Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

29/10/2020

Cumhuriyetin barajı…

CUMHURİYET’in kendi evlatlarıyla hangi zorluklar altında kurulduğunu dün bir kez daha anladım…

Hem de gençliğimin en güzel mekanlarından birine yeniden gitme olanağı bularak.

Sözünü ettiğim Ankara’nın hiç tükenmeyen kekik kokulu en güzel hafif esintisine sahip Çubuk-1 Barajı…

En önemli özelliği de Cumhuriyet tarihinde yapılmış ilk baraj olması.

Ankara Büyükşehir Belediyesi alanı baştan aşağı elden geçirmiş ve harika bir mesire yerine, rekreasyon alanına dönüştürmüş.

Hatırladığım kadarıyla 30 yıl öncesine kadar faaliyetini yürütüyor, Ankara’nın belirli bir bölgesinin su ihtiyacını karşılıyordu.

Kentin gelişimi sonrası faaliyetini durdurdu.

Aradan geçen bunca zamanda da mezbelelik hale geldi.

Bu alanda daha önce bir çalışma başlatılmış, ancak atıl bırakılmıştı...

DÜNYA KRİZİNİN ORTASINDA

Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, son hali tamamlanan bugün de Cumhuriyet Bayramı’nda açılışı yapılacak olan alanı biz gazetecilere gezdirdi, bilgi aktardı.

Atatürk’ün talimatıyla Baraj’ın yapımına 1929 yılında başlanmış.

Amacı da Ankara’nın içme suyu ihtiyacını karşılamak ve zirai üretime katkı vermek diye tanımlanmış…

Barajın yapımının başladığı tarih çok önemli, çünkü dünyadaki ekonomik buhranın en pik yaptığı yıl...

Buna karşın o dönemin imkansızlıkları ve malzeme eksikliğine karşın 6 yıl gibi kısa sürede bitirilmiş…

Başkan Yavaş da o dönemin olanaksızlıklarına dikkat çekti, Barajın rekreasyon alanına dönüştürülmesindeki amaçlarının da bunu halka göstermek olduğunu belitti.

Anlattıkları içinde beni çok etkileyen iki nokta oldu.

İlki Hakka yürümesinden 6 ay önce Atatürk’ün baraja gelip Baraj alanında bulunan Konut’un terasından piknik yapmakta olan halkı selamlaması.

Diğeri de barajın yapımında karşılaşılan güçlüğün aşılması için bulunan yol…

Öncelikle Türk şirketi tarafından, Türk mühendisleri tarafından projelendirilip yapılmış.

“GERİ GÖNDERİLMEK ÜZERE”

Barajın vana, boru gibi malzemeleri de Almanya’dan getirtilmiş.

Bunların arasında beni de etkileyen ise şu cümle oldu:

“İş bitiminde Almanya’ya geri gönderilmek üzere 3 adet silindir makinasının getirilmesi de Bakanlar Kurulu izni ile olmuş…”

Bugün en küçük ilçe belediyesinin elinde bulunan veya istendiğinde anında kiralanabilecek yol inşaatlarında gördüğümüz silindir makinası…

Satın alınamıyor, Baraj inşaatında kullanılmak ve geri gönderilmek üzere Almanya’dan getirtilmesine de Bakanlar Kurulu kararı ile izin veriliyor…

Kent parklarının ne denli önemli olduğunu pandemi döneminde daha iyi anladık.

Bu açıdan Çubuk-1 Barajı görülmeye ve gezilmeye değer yer olmuş…

Ayrıca mangal dumanı da yok.

ANKA PARK’IN GELİRİ

Bunları konuşurken bir arkadaşımız Ankara Park’ın durumunu sordu.

Başkan Yavaş’ın aktardığına göre işleten şirketin Belediye’ye ödemesi gereken para için tanınan süre 12 Kasım’da doluyormuş.

Büyük olasılıkla Belediye’ye kalacağını öngörüyor.

Ne yapacağını sorduk, Yavaş’ın yanıtı şöyle oldu:

“Bu denli yatırım yapılmış olan yerde, o denli malzeme var, bunların hepsi de Belediye kasasından satın alınmış kaldırıp atacak halimiz yok. Önerileri topluyoruz…”

Şirketin teminat olarak yatırdığı 26 milyon liranın Belediye’ye aktarımı dışında da bu süreçten herhangi bir geliri olmamış; farklı rakamlar konuşuluyor olsa da milyonlarca liralık yatırımı karşılaması dahi imkansız bir zararla sonlanmış.

Bir arkadaşımızın sorusu üzerine Başkan Mansur Yavaş bir başka ilginç bilgiyi aktardı.

Madem işleten şirketle yapılan anlaşmada hem makinalarını, hem arazisini kullanan şirketin aktarması öngörülen miktar olarak sadece kardan %3 hak tanınmış.

Yani şirket tüm oyun makinalarını, araziyi, binaları, AnkaPark üzerinde ne varsa hepsini kullanacak…

Elde ettiği karın da ancak %3’ünü verecek; o da ederse…

Özetle tüm zararın zararının zararını yaşıyoruz…

Dönüp Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda gösterilen çabaya ve emeğe bakınca da hayıflanmadan edemiyorum.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp