Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

19/01/2020

Bizdeki faiz tartışması da birşey mi? Tartışmanın daniskası 1989’da Mısır’da yaşanmıştı

Diyanet, Toplu Konut İdaresi’nin başlattığı Sosyal Konut Projesi’ne katılanların yapacakları ödemelerde yeralan ve faiz olup olmadığı tartışılan peşinat haricindeki tutar için “caizdir” dedi ve bu açıklama “faizin caiz görüldüğüne dair fetva verildi” diye yorumlandı. Geçen akşam Habertürk’e çıkan Cübbeli Ahmet Hoca da bu fetvaya verip veriştirdi, ardından Diyanet bir açıklama yapıp “Faizli kredilerin caiz olduğunu söylemedik. …Ortada iyi niyetle bağdaşmayan bir algı operasyonu bulunuyor” dedi.

Cübbeli’nin TV’de faiz melesinden bahsederken “İlâhiyatlar şu anda Mısır ekolünden, reformist ekolden etkilenmiş. Osmanlı’dan gelen Maturidî-Hanefî çizgi korunmuyor” demesi beni bundan 31 sene öncesine, Mısır’da 1989’de yaşanan ve yakından takip ettiğim bir başka faiz tartışmasına, Mısır’ın o zamanki Başmüftüsü Şeyh Muhammed Seyyid Tantavî’nin verdiği “devlet tahvillerinin faizi helâldir” şeklindeki fetvaya götürdü…

FUTBOLCULARIN ŞORTLARININ BOYU

Mısır’da haftalarca gündemde kalan bu fetva tartışmasının ayrıntılarını anlatayım:

Başmüftü Şeyh Muhammed Tantavî, halktan gelen ve “devlet tahvillerinden alınan faizin helâl olup olmadığı” yolundaki soruya “Aile reisleri aldıkları bu parayla çoluk-çocuklarının nafakasını çıkartıyorlar. Devlet ise topladığı parayla okullar yapıyor, barajlar inşa ediyor, askerini doyuruyor; yani halktan gelen yine halka gidiyor. Dolayısıyla, devletin verdiği faiz helâldir; devlet tahvillerinin faizini alabilirsiniz...” diye fetva verip fetvasını dokuz din bilginine de tasdik ettirince kıyamet koptu.

Fetva müessesesi, Mısır’da günlük hayatın ayrılmaz bir parçası idi ve “resmî fetva” verme yetkisine sahip iki kurum vardı: Sünni dünyasının o günlerdeki kalelerinden biri kabul edilen Ezher Medresesi ile Mısır Başmüftülüğü…

Halk genellikle devlete bağlı olan başmüftülük yerine Ezher Medresesi’ni tercih ediyordu ama Ezher ile Başmüftülük makamının verdiği fetvalar birbirleri ile sık sık çelişirdi.

Daha önceleri başka konularda verilen fetvalar yine çatışmış ve her iki kurum arasında tartışmalar çıkmıştı. Meselâ, Ezher, aile plânlamasının İslâmiyet ile çelişmediğini söylemiş ama “sperm bankası”na karşı çıkmış; Başmüftü Şeyh Tantavî ise, “Her kadın için ayrı bir güğüm kullanan anne sütü tesisleri günah değildir. Sütleri birbirine karıştırmamak ve hangi kadının hangi bebeğe süt verdiğini unutmamak şartıyla, böyle tesisler kurulabilir” buyurmuştu. Başmüftüye göre işin içine para girmeden yapılan organ nakli de helâl olurdu.

Şeyh Tantavî’nin verdiği ve Mısırlıların tebessümüyle karşılanan bir diğer fetva da, futbolcuların şortlarıyla ilgili idi…

Sünnî fıkhında, mâlûm, erkeklerin göbekleri ile dizkapakalarının arasını östermemeleri gerekirdi ama futbolcuların şortları dizkapaklarının üzerindeydi. Başmüftü’ye “Bu adamlar bacakları ortada dolaşıyorlar. Haram mı, helâl mi, beyan buyrula!...” diye sorulmuş, Şeyh Tantavî bir stadyumda giderek sporcuların şortlarını incelemiş ve “Haram değil... Futbolcular şortu iş elbisesi olarak kullanıyorlar, paçalarını uzattıkları takdirde koşmaları mümkün olmayacak, dolayısı ile bacaklarının görünmesinde bir mahzur yoktur...” diye fetva vermişti.

MEVDUAT, İSLÂMÎ BANKALARDA

Ezher Şeyhi Caddülhak Ali Caddülhak, Tantavî’nin böyle fetvalarının tamamına karşı çıkmıştı ama bu karşı çıkışlarının hiçbiri faiz fetvasını reddedişinde olduğu kadar ses getirmemişti…

Şeyh Tantavî’nin devlet faizini helâl kılan fetva vermesinin ardındaki sebebi herhalde tahmin etmişsinizdir: Dini bütün Mısırlılar devletin çıkarttığı tahvilleri faizin haram olması sebebi ile bir türlü almıyor, kâr payı dağıtan İslâmî bankaları tercih ediyorlardı. Ülkede faaliyet gösteren İslâmî bankaların adedi otuzdan fazlaydı ve sekiz milyar dolarlık bir meblağı denetimlerinde bulunduruyorlardı. Bu meblâğ toplam tasarrufun yüzde altmışını teşkil ediyordu ve Mısır dışında çalışan iki milyon işçinin gönderdiği dövizler de İslâmî bankalara yaırılıyordu.. Mevduat toplama yetkisine sahip büyük holdingler de aynı işi yapıyorlardı ama yönetim gösterdiği yoğun çabaya rağmen, bu holdingler üzerinde tam bir denetim kuramamıştı.

Hisseleri devlete ait olan Nasr Bankası, 1988 Haziran’ında yüzde 12 faizli devlet tahvilleri çıkartmış ama bütün gazetelere ilânlar verilmesine ve o zaman üç kanallı olan devlet televizyonlarında da bıktırırcasına uzun reklâmlar yayınlanmasına rağmen tahvillere alıcı çıkmamış ve son çare olarak fetvadan medet umulmuştu.

Tahvillerin satılamaması meselesi önce Meclis’te ele alındı ve Din İşleri Komisyonu Başkanı Abdülmen’am Nemr’in aklına parlak bir fikir geldi: Kürsüye çıktı, söze “Ben aslen bir din adamıyım...” diyerek başladı: “Dinimizde faizin haram edildiği, doğru. Ama bu yasak, geçimini tefecilikle sağlayanlar için. Tahvilleri kim çıkartıyor? Devlet... Ne maksatla çıkartıyor? Para kazanıp halka hizmet götürmek için. Yani, halktan aldığını yine halka veriyor. Dolayısıyla, temelinde halka hizmet isteği yatan tahvil faizinin haram olmaması gerekir...”

Sonra, bir teklif yaptı, “Başmüftüden fetva isteyelim. Onun da böyle bir karar vereceğinden eminim...” dedi…

Hükümet hemen o gün “Meded ya Şeyh!...” deyip Şeyh Tantavî’ye hitaben sokaktaki bir vatandaşa dilekçe yazdırıp göndertti ve “Devlet tahvilinin faizi helâldir” fetvası birkaç gün sonra alınıverdi. Üstelik fetvanın altında sadece Şeyh Tantavî’nin değil, Fetva Komisyonu’nun üyesi olan dokuz din âliminin mühürleri vardı.

Fetva hemen o gün, gazetelerin akşam baskılarına yetiştirildi ve radyo ile televizyonlarda okundu…

Hükümet, tahvillerin ertesi gün birkaç saat içerisinde tükeneceğine inanıyordu ama işler, tahmin edildiği gibi yürümedi!

BİR ŞAKA: “ZİNA DA HELÂL OLSUN!”

“Şeyhler Şeyhi” unvanını taşıyan ve devlet protokolündeki yeri cumhurbaşkanından sonra gelen Ezher Şeyhi Caddülhak Ali Caddülhak hemen bir açıklama yaptı, “Bu ne cür’et!...” diye kükredi ve “Faiz, İslâmiyet’in en açık yasaklarından biridir, bir ‘nas’dır. Hiçbir şekilde değiştirilemez ve yorumlanamaz. Faizi ister sokaktaki adam, isterse devlet versin, haramdır ve gerekçesi ne olursa olsun helâl kabul edilemez...”

Şeyh Caddülhak, Ezher’in başına geçmeden önce yıllarca başmüftülük yaptığını hatırlatıyor, ülkenin eski lideri Enver Sedat’ın da benzer bir fetva istediğini ama reddettiğini söylüyor ve Başmüftü Tantavî’yi fetvasını geri almaya çağırıyordu.

Ezher Şeyhi’nin açıklamasını, diğer İslam ülkelerinin tepkileri takip etti ve en fazla ses getiren tepki, adını 1979’da Kâbe’yi basan Cuheyman el Oteybi ve 70 arkadaşı için “önce kol ve bacakları, ertesi gün de kafaları kesilmelidir” fetvasını verip uygulatan Mekke’nin meşhur âmâ kadısı Bin Bas’tan geleni idi. Bin Bas da, “Bu saçma fetva derhal iptal edilmelidir” diyordu…

Şeyh Tantavî ise, direndi. Dostlarına “Bir din adamının verdiği fetvayı geri alması ilimini bizzat inkâr etmesi demektir” dedi ve fetvasını savunmak yerine, susmayı tercih etti.

Halk arasında “Haram olarak artık sadece zina kaldı ama Şeyh Tantavî yakında herhalde onu da helâl kılar” diye espriler yapılırken hükümet her iki şeyhi de uzlaştırabilmek için arabulucuları devreye soktu ve “Faiz enflasyon oranının altında ise helâl, üzerinde ise haram kabul edilsin” diye bir de teklif yaptı. Başmüftü Şeyn Tantavî teklifi benimser gibi göründüyse de Ezher Şeyhi Caddülhak yine “Lâââ!” yani “Hayır!...” çekti; “Faiz faizdir, haramdır, enflasyon gibi modern ekonomik kavramlarla İslâmî kurallar arasında bağlantı kurup faizi meşrulaştıramazsınız” dedi.

Neticede, Ezher resmî bir yaptırım gücüne sahip bulunmamasına rağmen halk üzerindeki manevî otoritesi sayesinde tahvil satışlarına mâni oldu, tahviller de devletin elinde kaldı!

Bizde de son günlerde basına akseden faiz tartışmaları bana bundan 30 küsur sene önce yaşadığım Kahire’de merakla ve yakından takip ettiğim, hattâ fetvaya karşı çıkma gerekçelerini Ezher’in rahmetli şeyhi Caddülhak’tan bizzat dinlediğim bu hadiseyi hatırlattı…

 

Ezher Şeyhi Caddülhak Ali Caddülhak ile 1989 Haziran’ındaki faiz tartışmaları sırasında yaptığım mülâkatın hatırası.

 

 

Faiz tartışmaları sırasında Mısır’ın Başmüftüsü olan ve 1996’da Şeyh Caddülhak’ın vefatının ardından Ezher Şeyhliği’ne getirilen Muhammed Seyyid Tantavî.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp