Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

25/10/2020

Sistemin beynine 2. kez girdim; “Gerçek Bakanlığı”nda gibiydim

ÖNCEKİ girişimde koronavirüs tedbirleri, tartışması süren vaka-hasta sayısına odaklı kalmıştım.

Bu kez ziyarete gittiğimde konuşmalar döndü dolaştı ve Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci ve arkadaşlarının oluşturduğu o meşhur sisteme getirdi…

Niyetim merkezin beynine girmek de değildi.

Zaten birçoğunu gördüğüm, toplumun merak ettiklerini de bana göstermedikleri için kendimi de fazla zorlama niyetinde değildim.

Ancak hiç de öyle olmadığını o dev ekranın açılıp, bir otobanda ilerler gibi hangi tarihte sisteme neyin eklendiği ve alt gruplarında neyin nasıl çalıştığını görünce anladım.

Bu denli büyük sistemin yaratılması 16 yıl almış.

Sağlık sistemi ile ilgili aklınıza ne gelirse hepsi oradaydı…

Hangi doktorun kaç kez sezaryen yöntemiyle doğum yaptırdığı, hangisinin sürekli bir merkeze hastaları yönlendirip MR çektirdiği ve hakkında sistemin anında tepki verdiğine kadar, aklınıza ne gelirse hepsi mevcuttu.

ORWELL’İN 1984’Ü GİBİ

Hani Orwell’in 1984 Romanının kahramanlarından Winston kalemi eline alıp, “NASIL’ını anlıyorum; NEDEN’ini anlamıyorum…” yazar ya…

Kendimi o halde buldum…

Yakın zamanda bir daha okuma gereği hissettiğim George Orwell’in Big Brother’ı yani Büyük Ağabeyine benzer yapısı karşımdaydı.

Kendi sağlığım ile ilgili verilere de baktım, her şeyim, ama her şeyim çırılçıplak, ayan beyan ekranda duruyordu.

Çektirdiğim röntgenler ve MR’lardan tutun da hangi zaman diliminde hangi ilacı ne kadar süreyle, neden aldığıma kadar bütün veriler saniyeler içinde önüme serildi.

Hatta beni tedavi eden doktorlarımın performanslarına kadar her şey oradaydı; zaten bu denli iyi olduklarını da biliyordum…

HANGİ İLDEN KAÇ HASTA

Bırakın bunları kuş gribi salgınının önüne geçmek için, kuşların uçmakta olduğu güzergahlar da önümdeydi; gezer tavuk çiftliklerinin risk durumu buna bakılarak tayin ediliyordu.

Nedeni de göçmen kuş pisliklerinden gezer tavukların etkilenmesinin önüne geçmekti.

Biran ekrana gözüm takıldı, akan oklar vardı.

Ne anlama geldiğini sordum, bir ilden diğer illere giden hastaları gösterdiği söylendi.

Neden gittiklerini sorduğumda ise nüfusa kayıtlı olduğum Nevşehir’in üzerine tıklandı, gidiş nedenleri yanda belli oldu; “solunum sistemi hastalıkları…”

Doktor mu yoktu, yoksa tedaviye yanıt alamadıkları için mi hastalar başka bir ile gitme gereği hissediyordu…

Ona da bakıldı, nedenleri ve gerekçeleri tüm çıplaklığı ile dev ekrandaydı.

Bir başka hastanede doktorun çok fazla sayıda sezaryen doğum yaptığı görüldü, bana ismi gösterilmedi ama neredeyse kendisine başvuran hamile kadınların hepsine sezaryen yapıyordu.

Buna karşın bir başka ildeki doktorun ise neredeyse sezaryen doğumu yoktu.

Bir diğer ekranda ise bir doktorun, kendisine gelen hastaların ağırlıklı bölümünü bir başka özel hastanede MR çekimi için yönlendirdiğini sistem alarm veriyordu.

EN FAZLA VAKA YAŞI

Bu aşamada konuyu Covid-19’a getirdim, vakaların en yoğun olduğu yaş grubunun ne olduğunu sordum.

Anında ekran açıldı, hem de aylar ve dönemler itibarıyla hepsi grafik halinde önümde duruyordu.

An fazla vaka 25-29 yaş grubunda görülürken, 50 yaşın üzerine çıktığında anında düşüşe geçiyor.

Yine benzer şekilde 15 yaş altındaki yaş grubunda vakaya rastlanma oranı da o denli düşük.

Anlaşılan o ki bu veriler okulların açılma kararında etkin olmuş.

Filyasyon ekiplerinin çalışması, kimin hasta bakmaya gidip gitmediğine kadar hepsi ekrandaydı.

Bir ara ekranda kocaman bir kırmızı ışık belirdi; ne olduğunu sordum, “Burası büyük ihtimalle bir sağlık ocağımız olabilir. Bir doktorumuz filyasyona gitmeden telefon ile aldığı kodları giriyor” yanıtını aldım.

Ekran büyütüldü, gördüm ki orası bir sağlık ocağı.

Biraz daha büyütülse doktorun oturduğu odayı dahi gösterecekti.

GRİP AŞISININ ALGORİTMASI

Gelelim son günlerin en tartışmalı grip aşısı konusuna...

Bu konuda da bilgisayar devreye girmiş…

Türkiye’deki devlet, özel, vakıf veya hangi isimle kurulmuş olursa olsun, tüm hastanelerin bağlı olduğu sisteme, bugüne kadar hastaların durumlarına ilişkin girilen veriler baz alınmış…

En yüksek hastalık profilinde ölüm oranlarını önceleyen bir algoritma oluşturulmuş.

Buna yoğun bakımda kalmaları, entübe olma durumları da eklenmiş; çok da anlamadığım tıp diliyle başka unsurları eklediklerini söylediler.

Vatandaşın anladığı dille söylemesini istediğimde ise verilen cevap aynen şöyle oldu:

“Eğer gribe yakalanırsa, hangi grup hastalığı bulunanlar daha çabuk etkilenir ve ölür. Bu verileri, eldeki olan aşı miktarı ile eşleştirdik. Hangisine öncelikli olarak yapılması gerektiğini sistem önümüze koydu.”

Bilgisayarın belirlediği bir verinin doğruluğu kabul edilebilir mi?

Örneğin sağlıklı olmasına karşın bağışıklık sistemi sürekli baskılanan Romatoid Artrit hastaları ne olacak?

Onu da tıp insanlarının uyarısı ile eklemişler.

İHTİYAÇ HANGİ İLDE DAHA FAZLA

Verilerin sunumu bu noktada da kalmadı, aşının hangi illerde daha fazla depolanması gerektiğini de bir harita ile gösterdi.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa en riskli iller arasındaydı.

HES Kodu konusuna da değindik, en fazla kodu virüsü en fazla kapan grupta yer alan 20-34 yaşları arasındakiler almış.

DÜNYANIN EN ÇOK KULLANANI

Şunu belirteyim nüfusa göre aktif mobil kullanım açısından dünyanın ikinci ülkesi.

Şu an 40,5 milyon kişi HES kodu almış, bazıları birkaç kez talep ettiği için toplamdaki talep 59,5 milyonu aşmış.

Başta da belirttiğim gibi, bölgelerdeki yoğun hava kirliliğinin insanlar üzerindeki etkisini tespit edip, o bölgede yaşayanların uyarılmasından, yaşadığım Ankara’daki Şehir Hastanelerine hangi il ve ilçelerden hastaların ne için geldiğine kadar tüm veriler ekrandaydı.

DÜNYANIN PRENSİ

Şurasını teslim edelim, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci ve ekibi önemli işlere imza atmış.

Hem 2004’ten bugüne bu konuda destek veren dönemin bakanları, hem de bu işle ilgili kim varsa Türkiye’ye çok büyük bir hizmet kazandırmış.

Yaptıkları dönüşüm ile Türkiye Sağlık Bakanlığı’nı dünyanın “Prensi” konumuna getirmişler.

Dijital dönüşüm çalışmalarının en önemli ayaklarından birisi olan elektronik sağlık kaydının ve dijital hastane kavramının yaygınlaştırılması sonucu, tüm dünyada parmakla işaret edilen yer haline getirmişler.

BMC Health Services Research gibi dünyanın en prestijli tıp dergilerinin de ciddi övgüsünü almışlar.

GERÇEK BAKANLIĞI GİBİ…

Eldeki veri bu denli sağlam temele dayanınca örneğin İtalya, İspanya, hatta Fransa gibi ilk aşamada salgından etkilenme oranı da düşmüş.

Tabii ki bunda Türkiye’nin çok iyi yetişmiş tıp insanlarının da çok büyük katkısı oldu; onların tedavi yöntemlerine yönelik uygulamalarında çok iyi sonuçlar alındı.

Ama elde sağlam bir sağlık kaydı ve dijital hastane de olunca uygulaması kolaylaşmış, bir tıkla o hasta hakkında elinin altında her bir veriye anında sahip olma olanağına kavuşmuş.

Bu da hastaların ölüm oranlarını azaltmış.

Şunu bir daha belirteyim ki Bakan Yardımcısı Dr. Birinci ve ekibinin kurduğu sistemin içinde Orwell’in 1984 romanında gibiydim.

Karşımdaki ekranda ise koca bir “Gerçek Bakanlığı” duruyordu.

Bilin ki “Büyük Birader” gözetlemeye devam ediyor…

HES kodunu en çok kullanan yaş grubu

İllere göre filyasyon süreleri

İllere göre temaslı filyasyon oranı

İstanbul'daki vaka yükselişi

Manisa'dan başka ile giden hastalar

Nevşehir'den tedavi amaçlı başka şehre gidenler

Vakaların cinsiyet ve yaş dağılımı

Vakaların yaşlara göre dağılımı

Yaşa göre entübe hasta

Ambulans servisinin yerleşmesi gereken yer

Ankara Şehir Hastanesi'ne gelen hastalar

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp