Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

23/06/2022

Üst bürokrasinin görevdeki son yılı…

EN geç gelecek yıl yapılacak seçimden ister adaylığı açıklanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, isterse 6 muhalefet liderinin belirleyeceği ismin çıkması durumu değiştirmeyecek.

Üst düzey bürokratların hepsinin görevi seçim günü sona ermiş olacak.

Seçilen Cumhurbaşkanı’nın yeni atama yapana kadar da görevini vekaleten yürüten duruma düşecek.

ÜÇ NUMARALI KARARNAME

Buna neden de yeni sisteme geçilmesiyle birlikte Cumhurbaşkanı imzasıyla yayınlanan Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Üç Numaralı Kararname…

Kararnamenin dördüncü maddesi, üst kamu görevi yürüten bürokratlara ilişkin şu hükmü taşıyor:

“Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alanların görev süresi, atandıkları tarihte görevde bulunan Cumhurbaşkanının görev süresini geçemez...”

Aynı madde, yeni atama yapılıncaya kadar üst düzey bürokratların görevlerine devam edeceklerini de hükme bağlıyor.

Eğer görevine devam etmesi isteniyorsa, yeniden atanması gerektiğini şart koşuyor.

Dolayısıyla ister görevlerine devamı etsin, ister yerine yenisi atansın fark etmiyor; her iki halde de makamda oturan üst düzey bürokratların görev süresi en çok bir yıl sonra dolacak.

Eğer seçim erkene alınırsa, daha erken bir tarihte görevleri tamamlanmış olacak.

Yerlerine yenisinin atanması veya devam etmesi için de yeni bir kararnamenin çıkarılması gerekecek.

Burada bir başka ayrıntı da eğer bu kişiler kamu görevlisi olmadan üst düzey göreve atanmış ise görevi sona ermesiyle birlikte kendilerine bir tazminat ödenip ödenmemesine de Cumhurbaşkanı karar verecek.

KİŞİYİ DEĞİL, KADRO…

Belki de bundan dolayı muhalefet bir süredir ciddi hazırlık içinde…

Bir göreve liyakat ile gelen bürokratların görevlerine devam etmesi hedeflenirken, siyasi amaçla gelenlerin yerine yapılacak atamanın modeli üzerinde duruluyor.

Aktarıldığına göre Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun dört gün önce dile getirdiği “yönetim ittifakı” söyleminin gerisinde de bu durum yatıyormuş.

Karamollaoğlu bu açıklamasında da ifade ettiği gibi seçimden önce bir koalisyon görüşmesinin olmasına sıcak bakmazken, bugün bu noktaya gelmesini şu sözlerle aktarmıştı:

Ben seçimlerden önce bir koalisyon görüşmesinin olamayacağını her zaman söylüyordum ama işler, şartlar değişti. Şimdiden bir yönetim ittifakı oluşturulmazsa yarın seçimlerden sonra bunu oluşturmak zaman alır veya mümkün olmaz… Eğer biz seçim öncesi de olsa bir koalisyon oluşturuyorsak asgari müştereklerde birleşmek mecburiyetindeyiz…”

YÖNETİM MODELİNİ ÇIKARMAK

Oluşturulan komisyonlarda da görev alan SP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya’ya “yönetim ittifakından” kastlarının ne olduğunu dün sordum.

Konuyu SP yönetiminde de enikonu tartıştıklarını belirterek, “Koltuk paylaşımından öte, yönetim, hükümet programı oluşturmayı hedefliyoruz” dedi.

Hangi kadrolara atamanın hangi koşullar içinde yapılacağının önceden tayin edilmesi gerektiğine işaret eden Kaya, bunun bir kadro paylaşması gibi algılanmaması gerektiğinin altını da birkaç kez çizdi.

Sözünü ettiği kadro sayısı öyle az da değil…

Yaklaşık 2 bini aşkın kişiden söz ediliyor.

Kaya, bu denli fazla sayıdaki kadroların hangi yöntemle belirlenmesi gerektiğinin önceden yol haritası ile belirlenmesi gerektiğine işaret etti.

Oluşturulan komisyonlardan birinin bu konu üzerinde çalışması gerektiğini söyledi.

Bülent Kaya’nın bu aşamada şu cümlesi önemliydi:

“Yol haritası belirlenince 6’lı masadaki partilerin teşkilatı da rahat eder. Kendisini o program içinde bulur. Cumhurbaşkanı sadece bu program üzerinden koordinasyonu sağlayacak kişi olacağı için bir isim yerine, programı öne çıkarır.”

VATANDAŞ TAKIMI…

Benzer yaklaşımı bir süre önce CHP kadrolarından da duymuştum.

“Bir kişi yerine kadroyu öne çıkaran” yaklaşımın çok daha faydalı olacağına dayalı bu stratejinin temeli, Kaya’nın da işaret ettiği gibi kimin adaylığından çok neyin hedeflendiğine odaklı olacak.

Üzerinde durulan öncelik de bir ekonomi yönetimi kadrosunun ortaya çıkarılması ve kamuoyuna gelecekte çok daha iyi bir hayat koşuluna sahip olunacağına ilişkin mesaj verilmesi.

Piyasaların da bu kapsamda rahatlatılması…

Bunun Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışmasını da öteleyip, nasıl yönetileceğine 6 parti kadrolarının odaklanmasını sağlamayı da beraberinde getireceğine dikkat çekiliyor.

SEÇİM ÖNCESİ KOALİSYONU

CHP lideri Kılıçdaroğlu’na sosyal politika ve kamuoyu analistliği konusunda danışmanlık hizmeti de veren Dr. İbrahim Uslu da dünkü sohbetimizde Kaya’nın yaklaşımından habersiz benzer yaklaşım sergiledi.

SP’nin de aynı yaklaşımı gösterdiğini belirtince, “Zaten Sayın Karamollaoğlu’nun yönetim ittifakından da ben bunu anlıyorum” deyip devam etti:

“Bir kişi yerine, vatandaşın dertlerine çözüm üretecek, piyasaların güvenini kazanmış bir takım ile çıkmak toplumda da heyecan yaratır. Hepsinin kadrolarını kapsayacağı, iş başına gelenin hangi yöntemle hareket edeceği önceden bilineceği için 6 partinin teşkilatı kendisi orada bulur ve iktidara gelecek gibi çalışır. Seçim öncesi koalisyonun anlamı da bu demek zaten…”

BAZI İSİMLER ÖNCEDEN AÇIKLANMALI

Bir süre önce Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası, Hazine TUİK gibi kurumlara gelecek isimlerin önceden belirlenip kamuoyuna isimlerinin açıklanmasına yönelik sözlerinin de bu kapsamda söylendiğine vurgu yaptı.

“Bir strateji ve planlama içinde Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının görev alanları da tayin edilir, bir ekiple sahaya çıkılır” dedi.

Bu açıklamanın da seçim kararı ile birlikte olması gerektiğini de söyledi.

Anlaşılan o ki altyapısı uzun süredir yürütülüyor.

Kamuoyunda bir fayda sağlar mı, yoksa partilerin içinde “biz niye o kadroyu alamadık, bizim ismimiz bu alanda daha iyiydi” tartışması çıkarır mı bunu zaman gösterecek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp