Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

24/06/2020

Korona vakaları neden Türk mahallesinde artıyor

Koronavirüsün sosyal sınıf ve ırk ayrımı yapmadan her önüne gelene bulaştığı şeklindeki o basmakalıp cümle artık iyice gündemden uzaklaştı. Çünkü özellikle ABD ve İngiltere’de siyahlar ile Hispanik, Asyalı ve diğer etnik azınlıklar arasındaki vaka ve ölümlerin ortalamanın üstünde olduğu ayyuka çıktı. Şimdi Almanya da benzer bir eşitsizlik tablosuyla karşı karşıya. Sadece ileri yaşta ve altta yatan hastalığı olanları değil, yoksulları da risk grubuna dahil eden bir tablo.

Öyle ki, işçi sınıfı ve belirli bir bölgede çoğu göçmen olmak üzere dar gelirliler arasında artan koronavirüs vakaları nedeniyle Almanya’daki R değeri, yani virüsün üreme sayısı aniden 2.88’e yükseldi. Oysa korona mücadelesinde başarılı görülen Almanya üreme sayısını 1’in altına indirmiş, gevşeme dönemine girilmesiyle yeniden 1’ün üstüne çıkmıştı. Ama şimdi yerel bazda patlayan vakalar bir hafta içinde ibreyi iyice oynattı. Adresler şöyle sıralanıyor: Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Gütersloh’daki dev mezbaha ve et işleme tesisleriyle o kesimhane ve fabrikada çalışan işçilerin yoğun yaşadığı Warendorf ile başkent Berlin’in Neukölln ilçesi.

Tönnies'e protesto... Mezbahalar: Hayvanlar ve işçiler için öldürücüdür.

Avrupa’nın en büyük domuz kesimhanesi Tönnies’in işçileri arasında vaka sayısı bini geçti, 7 bin işçi karantinaya alındı. Mezbaha işçilerinin mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilmeden uzun vardiyalar boyu çalıştırıldığı gibi, duş ve tuvaleti ortak dar mekanlarda barındıklarına dair haberler yayılıyor. Rumen ve Bulgar işçilerin anlattığına göre ırkçılığa maruz kalıyor, köle gibi çalıştırılıyorlar. İçeriden sızan bir videoda, işçilerin kantinde mesafe kuralı olmadan dip dibe yemek yedikleri görülüyor. Tesisin kapısına kilit vuruldu; tüm Gütersloh bölgesi okul ve anaokullarıyla yeniden kapatıldı, yöre halkı Tönnies’e feci öfkeli. Mezbaha patronu Clemens Tönnies de şu sıra medyanın projektörleri altında. Soçi’de Putin’le yediği yemekten müsrif yaşam tarzına, sefa düşkünü kibirli bir portre çiziliyor.

DAR ALANLARDA RİSKLİ HAYATLAR

Alman medyasındaki şu saptama çarpıcı; “Kayak tatili veya iş seyahatine gidenler koronavirüsü Almanya’ya taşıdı, ancak pandemi şu sıra yoksulların krizi haline geldi…” Bir araştırmaya göre, sosyal yardımlar giydirilmeden ayda 432 Euro’yla en düşük işsizlik maaşını alanlar arasında Kovid-19 riski daha yüksek çıkmış.

O yoksulların önemli bir kısmı Berlin’in Neukölln ilçesinde ikamet ediyor. Tüm Berlin yaz havasına açılırken, kentin güney ucundaki Neukölln kapanıyor. Çok katlı apartmanlarda çıkan Kovid-19 vakaları nedeniyle 370 hane karantina altına alındı, pozitif vakalar 100’ü buldu, yakın temaslılara test uygulanıyor, apartman önlerinde polis nöbet tutuyor. Neukölln Belediye Başkanı Martin Hikel “Koronavirüs toplumun en zayıf kesimini vuruyor, çünkü bütün aileyi barındıracak kapasitede evlerde yaşamaya yetecek güçleri yok” diyor.

Çünkü 330 bin nüfuslu Neukölln, Berlin’in en göçmen yoğun, en düşük eğitimli ve en yoksul bölgesi; 160 milletten insan yaşıyor orada. Nüfusun yüzde 53’ü etnik Alman, yüzde 26’sı Alman vatandaşı olan göçmen, yüzde 21’i de halen “Auslaender”.

En kalabalık göçmen topluluğunu yüzde 12 ile Türkler oluşturuyor. Bir zamanlar “Küçük İstanbul” denilen Kreuzberg’in duvar yıkıldıktan sonra seksapel kazanıp pahalılaşması üzerine Türklerin çoğu kentin daha kenarına Neukölln’e göç ettiler. Türklerden sonra Araplar, Afrikalılar ve Romanlar dahil Romanya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler sıralanıyor. Çoğu Almanca bilmediği için virüsün saçtığı tehlikeyi ve önlemleri anlatmak güçleşiyor. En son dokuz dilde uyarı broşürleri bastırılmış. Salgın kontrolüne yönelik uyarı aplikasyonu da gülünç bulunuyor; çünkü uygulama Almanca ve İngilizce, en fazla risk altında görülen Romanlar ise iki dili de bilmiyor.

Neukölln'ün dış dünyaya açılan çanak antenli balkonları...

Bazı konutlarda aile üyelerinin sayısı 10’u buluyor. Dar mekanların yoksulluğu virüse karşı mesafe önlemini imkansız kılıyor. Neukölln nüfusunun dörtte birinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor, yani aylık gelirleri 1004 Euro’nun altında. İşsizlik oranı yüzde 12; yüzde 5’lik ulusal ortalamanın çok üstünde. Madde bağımlılığı da çok yaygın.

Kalabalık göçmen aileleriyle aynı apartmanlarda oturanlar kilit altına alındığı için tepkili. Kimi göçmenler ise virüs kaynağı olarak damgalandıkları için tepkili. Kapılarda bekleşen gazetecilere “Burada maymun mu oynuyor” diye yumurta atanlar çıkıyor. Neukölln’deki salgının kaynağı tam olarak bilinmiyor, ama “bir inanç grubundan çıktığı” söylentisi var. Kovid-19 tedavisine alınan bir rahipten bulaştığı söyleniyor.

GENTRİFİKASYON ENTEGRASYONU DA GETİRİR Mİ?

Berlin’de kiralar aşırı yükseldiği için bohemler, sanatçılar, aktivistler ve genç profesyonellerin de yerleşmeye başlamasıyla gentrifikasyonun yaşandığı Neukölln’de son yıllarda kültürel ve sınıfsal paralel dünyalar gelişti. Bir yanda uyuşturucu trafiğini yöneten Arap mafyasının varlığı ve yüksek suç oranı, diğer yanda yeni sakinlerin gelişiyle açılan yeni kafeler, barlar ve hipster yaşam tarzı. Gentrifikasyon süreci alt gelir gruplarının yaşam şartlarını daha da zorlamaya başladı. Yatırımcılar için çekim merkezi haline gelen ilçede kiralar arttı, doğal olarak kültür savaşları yaşanır oldu. Göçmenlerin entegrasyondan uzak, kendi içine kapalı yaşam tarzı, dışarıdan gelen yeni hayatla çatışmaya girdi.

Neukölln'de kentsel dönüşüme karşı bina işgalleri ve polislye çatışmalar yaşandı.

Alman siyasetine göre gentrifikasyon sancıları bir sorun olmaktan çok göçmenlerin entegrasyonunu sağlayacak yeni bir potansiyeldi. Çünkü Neukölln’ün sol aktivistleri de kapsayan demografik yapısı göçmen kimliğiyle çelişmiyordu; tamamı ırkçılık karşıtı bireylerden oluşuyor, dolayısıyla toplumsal kaynaşma için fırsat oluşturuyordu. Ancak ırkçılığı besleyen statüko da sürüp gidiyordu.

Nitekim suç oranı düştü, sokaklar sıradan vatandaşlar için daha güvenli hale geldi. Fakat Neukölln halen, Almanya’nın en yoksul yoğun bölgesi, sosyal altyapısı halen ortalamanın gerisinde.

İhmal edilmişliğin bir göstergesi de Neukölln’deki Hasenheide Parkı’nda düzenlenen illegal partiler. İçinde sinema ve tematik unsurların yer aldığı o koca park salgın nedeniyle kapatılmıştı. Ancak şimdi yeni yeni yayılan haberlere göre ta geçen mart ayından beri sürüyormuş o partiler. Bataryalı amfi ve içki büfeleri kuruluyor, tekno müzik eşliğinde yüzlerce kişi sabahlara kadar iç içe dans ediyormuş. Yetkililere bakılırsa, polis başkentin başka bölgelerinde görev yaptığı için partiler dikkatten kaçmış. Ancak yeni alarm durumu nedeniyle geçen gece baskına uğradı park. Polis müzik ekipmanına el koyup dağıttı partileyenleri.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp