Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

30/09/2022

İkili yapıdan, ikili kutba…  

SON bir haftadır çarşı, pazar geziyorum…

Sokakta, pazarda, markette, hırdavatçıda duyduklarım, toplumun siyasetin dinamizminin farklı bir noktasında olduğunu gösteriyor.

Kimse siyasetin tartışmasının kıyısından geçmiyor, kendi derdine düşmüş içinde bulunduğu pozisyondan nasıl kazasız belasız çıkacağının hesabıyla uğraşıyor.

Sandığa 8 ay kala, kime oy vereceğinin hesabını da bugünden yapmıyor.

Yaz tatilini bile son bir hafta kala ayarlayan kültüre sahip toplumun, bugünden oy verme davranışının nasıl olacağını öngörmek de olası değil.

KİME VERECEĞİNİ DEĞİL, VERMEYECEĞİNİ BİLİYOR

Ancak bir fark var; kime oy vereceği konusunda kararını vermemiş olmakla birlikte, bugünden kime oy vermeyeceği konusunda kararlı.

Bundan olsa gerek partiler cam tavana dayandı ve yukarı tırmanmakta zorlanıyor…

Bir kıdım çıkan da kısa süre sonra esnettiği çatıdan geri basıyor.

Performansı çatlatıp yükselmesine olanak tanımıyor.

Son dönem ister iktidar, ister muhalefet birilerine yaranmamak için yapılmış ciddi anketlere bakıldığında da bunu görmek olası.

Özetle seçmenin ilgi odağında ne İYİ Parti lideri Meral Akşener’in çıkışı sonrası CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini ziyareti var…

Ne de bugünden geleceğe ilişkin kendini bağlama çabası…

Belki de bu nedenle partiler seçmenin dikkatini çekme pahasına bugünden vaat çantalarının ağzını sonuna kadar açmaya başladı.

Hatta o denli ki 8 ay içinde vaat eşiğini nereye kadar çıkaracaklarını kestirmek de olası değil.

ALTERNATİFİ ÖTEKİ KUTUP

Seçmen davranışını en iyi okuyan, bunu da siyasi görüşünü bir tarafa bırakarak yapan önde gelen sosyologlarımızdan Prof. Dr. Sencer Ayata ile dün bu konular üzerinde sohbet ederken önemli bir noktaya işaret etti:

“Geçmişte ANAP’ın alternatifi DYP, SHP’nin veya CHP’nin alternatifi de DSP idi. Merkez sağ ve solda ikili yapı mevcuttu ve birini terk eden, ötekine giderdi…”

Çok haklı, o günkü ikili yapı bitti, bunun yerini ikili kutup aldı.

Bir yerde kümelenen seçmen, öteki kutba gitme konusunda o denli rahat edemiyor.

İdeolojik yakınlık hissettiği merkez soldaki veya sağdaki partilerden birini diğerine tercih eder, kendi siyasal bakışı içindeki partilerle ötekini cezalandırırdı.

Bugün ise kutuplaşmış siyaset arasında gidip gelmesi gittikçe olanaksız hale geldi.

Gidince dönmesi mümkün olmadığını hissettiğinden de temkinli davranıyor.

Kendi durumundan biliyor ki aynı kutupta olan partiler arasında çıkan sorunların kısa vadede aşılmaması da mümkün.

Geçmiş deneyimleri de hiçbir zaman yanıltmıyor…

AKŞENER- KILIÇDAROĞLU GÖRÜŞMESİ

Bir örneğine de dün tanıklık edildiği gibi, partilerin dışındaki kişilerin sergilediği aymazlığa tepki gösterilmemesinden kaynaklanan kriz bir araya gelince çabuk çözülüyor.

Nitekim Akşener, Kılıçdaroğlu arasında bir saat 40 dakika süren görüşmede de DEVA Genel Başkanı Ali Babacan’ın bir süre önce liderlere de bizzat sunduğu seçim sonrası yol haritasına ilişkin önerileri görüşülmüş.

Konunun Pazar günü yapılacak zirvede ele alınması kararlaştırılmış…

Özetle suhuletle ve samimi bir ortamda geçmiş.

PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK

İşbirliği içindeki partilerin ortak gündemi seçim sonrası iktidarı nasıl yürütecekleri olmasına karşın, tek başına dile getirdikleri vaatler bunun ötesinde…

Yaz yağmuru gibi 8 ay öncesinden vakitsiz gelen ekonomik paketler de dikkat edilirse partilerin ortak vaatlerini değil, partilerin bireysel projelerini yansıtıyor.

Bir zamanlar olduğu gibi “5 fazlası” aşamasına henüz gelinmemiş olsa da psikolojik üstünlüğü yakalamak için partilerin bu konuda ne denli yoğun gayret içinde olduğu görülüyor.

Hemen hepsi sepetindeki seçmeni bir daha dönmeyeceği öteki kutba göndermemenin veya gelenin geri gidişine engel olmanın yolunu arıyor.

Dikkat çeken ise her iki kutuptan gelen vaatlerin geçmişte de dile getirilmiş olanların ötesine geçmemesi.

İktidar tarafı toplu konut, memur maaşlarında artış, emeklilik yaşını aşağı çekmek, öğrenci kredilerini yükseltmek gibi ekonomik krizin yarasına derman yaratma uğraşında...

Muhalefetin vaatlerinin ağırlıklı bölümü de 10 yıldır dile getirdiği aile destek sigortası gibi daha genele odaklı.

Onu da zaten iktidar “aile destekleri programı” olarak uygulamaya koydu, bir popülerliği kalmadı.

Yılbaşından bu yana açılan vaat torbalarından gelecek 8 ayda neler çıkar kestirmek çok zor...

Ama ABD’nin faiz artırımı sonrası likidite kıtlığının gittikçe yükseldiği dünyada sandık sonrası neye mal olacağı sorusunun yanıtı belli…

İki anahtar, 5 fazlası, genç yaşta emeklilik sonrası ne olduysa aynısı olur…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp