Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

31/12/2020

Çin seferleri

Sinovac aşıları dün Çin’den geldi ama BioNTech aşısı şu sıra nasıl Almanya’dan gelecek, orası muamma. Günlerdir “Almanya’dan gelecek 550 bin doz” söylemi sürüyor tamam da, Almanya’nın ilk parti Kovid-19 aşıları bile Belçika’dan sevkedildi.

Çünkü aşılar BioNTech’in Mainz ve Idar-Oberstein laboratuvarlarında hazırlandıktan sonra Belçika’ya, Pfizer’ın Puurs kasabasındaki fabrikasına gönderiliyor, konsantre preparat üzerinde nihai çalışmayla şişelenip etiketlenerek eksi 70 derecede depolanıyor; önce İngiltere, ardından Almanya dahil AB ülkelerine dağıtımı da oradan yapılıyor. Aşının Amerika’daki üretimi ise yine Pfizer’ın Kalamazoo’daki fabrikasında.

Pfizer'ın Puurs'taki fabrikası

BioNTech’in sözcüsü Almanya ve Türkiye sevkiyatından direkt firmanın sorumlu olduğunu, diğer bütün ülkelere dağıtımın Pfizer tarafından yapılacağını açıklamıştı. Nitekim Sağlık Bakanlığı aşı alımı için BioNTech’le görüştü, ilk 550 bin doz için imzalar atıldı. Ayrıca şirketin CEO’su Prof. Dr. Uğur Şahin 2021 sonuna kadar Türkiye’ye 30 milyon doz sözü verdi. Şirket, Novartis’in Marburg’daki fabrikasını devralmıştı, şubat ayında bu tesiste üretime başlamayı, yıl sonuna kadar 750 milyon doz aşı üretmeyi planlıyor. Büyük ihtimalle Almanya ve Türkiye sevkiyatları ileride bu fabrikadan yapılacak.

AVRUPALI ÇİNLİLERİN AŞI SEFERİ

Çin aşısı diye CoronaVac’a yüz vermeyenler Alman aşısını bekleyedursun, Pekin’in sesi devlet medyasına bakarsanız, yurt dışında yaşayan Çinliler yerli imalata duydukları güven nedeniyle aşı olmak için memlekete dönüyormuş. Pekin’in yetkili kurulu, Faz 3 deneyleri devam eden Sinovac, Sinopharm ve CanSino aşılarına henüz onay vermiş değil, ancak gayrı resmi aşılama çoktan başladı, parasıyla. Hastanelerde kuyruklar bile oluştu; 30 doları veren aşısını oluyormuş.

Hatta yurt dışından gelenler de varmış. Çin Komünist Partisi’nin resmi yayın organlarından Global Times’ın haberi böyle. Fakat koronavirüsün kaynağıyla ilgili komplo teorilerine yer veren bir organ olduğunu da belirtmek gerek; virüsün Çin’i çökertmek amacıyla CIA tarafından üretildiği iddiası da dahil.

Global Times’ın haberine göre ABD ve Avrupa’da yaşayan Çinliler de alternatif seçenekler olmasına karşın yerli aşı yaptırmak için yüklü yol masrafını gözden çıkarıyormuş. Koronavirüs aşısı için Çin’e dönüş maceralarını sosyal medyada paylaşmak çok modaymış. Örneğin Zürih’te yaşayan ve İsviçre vatandaşı olan Çin kökenli bir kadın tek yön bilete 10 bin dolar saymış, uçakta virüs kapma riski ve varışta 14 gün karantinayı da göze alarak Çin’e gidip Sinovac aşısı yaptırmış. Kendisini zırha bürünmüş gibi hissetmesine karşın, Avrupa’da vakalar vahim boyutta olduğu için maske, mesafe ve el temizliğine çok dikkat edeceğini de ekliyor kadın.

Çin’in bazı eyaletlerinde yurt dışında yaşayan hemşeriler için aşı kontenjanları ayrıldığı da belirtiliyor. Örneğin Cıciang eyaletinin İtalya’da yaşayan 100 bin hemşerisi varmış, yüzlercesi kitleler halinde aşılanmaya Çin’e gitmiş. Varışta 14 gün karantina sonrası aşı randevusu verildiği ve iki doz arasında 28 gün aralığı gerektiği için bu süreci tamamlamak bazılarının üç-dört ayını alıyormuş. Aşılamanın hangi faz aşamasında başladığını hesap edin!

Gerçi Çin ilaç endüstrisinin geçmişte bazı arızaları olduğu da itiraf ediliyor. Örneğin Changsheng Biotechnology firmasının kuduz aşısıyla ilgili verileri tahrif ettiği ortaya çıkmıştı iki yıl önce. Çocuklara üç aylıktan itibaren uygulanan aşıyla ilgili standartlar ihlal edilmiş, evrakta sahtecilik yapılmıştı. Gazete bu skandalın güven erozyonuna yol açtığını, ancak Çin ilaç sektörü artık daha sıkı kontrol altında olduğu ve Kovid-19 aşıları dünyaya umut vaat ettiği için vatandaşta güven tesis edildiğini yazıyor. Batılı ülkelerin pandemiyle mücadelede zayıf kalması da bu güvende etkili olmuş. Sinovac ve Sinopharm şirketlerinin “Faz 3 klinik deneylerimiz, Batılı ülkelerdeki standarttan daha sıkı denetleniyor“ açıklamaları da aktarılıyor.

DSÖ’DEN ORİJİN SEFERİ

Çin’e başka bir sefer daha var. Dünya Sağlık Örgütü, hayvandan insana bulaşan zoonotik bir virüs olarak koronanın kaynağını ve muhtemel aracı konakları araştırmak üzere ocak ayında 10 kişilik uluslararası uzmanlar ekibini Çin’e gönderiyor. Akla gelebilecek her türlü senaryonun araştırılacağı söyleniyor.

Aslında Çin’in Sars-CoV-2 virüsünün varlığını açıklamakta gecikmesi hiç de güven uyandırıcı değildi. Wuhan’dak ilk vakaya 8 Aralık 2019’da rastlanmış, 31 Aralık günü ise kentte nedeni bilinmeyen bir zatürre salgını başladığına dair haber yayılmıştı. Hayvandan bulaşan virüsün kaynağı olarak Wuhan’daki canlı hayvan pazarı mühürlenmişti ertesi gün.

27 Ocak 2020 - Wuhan'daki Huanan egzotik hayvan pazarı çoktan mühürlenmiş, ancak pazardan kaçan bir semender yeni yakalanıyor

Pandeminin başlangıcında Pekin yönetimi kadar, Çinli yetkililere destek veren Dünya Sağlık Örgütü de eleştirilerin hedefi oldu. Fakat geçen bir yıl içinde virüsün başka kaynağı da olabileceği, keşfinden çok daha önce insandan insana bulaşmaya devam ettiği, başka ülkelerde de görüldüğü için Aralık 2019 öncesi Çin’den yayıldığına dair veriler ortaya çıktı.

Bilim insanları koronavirüsü ilk olarak 2003 yılında yaşanan ‘şiddetli akut solunum sendromu’ (SARS) salgını sonrasında yarasalarda teşhis etmişti. Yarasalarda bulunan koronavirüsün gen dizilimi de çıkarılmıştı. Wuhan’da patlak veren salgın sonrası, yarasalardaki “RaTG13” virüsü genomunun yüzde doksan 96 oranında Sars-CoV-2 genomuyla eşleştiği görüldü. Wuhan pazarındaki hayvanlar hakkında tam bilgi verilmediği için virüsün iletim zinciri de çözülemedi.

DSÖ’nün göndereceği bilim dedektifleri hangi hayvanın insana bulaşta aracı olduğunu araştırıp bu zinciri çözmeye çalışacak. Problem şu: RaTG13 virüsü bulunan yarasalar, Wuhan’a 1500 kilometre mesafedeki bir mağarada yaşıyor. Hangi aracı konak bu mesafeyi aşarak virüsü insanlara taşımış olabilir!

Ekipte yer alan Alman Robert Koch Enstitüsü’nden mikrobiyolog Fabian Leendertz, “Misyonumuzun hedefi suçluları bulmak değil, gelecekteki riskleri en aza indirgemek için ne olup bittiğini anlamak. Çinli meslektaşlarımızla sanal buluşmalarda çok verimli görüşmeler yaptık. Taze izler bulacağımızı umut ediyorum. Ancak hemen bir sonuç beklenmemeli” diyor.

Beş-altı hafta Çin’de kalacak olan uzmanlar ekibinde şu ülkelerden bilim insanları yer alıyor: Danimarka, İngiltere, Almanya, Hollanda, Avustralya, Rusya, Vietnam, ABD, Japonya ve Katar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp