Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

15/03/2019

Yok mu İstanbul için yaya dostu proje

Dünyada yeni şehircilik anlayışı yayalara güvenli, konforlu, ilginç ve estetik yürüme alanları açmaya odaklanıyor. Motto; kentleri motorlu araçlardan alıp, yürümek için yaratılmış insanlara geri vermek. New York, Paris gibi metropoller de dahil. O halde sözü İstanbul’a getirelim, çünkü belediye başkan adaylarında insanın ayağını yerden kesmek üzere bolca proje olduğu halde, yayaları daha fazla yürütmek üzerine hiçbir vaat yok. İstanbul yürünmeyen/yürünemeyen bir şehir. Oysa yürümeye öyle çok ihtiyacımız var ki… TBMM’ye sunulan Dünya Sağlık Örgütü raporundan belli, her dört kişiden üçü hareketsiz. Netice obezite. Kabahat sadece sağlıksız beslenmede değil, hareketsizlikte.

Paris Belediyesi’nin ulaşım ve kamusal alanda hareketlilikten sorumlu başkan yardımcısı Christophe Najdovski diyor ki, “Paris yürümek için yaratılmıştı, ancak otomobiller hakimiyeti ele geçirdi. Paris’i bir uçtan diğerine iki saatte kat edebilirsiniz. Fakat zaman içinde kent kendini otomobillere göre uyarladı. Sonuç: kirlilik ve tıkanıklık. Şimdi öncelikli politikamız yürümek üzerine…”

İstanbul da trafiğe teslim edilmek üzere yaratılmamıştı ama zaman içinde motorize güçlere esir düştü. Trafik sorunu denilen şeyde bu esaretin de payı var. Makedon kökenli ancak Paris doğumlu Najdovski Yeşil siyasete mensup olduğu için kentin ulaşım felsefesini yürüme ve bisiklet üzerine kuruyor. Ancak yürümeyi öncelikli politika haline getirmek için ille de Yeşil cenahtan olmak gerekmiyor. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun şehir içindeki hareketlilikle ilgili projelerinde özel araç ya da toplu ulaşımı bırakarak yürümeyi cazip hale getirecek açılımlar görünmüyor.

Şehir uçsuz bucaksız, ulaşım sorununa çözüm için kafa yormak, toplu taşıma seçeneklerini çeşitlendirmek, bunların ulaşımdaki payını artırmak kaçınılmaz ancak İstanbul yürünmeyen/yürünemeyen bir şehir. Yürüyüş rotaları tabii ki var, Balat’tan Florya sahiline ya da Boğaz kıyısından Bostancı sahiline, Belgrad ormanına. Ancak hafta sonu gezisi ya da boş zaman macerasından değil, yürümek için yaratılmış insanoğlunun gündelik hayatın akışı içindeki hedefe odaklı yürüme eyleminden bahsediyoruz. İki durak öteye gitmek için otobüse binmemek gibi.

İstiklal Caddesi uzun yıllardır trafiğe kapalı ama fazlası lazım. Bu kalabalıkla olmuyor...

İstanbul’un sokakları çok kalabalık ama bu her bireyin binlerce adım biteviye yürüdüğü anlamına gelmiyor, sadece metrekareye düşen insan yoğunluğu fazla. Yoğunluğun içindeki elemanlar da daracık ve bozuk kaldırımlarda öyle ağır hareket ediyor ya da 7-8 kişi öyle bitişik nizam yürüyor ki, o kütleyi yarıp da tempolu adımla yoluna devam edebilene aşk olsun. Kalabalığı, caddeye taşarak baypas edeyim desen, kaldırım ile yol arası 50 santimde bile mesafe almak mümkün değil, çünkü o aralıktan vızır vızır motosikletler işliyor. Aynı motosikletlerin fast food kurye versiyonlarının kaldırım işgali de cabası.  

METRO YOLLARI ÇOK MU UZAK

İnsanların da yürümeye niyetli ve hevesli olması lazım. İstanbul’un metroyla tanıştığı ilk günlerde vatandaşların “yolu çok uzun” diye şikayet ettiğini hatırlıyorum. 100-200 adım fazla atmaktan niye gocunursun, metro ağı en geniş kentlerde de trenlere erişim yolu uzun; ne Londra ne New York ne de Moskova’da yer altı ulaşımı seni evinin ya da işinin kapısına kadar götürüyor.

Şimdi AK Parti adayı Binali Yıldırım, İstanbul’daki sıkıntının toplu ulaşım altyapısındaki yetersizlik olduğunu, raylı sistem artı otobüs ve metrobüsün yüzde 18 olan payının yüzde 48.5’e çıkarılacağını belirterek, “İstanbullu evinden çıktıktan 750 metre sonra metro istasyonuna ulaşacak. Ben bunu vaat ediyorum” diyor. Umarım İstanbulluya uzun gelmez bu mesafe.

"İSTANBULLU 750 METRE SONRA İSTASYONA ULAŞABİLECEK"

Yürümekten şikayet gibi genel bir zihniyet olduğuna göre demek ki, insanlara yürüme bilincini aktarmak gerekiyor. Çünkü hareket etmeye şiddetle ihtiyacımız var. Dünya Sağlık Örgütü’nün TBMM’ye sunduğu rapora göre Türkiye’de her dört kişiden üçü fiziksel olarak inaktif. Haftada en az 150 dakikayı bulması gereken egzersiz ve fiziksel hareketliliğin altında kalıyorlar. Sonuçta obezite giderek yayılıyor ve bununla bağlantılı hastalıklarla gelen mali yük yılda 70 milyar lirayı buluyor. Fiziksel hareketin en kolay ve bedava yolu da yürümekten geçiyor.

İSTANBUL’DA O İLGİNÇ DOKU FAZLASIYLA VAR

İstanbul dünyanın sayılı metropollerinden olduğu halde, ağır aksak ritmiyle bu kategorinin tipik davranış modeline de ayak uyduramıyor. İstanbul katiyen sakin değil ama yavaş bir şehir. Kentlerin yürüme hızıyla ilgili araştırmalara göre ekonomik aktivitenin daha yüksek olduğu kalabalık metropoller daha hızlı bir akış içinde. Singapur ritmi en yüksek kent olarak birinci sırada. Ardından Kopenhag, Madrid, Guangzhou, Dublin ve Brezilya’dan Curitiba geliyor.

HIZLAN ARTIK İSTANBUL

Mesele hızdan ibaret değil elbette. Kopenhag yüksek ritminin yanı sıra dünyanın sadece yaya trafiğine açık en uzun caddesini de barındırıyor. 1960’lardan beri araç trafiğine kapalı Stroget 3.2 kilometre uzunluğunda.

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki Stroget Caddesi, dünyanın araç trafiğine kapalı en uzun yolu.

Kentleri daha yürünebilir kılmak üzerine teoriler geliştiren Amerikalı şehir plancısı Jeff Speck bir yayayı tatmin edecek dört şarttan bahsediyor: o yolun kullanışlı, güvenli, konforlu ve ilginç olması. ABD’de New York, Boston ve San Francisco; Kanada’da Vancouver, Toronto ve Montreal yürümeye elverişli şehirler. Ancak iki ülke genelinde de kentler araçlı ulaşıma göre planlandığı, tarih ve kültürle yoğrulmuş dokudan yoksun olduğu için yürümeyi ilginç kılacak hiçbir unsur yok. Speck, Roma’yı örnek veriyor, kaldırımsız yolları, ışıksız kavşakları ve trafik canavarlarına rağmen ilginç dokusuyla yürümeye değer şehir olarak. Bu özelliklerin tamamı İstanbul’da da fazlasıyla var.

New York, ABD’de en yürünesi şehir ama yayalaştırma devam ediyor. 2007’de başlayan planlama çerçevesinde Times Meydanı kısmen yayalara ayrıldı, kentin yedi meydanı yayalara yüzde 50 daha fazla yürüyüş alanı açılması için yeniden dizayn ediliyor.

New York'ta Times Meydanı'nın eski ve yeni hali.

Paris’in Cumhuriyet Meydanı 2013’te araçlara kapatıldı. Projenin muhalifleri “Kaos çıkacak” diyordu ama çıkmadı, insanların rahatça hareket edip solup aldığı, çocukların paten kaydığı bir alan haline geldi. Taksim de trafiğe kapalı alan olarak aynı niteliği taşıyor ama kentin ana meydanı ve vasfıyla daha çok estetik dokunuşa ihtiyacı var. 

Paris'in Cumhuriyet Meydanı artık sadece yayalara ait, bir de protestolara...

Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan ise Oxford Caddesi’nin araçlardan arındırılması planında muhaliflere yenik düştü. 2020’de caddenin tamamen yayaların egemenliğine geçmesi aynı zamanda seçim vaadiydi. Ancak Westminster Kent Konseyi, iş yeri sahipleri dahil vatandaş arasında yapılan anket aleyhte sonuç verdiği gerekçesiyle planı rafa kaldırdı.

Aslında caddelerin araç trafiğine kapatılması halinde ekonominin canlandığı yönünde göstergeler var. Örneğin Madrid’in alışveriş caddesi Gran Via geçen 1 Aralık – 7 Ocak tarihleri arasında Noel ve yılbaşı nedeniyle sadece yayalara ayrıldı. Bir bankanın verilerine göre araçların trafikten çekilmesiyle alışverişte önceki döneme göre yüzde 9.5 artış kaydedildi. Hava kirliliği de yüzde 71 oranında azaldı.

Kolombiya’nın başkenti Bogota’nın belediye başkanı Enrique Penalosa, haftanın bir günü araçları trafikten çekerek çığır açmış. Penalosa’ya göre “Tanrı biz insanları yürüyen hayvanlar olarak yaratmış. Balıklar yüzer, kuşlar uçar, geyikler kaçmak için koşar. Bizim de yürümeye ihtiyacımız var. İlle de hayatta kalmak için değil, mutlu olmak için…”

Evet Venedik’te araç trafiği olmadığı için sadece yürünüyor. Ancak Fas’ın ikinci büyük kenti Fez de çok çarpıcı bir örnek. 9’uncu Yüzyıl’da kurulan Fez, dünyanın araçlardan arındırılmış en geniş alanını oluşturuyor. Antik kent sokakları öyle dar ki, ulaşım ancak yürüyerek mümkün olabiliyor, çocuklar ortalıkta rahatlıkla oynuyor, çöpler de eşekle toplanıyor. 

Fas'ın Fez kenti tamamen yürümeye adanmış bir şehir.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp