Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

18/10/2019

Sahada ve masada kazandı

ABD ile yaşanan gerilim sonrası gelinen noktada, sahada ve masada kazanan tek kişi var, Recep Tayyip Erdoğan…

O kadar yaptırım tehdidine, Başkanlık ve Temsilciler Meclisi kararlarına karşın geri adım atmadı.

“Bu operasyon hiçbir şekilde durmayacak” kararlılığını devam ettirdi, getirilen tehditlere de aldırmadı.

Düzeysiz mektupları da kale almadı.

Ankara’ya gelen ABD Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ile beraberindeki heyetle yapılan görüşme de durumu değiştirmedi.

Dolayısıyla sahada kazanılan, masada da teyit edildi.

Sonuç olarak biraz uzun sürmüş olsa da Erdoğan, Trump’ın ilk günlerde dile getirdiği gibi 32 km (20 mil) konusundaki sözünü tutmasını sağladı.

CENTCOM dahil ABD’deki birçok Türkiye karşıtının tutumuna rağmen, geri adım atmayıp, kararlılığını kalıcı sonuçla taçlandırdı.

Kazanımı bununla sınırlı görmemek lazım.

Çünkü Batı ile olan ilişkisini de düzeltmenin yolunu buldu.

Bunlar ABD ile varılan müzakere sonucunda 13 maddede sıralanan uzlaşının olumlu tarafları...

 

MÜZAKEREDEKİ RİSKLER

Bundan sonrasında dikkat edilmesi gereken hususları da tamamen ortadan kaldırdığı anlamına gelmez.

Öncelikle kabul edelim ki…

Bir sınır ülkesi kendisine yönelik terörü durdurmak için, 10 bin kilometre öteden gelen bir başka ülke ile toprağına hakim olamayan bir ülkedeki durum üzerinde mutabakata varıyor.

Bir diğer konu, 11. maddede dile getirildiği gibi 5 günlük bekleme sürecinden sonra YPG/SDG/PKK’nın geri çekilmesi sağlanacak ve eşzamanlı olarak Barış Pınarı Operasyonu sonlandırılacak.

Bu durumda M4 otobanına kadar uzanan 32 kilometre (20 mil) sonrasındaki YPG/SDG/PKK’nın faaliyetleri veya devlet oluşturma çabaları konusundaki ABD tutumu ne olacak?

 

DAEŞ KAMPLARI

Mutabakatın 5. maddesi DAEŞ kamplarıyla ilgili olarak, “alıkoyma merkezleri hususlarında uygun şekilde gerçekleştirilecek eşgüdümü de içerir” hükmünü taşıyor.

Bu kamplarda bulunan yabancı terörist savaşçıların ülkelerine gönderilmesi konusunda Ankara gibi Washington da kararlıydı. Ancak kamplar da bugüne kadar ABD sorumluluğundaydı…

Bunlar ABD ile ileride karşılaşılabilecek konular, ancak bütününe bakıldığında olumlu sonuç getirdiği kesin…

ABD ile varılan mutabakat, Almanya ve Fransa başta olmak üzere diğer AB ülkelerini de yumuşatacaktır.

Her ne kadar silah satışını durduracağını söylemiş olsa da Almanya uzun süredir bırakın silahı, herhangi bir askeri kuruma sivil malzeme satımını engelliyordu.

Yarattıkları efekt diğer ülkeleri ürkütüyor, en azından onlara bakarak pozisyon almalarına neden oluyordu.

En azından bu efekt ortadan kalkar.

 

İKİNCİ AŞAMA

Sürecin ikinci ayağı ise Rusya ve İran…

Rusya lideri Putin ile Erdoğan, Soçi’de salı günü buluşacaklar.

Bugüne kadarki tüm buluşmalarından bazen sorunla karşılaşmış olmasalar da sonunda bir noktada uzlaşıp eyleme geçmeyi başardılar.

Al Bab, Afrin, İdlib sahalarında bunu görme olanağına kavuştuk.

Ancak Suriye’nin kuzeyinde farklı bir durum var, Şam güçleri Ankara’nın öteden beri hakim olmak istediği Menbiç ve Kobani’ye yerleşti.

Bu da dün ifade edilen 444 kilometrelik alanın tamamında güvenlikli bölgenin oluşmasını engelliyor, Tal Abyad ile Resulayn arasında kalan 140 km ile sınırlıyor.

Ancak dün Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bazı yabancı medya kuruluşlarına yaptığı açıklamada Şam güçlerinin buralardan YPG/SDG/PKK hakimiyetini sonlandırırsa kendileri açısından sorun olmayacağını belirtti.

 

İLİŞKİDE 2.0’A GEÇİŞ

Anlaşılan o ki Ankara bu bölgelerde eğer PYD’ye bağlı güçler etkinlik göstermeyecekse kendisi açısından sorun yapmayacak.

Sonuç olarak şu söylenebilir ki dün Ankara’da önemli bir gelişmeye tanıklık edildi.

Gerilimli başlayan ilişki sürecinden yeni bir zemine çıkıldı.

Ankara bu eski dost zeminde ilerlemesini de devam ettireceğe benziyor.

Buna, Türk-ABD ilişkileri için 2.0 başlangıcı da denilebilir... 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp