okullarda başlayan ve tüm okullara yayılması hedeflenen ‘Tasarım-beceri atölyeleri’ projesi çocuğu tek yönlü gören, okulu da yalnızca masa başı ders yeri olarak algılayan mantığı ters çevirmeyi hedefliyor.

Duygusal-hareketsel-düşünsel gelişimi birlikte ele alan, farklı başlıklarda hem bedeni, hem akıl hem de ruhu kavramayı hedefleyen bu atölyeler çocukların okula bakışını da değiştirecek mahiyette. Adana, Siirt, Ağrı’da pilot uygulamalar başlamış. Beni çok heyecanlandırdı.

O geceden aklımda kalan başka önemli bir not da Bakan Selçuk’un öğretmenlere “İade-i itibar yapacağız” cümlesi oldu. Okullarda mevcut anlayışın değişmesi, çok daha kapsayıcı ve bütünsel bir eğitim sistemine geçilebilmesi için kuşkusuz bu dönüşümü gerçekleştirebilecek öğretmenlere ihtiyaç var. Bunun için öğretmenlerimizin kendilerini değerli hissetmeleri gerek. İşte Bakan Selçuk da öğretmenlere yaklaşımı değiştirmek, onların kıymetli olduğunu hissettirmek istiyor. O akşamki davet de bunun bir göstergesiydi.

Kendisi de değerli bir eğitimci olan Ziya Selçuk, bu alanda köklü bir değişim yapabilir. Yeter ki uzun süreli kalabilsin ve projelerini hayata geçirme imkanı bulabilsin…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp