Takımlarımızın Avrupa karnesi kötü. Alınan sonuçlar iç açıcı değil. Ne yazık ki, ülke sınırları dışında sürekli hayal kırıklığı yaşıyoruz. Her sezon başlarken, yapılan transferler ve iddialı sözler güzel sonuçlar almaya yetmiyor. Yıllardır, bir yalan üzerine inşa edilen kandırmacaya artık herkesin karnı tok…Şampiyonlar Ligi’nde bir varlık gösteremeyen Galatasaray, en son kendi sahasında Club Brugge’e puan vererek, Avrupa Ligi’ni bile tehlikeye attı. Kadrosunda yer alan onca yabancı oyuncuya karşın Sarı-Kırmızılılar beklenilen başarıyı göstermekten çok uzak kaldı…Yine Beşiktaş, oynadığı 5 karşılaşmanın ancak birini kazanarak hayal kırıklığı yaratan bir başka takım oldu. En son yendiği Slovakya ekibi Bratislava öyle korkulacak, büyütülecek bir ekip değil. Neredeyse İstanbul’un küçük bir ilçesi kadar nüfusu olan bir kentin kulübü. Üstelik oyuncularına verdiği ücretler Anadolu takımlarının ödediklerinden daha düşük. En yüksek oyuncu transferi 700 bin Euro civarında. Takım olarak Beşiktaşlı Lens’in aldığı ücrete eş değer…Böyle bir takımı yenen Beşiktaş, neredeyse bayram edecek. Son 20 dakika çok üstün oynayan, taraftarının gönlünü alan Siyah-Beyazlılar düşük bütçeli sıradan bir ekibi yenmenin farkında sanırız.Trabzonspor ise, Avrupa serüvenini kötü bitiren bir başka takımımız oldu. Sakatlıklar, cezalılar elbette onlar adına büyük eksiklikti. Ancak, tam kadro oynadıklarında ne yaptıklarını gördük…En çok umutlandığımız Başakşehir ise, rakibi Roma’dan iki maçta 7 gol yiyerek herkesi şaşırttı. İyi bir kadroya sahip olmasına rağmen aldığı sonuçlar kabul edilir gibi değildi…Tüm bunları alt alta yazdığımız da ortaya acı bir gerçek çıkıyor. Kulüplerimiz, Avrupa’da yoklar. Başarısızlıklarını gizleyecekleri, sığınacakları çok şey söyleyebilirler. Ne derlerse desinler, artık futbol izleyicisi bunlara kanmıyor. Yıllarca aldatıldık. Ancak, gerçek tüm çıplaklığıyla ortada.

ŞAMPİYONLAR LİGİ’NE DOĞRUDAN KATILMAK TEHLİKEDE

Takımlarımızın çoğu yabancı çılgınlığının sarmalından kurtulamıyor. 14 yabancı kuralını neredeyse hepsi kullanıyor. Alınan oyunculara verilen büyük paralar ortada. Kısacası, saha, malzeme, tesis, para, teknoloji gibi olanaklar sınırsız diyebileceğimiz oranda emirlerinde…

Alınan başarısız sonuçlar ülke puanını etkilediğinden, bir büyük tehlike ile karşı karşıya kaldığımız da ortada…Son karşılaşmalar da istenilen skorları elde edemezsek, Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılma şansımız tehlikeye düşecek. Süper Lig şampiyonu olan takım ön elemelere katılmayla karşı karşıya kalacak diyebiliriz…Bu durum bile futbolumuzun geldiği nokta açısından iç karartıcı. Hangi kulüp olursa olsan, yanlış bir politikanın izlendiği ortada. Kaliteyi yükseltmek için neler yapabileceğimiz konusunda kafa yormamız gerekiyor. Salt hakem hatalarını öne çıkararak, başarısızlığı örtmenin kimseye bir yararı olmadığını gördük…

Yabancı oyuncu, yabancı teknik direktör hepsi denendi. Şimdi ise yabancı hakem tartışılıyor. Ne kadar yabancı getirirseniz getirin, asıl sorun sistemsizliktir.

TEK SEVİNCİMİZ MİLLİLER

Takımlarımızın başarısızlığını örten Milli Takımın aldığı sonuçlar olduğu da bir gerçek. Şenol Güneş’in yönetimindeki Milliler Avrupa Şampiyonasına katılma hakkı elde ederek futbolseverlerin gönlüne girmeyi başardı şüphesiz. Bu başarı ayrıca irdelenmeli. Avrupa’da futbol oynayan oyuncularımızın katkısının yadsınmaz bir gerçek olduğunu da unutmayalım…A Millilerin başarısına karşın gençlerde elde edilen kötü sonuçlar da sorgulanmalı. En son Andorra’ya yenilen gençler, eski başarılı günleri aratıyor. Biraz geriye gittiğimizde, Avrupa’da gençlerle aldığımız iyi sonuçları görüyoruz. Şimdi ise, tam tersi yaşanıyor. Gençler başarısız, A takım ise çok başarılı…