Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

27/02/2019

Sigara ve Şirazî’nin tütün fetvası

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “Sigara haramdır” demesi üzerine “hakikaten haram mı, yoksa değil mi?” tartışması başladı ve günlerdir devam ediyor…

Asırlardan buyana mevcut olan bu tartışmanın esasını “sigara” değil “tütün” teşkil eder, zira sigaranın tarihi tütünün geçmişteki kullanış biçimlerine göre nisbeten yenidir ve eski devirlerdeki tartışmalar sigara değil, hep tütün hakkında olmuştur.

Bizde “tütün yasağı” dendiğinde akıllara hemen 17. asırda Dördüncü Murad’ın koyduğu, şiddetli bir ısrarla takip ettiği, ve binlerce cana mâlolan meşhur uygulamayı hatırlarız… Bazılarımız hükümdarın tütünü ve tütünle beraber de içkiyi “haram” olduğı için yasakladığına inanırlar ama asıl sebep bu değil, hükümdarın  halkın tütün çekip içki içmek bahanesi ile biraraya gelmesini önleme çabasıdır. Kendi sözüne aykırı bir sözün işitilmemesi için erkeklerin toplanmalarını elinden geldiğince yasaklamaya çalışmış, kahvehaneleri ve meyhaneleri bu yüzden kapatmış, hattâ “Belki biraraya gelinmesine vesile olabilir” endişesi ile tütünün ve müskiratın evlere girmesine bile izin vermemiştir.

Tütün, Dördüncü Murad devrinin haricinde bizde hep serbest oldu, eski asırların uleması tütünü haram kabul edip etmeme konusunda genellikle kararsız kaldı, ekseriyet haram değil “mekruh” olduğunu söyledi ve “haram” fetvası bir başka İslâm memleketinden geldi: İran’dan…

Şimdi 1891 Aralık’ında yaşanan ve tarihlere “Tütün isyanı” olarak geçen bu hadiseyi anlatayım:

İran’ın aslen Türk olan Kaçar Hanedanı’na mensup hükümdarı Nasıreddin Şah 1831’de henüz 17 yaşında iken çıktığı tahtta yarım asra yakın kalmış ama iktidarda bulunduğu senelerde memleketi zayıfladıkça zayıflamıştı. Bir tarafta Rusya ile bitmek bilmeyen savaşlar, diğer tarafta ardarda yaşanan ekonomik sıkıntılar ve daha başka dertler huzursuzluğu daha da arttırdı ve Şah para bulabilmek için İran’da gelir getiren ne varsa hepsinin imtiyazını aslen Yahudi olan bir İngiliz baronuna, Julius Reuter’e verdi.

Ama halktan ve Rusya’dan gelen tepkiler üzerine bu imtiyazları kısa bir müddet sonra iptal etmek zorunda kalacak ve yeniden gelir kaynağı bulma arayışına girecekti…

Hükümdarın karşısına bu defa Gerald Talbot adında aslen emekli binbaşı olan bir İngiliz çıktı ve Nasıreddin Şah 1890 Mart’ında Talbot’a pek de yüksek olmayan bir bedel karşılığında İran’ın tütün ile alâkalı bütün haklarını devretti. Tütünün ekimini, işlenmesini, satışını ve tüketim maksadıyla sigara, enfiye yahut başka hâle getirilmesini artık sadece Talbot’un şirketleri yapacaktı.

İŞ, BİR FETVA İLE BİTTİ!

Şah’ın verdiği bu imtiyaz İran’da büyük tüccarlardan küçük esnafa kadar ticaret ile alâkalı kim varsa herkesi ayağa kaldırdı ve iş çevreleri zaten hayli güçlü olan din adamlarını da arkalarına aldılar. Nasıreddin Şah halktan gelen imtiyazın iptali çağrılarına kulak tıkarken beklenmedik bir hadise yaşandı: Şii dünyasının o devirdeki en güçlü din âlimlerinden olan ve milyonlarca kişinin “melce-i taklid” kabul ettiği yani dinî makam ve lider gördüğü Ayetullah Mirza Şirazî 1891 Aralık’ında verdiği fetva ile tütünü “haram” ilân etti! Üstelik sadece “haram” ilânı ile kalmayıp “Tütün içenler, Hazreti Mehdi’ye karşı savaş açanlardır” dedi. Onunla aynı kanaatte olan başka din adamları da “Tütün çiğnemek ile Hazreti Hüseyin’in etini çiğnemek arasında hiç fark yoktur” deyince iş çığrından çıktı; halkın neredeyse tamamı birkaç gün içerisinde sigarayı tamamen bıraktı, İran’ın dört bir tarafında gösteriler başladı ve neticede Talbot’un şirketleri battı, Nasıreddin Şah da verdiği imtiyazların tamamını iptal etmek mecburiyetinde kaldı!

Yarım asır boyunca tahtta kalan Nasıreddin Şah bu hadiseden dört sene sonra uğradığı suikastte canından olacak ve yerine geçen oğlu Muzaferüddin Şah meşrutiyeti ilâna mecbur kalacaktı.

İran’da 1891’de yaşanan bu başkaldırı, tütün meselesinden kaynaklanan en geniş çaplı hadisedir; hattâ 1979’da meydana gelen İslâm Devrimi’nin temellerini de Ayetullah Şirazî’nin meşhur fetvasının teşkil ettiği söylenir…

Sigara konusunda bundan birkaç sene önce yine bir Şiî âlimin ama İranlı değil Lübnanlı bir ayetullahın verdiği ve hem Sünnî hem de Şiî bütün İslâm dünyasını hayli şaşırtan bir fetva daha var… Sigaranın haram olup olmadığı tartışmaları devam edeceğe benzediğine göre o fetvadan da önümüzdeki günlerde bahsederim…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp