Top
Cüneyt Basaran

Cüneyt Basaran

cbasaran@bloomberght.com

15/04/2021

Pamuk eller cebe...

OECD’nin 2020 yılı sonu itibariyle hazırladığı üye ülkelerin bütçe gelir istatistiklerinin üzerine bir miktar kafa yordum.

İzninizle sizi de mümkün olduğunca rakamlara boğmadan bilgilendireyim. Bu sayede, yazının sonuna doğru “Deniz neden bitti?” sorusunun cevabını birlikte arayalım.

Yıl 2000

OECD ülkelerindeki ortalama kurumlar vergisi oranı yüzde 34.7, en yüksek gelir vergisi dilimi oranı ise yüzde 45.6.

OECD ülkelerinin 2000 yılında bütçe geliri, toplam GSYH rakamının yüzde 33’üne tekabül ediyormuş.

OECD ülkelerinin bütçe gelirinin GSYH oranı nispetiyle bakıldığında ise, en büyük pay yüzde 11 ile Katma Değer + ÖTV gibi dolaylı vergilerden gelmiş. Sonra yüzde 8.5 ile gelir vergisi ve yüzde 8.4 ile sosyal güvenlik katkılarından gelmiş. Kurumlar vergisi ise yüzde 3’lük katkısı ile 4. sırada gelmekte.

Yıl 2020

Ortalama kurumlar vergisi oranı yüzde 27, en yüksek gelir vergisi dilimi oranı ise yüzde 43.

Bir başka ifade ile geçen 30 yılda, gelir vergisine tabi olanların vergi oranlarında pek bir değişiklik olmamışken, kurumlar vergisinde 7 puanlık düşüş söz konusu.

2000’li yılların başında başlayan, küreselleşme adı altında “ …devlet rekabeti sağlasın, alt yapı yatırımlarını yapsın, kurulları koysun onun dışında ekonomiyi özel sektöre bıraksın” şeklinde pompalanan ve gümrüklerin indirildiği, şirketlere yüksek teşviklerin verildiği ve nihayet kurumlar vergisi oranın düşürüldüğü bir 20 yıl yaşadık.

Hedef özel sektörün daha rekabetçi olması , ağır vergi oranlarının altında ezilmemesi ve böylece daha fazla yatırım yapması, istihdamı artırması, verimliği yükseltmesiydi. Çünkü devletler bu işi becerememişti.

Peki sonuç ne oldu?

Yine OECD verilerine bakıyoruz.

Kurumlar vergisinin düşürülmesi ve verilen teşvikler sonrasında beklenti; daha fazla üretim, daha fazla istihdam ve daha fazla vergi toplamaktı.

20 yıl sonra görüyoruz ki, OECD ülkelerini toplam vergi gelirleri, nominal olarak artsa da, GSYH’larına oranı değişmemiş, yüzde 33.

Peki, yapılan vergi indirimleri ve teşvikler sonrasında, toplanan kurumlar vergisi miktarı, oransal olarak artmış mı?

Hayır. 2020 itibariyle OECD ülkelerinin bütçe gelirleri içinde, toplanan kurumlar vergisinin oranı hala yüzde 3. Toplam bütçe gelirleri içindeki payına baktığımızda da, bulduğumuz rakam yüzde 10. Bu oran da 20 yıldır değişmemiş.

Geçen 20 yıl içinde, OECD ülkelerinde borsaya kote şirketlerin, toplam piyasa değeri 2.5 katına çıkmış olmasına rağmen, ödedikleri vergi oranın toplam vergiler içindeki payı sabit kalmış.

Ülkeler bazında daha vahim durumlar da var.

Birkaç örnek vermek gerekirse; ABD’de 2000’li yıllarda toplam bütçe gelirleri içinde payı yüzde 8 olan kurumlar vergisi yekünü, 2020’de yüzde 4’e gerilemiş. İngiltere’de 20 yıl önce kurumlar vergisi toplamı bütçenin yüzde 10.5’unu oluştururken, bugün bu oran yüzde 7.5’a kadar düşmüş. Türkiye’de bu oran 20 yıldır yüzde 7.5-8 bandında takılı kalmış.

Peki hangi vergi oranı, geçen 20 yılda artmış? KVD, ÖTV gibi dolaylı vergi oranları.

2005 yılında OECD KDV oranı ortalaması yüzde 17’iken 2020’de yüzde 19.3’e çıkmış. Dolaylı vergilerin bütçe içindeki payının OECD ortalaması yüzde 33.

Yine ülke bazında örnek vermek gerekirse, Türkiye’de bu oran yüzde 40. İngiltere’de yüzde 32, ABD’de ise OECD ortalamasının oldukça altında yüzde 17.

Toparlayalım..

Hatırlanacağı üzere, ABD’de 2017’de Trump yönetimi zamanında, kurumlar vergisi oranı yüzde 38’den yüzde 21’e indirdi. Ayrıca Amerikalı şirketlerin yurt dışında kazandıkları gelirlerini de, bulundukları ülkenin oranından vergilendirilmesinin önünü açtı. Böylece başta Cayman Adaları gibi offshore merkezleri ve İrlanda, Macaristan gibi çok düşük kurumlar vergisi oranlarının bulunduğu ülkeler, ABD’li şirketler için ideal vergi cennetleri haline dönüştü.

Yine Trump zamanında, Amerikalı şirketlerin yurt dışında kazandıkları gelirleri ABD’ye getirmek istedikleri ödemeleri gereken vergi oranı da yüzde 12.5 olarak açıklandı.

İşte bu gelişmelerin ardından, ABD’de zaten düşük olan kurumlar vergisi toplama kapasitesi (Kurumlar Vergisi /GSYH) II.Dünya Savaşı sonrası görülen en düşük oran yüzde 1’e geriledi.

Covid Sonrası işler değişiyor..

ABD’de Biden yönetiminde Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen eski FED Başkanı Janet Yellen’ın geçen hafta yaptığı , OECD ülkeleri için; minimum yüzde 21 kurumlar vergisi çağrısını hatırlıyoruz.

Ayrıca Biden yönetimin, kurumlar vergisi oranını yüzde 28’e , yurt dışında kazanılan gelirlerin ABD’ye getirilmesi durumunda ödenecek vergiyi de yüzde 21’e, yükseltme hazırlığında olduğunu da biliyoruz.

Covid’le mücadele için şu ana kadar 3 ayrı pakette, 5 trilyon dolara yakın kaynağı Kamu Bütçesi üzerinden aktaran, üstüne de 2.2 trilyon dolarlık yeni altyapı yatırımları paketini de onaylamak üzere olan ABD’de, Borç/GSYH oranı II.Dünya Savaşı'ndan sonrasında yeniden yüzde 100’ün üzerine çıktı. Bütçe açığı ise yüzde 15’lerde.

Diğer taraftan Covid’in 2020’de en ağır vurduğu ülkelerden olan İngiltere’de de, bilanço oldukça sıkıntılı. Geçen sene bütçeden 280 milyar Sterlin (GSYH’nın yüzde 12’si) kaynağı, ekonomiye aktaran İngiltere’de, bütçe açığı yüzde 19’u Borç/GSYH oranı yüzde 100’leri buldu.

Bu sebeple ABD olduğu gibi İngiltere’de de, ağır hasarlı Bütçeye kaynak yaratmak için, kurumlar vergisi oranı 2023’den geçerli olmak üzere yüzde 25’e çıkartılacak .

Yakın zamanda, Türkiye’de de kurumlar vergisi oranını yüzde 22’den yüzde 25’e yükseltileceği açıkladı.

30 yıllık koruma duvarı yıkılıyor

Son 30 yıldır, küreselleşme şemsiyesi altında korunup kullanan, önündeki vergi, mevzuat, düzenlemeler gibi engellerin birer birer kaldırıldığı, kapitalizmin gözbebeği kurumsal işletmeler ve sermaye için artık rüzgar tersten esiyor.

Covid sonrası büyük bir ekonomik enkazla karşı karşıya kalan, milyonlarca işsiz vatandaşına açlıktan ölmesinler diye maaş bağlamak zorunda kalan, yıllarca sağlık -eğitim gibi en temel vatandaşlık haklarını bile özel sektörün inisiyatifine bıraktığı için şimdi kara kara düşünen devletler, kapitalizm kalelerinde dahi, sermayeyi vergilendirmeye başladılar.

Üstelik Biden yönetimindeki ABD’nin bu konuda öncü olması, işin ne kadar yaygınlaşabileceği hakkında önemli ipuçları veriyor.

Sermayedar, kurumsal dünya..

Pamuk eller cebe!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp