Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

13/01/2019

Velev ki geldiler, uzaylılarla kim görüşecek?

Şu 1.5 milyar ışık yılı ötedeki galaksiden gelen esrarengiz radyo sinyalleri nedeniyle yeniden hatırlamakta fayda var. Bizi bulsunlar diye SETI-METI marifetiyle temas kurmaya çalıştığımız uzaylılara karşı biz dünyalıların tek bir sağlam stratejisi yok. Gelirlerse kim müzakereci olacak, hangi dili konuşacak belli değil. Diyelim ki bizi buldular, ya dost değillerse! Ya insanoğlu kadar savaşçı ve açgözlü, fakat daha akıllı ve güçlü çıkarlarsa! Stephen Hawking hep uyarırdı; “Uzaylıların gelmesi, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesi gibi olur, yerliler için sonunun hiç iyi olmadığı malum…”

Her şey 60 yıl önce Amerikalı radyo astronom Frank Drake’in uzaylıların muhtemel varlığını hesaplayan, fakat katiyen bilimsel olmayan yedi aşamalı tuhaf formülü ve Ozma Projesi’yle başladı. ET’lerle temasa geçmek üzere ilk radyo sinyalleri Batı Virginia’daki Ulusal Radyo Astronomi Rasathanesi’nden gönderildi. Proje adını, yazar L. Frank Baum’un eseri olan şu ulaşılması çok zor, garip varlıkların yaşadığı düşsel Oz ülkesinin prensesi Ozma’dan alıyordu.

Bu ilk SETI (Search for Extraterrestrial Intelligence – Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması) denemesinde hedef, 11 ışık yılı ötedeki iki takımyıldızdı; dört ay boyunca günde altı saat süreyle sinyaller gönderildi. Gizli bir askeri deneyden kaynaklanan yanlış alarm dışında hiçbir sonuç elde edilemedi. Ancak Ozma Projesi, uzaydaki akıllı varlıkları arayış serüveninin ilk adımı oldu. “Bulursak, belâmızı da buluruz” uyarılarına rağmen.

Şimdi Kanada’daki British Columbia Üniversitesi uzmanları, uzayın derinliklerinden gelen, enerji patlamaları halinde tekrarlanan radyo dalgaları aldıklarını açıkladılar. Bir buçuk milyar ışık yılı ötedeki galaksilerden dünyadaki teleskoplara ulaşan milisaniyelik parlak radyo sinyallerinin (FRB) kaynağı belirsiz; uzmanların dediğine göre yıldız patlamaları da olabilir, uzaylılardan gelen işaretler de. Fakat o milisaniyelik çakmaların, güneşin bir yılda ürettiği enerjiye eşit olduğu söyleniyor. Daha önce bir kez böyle bir sinyal alınmış. Bu seferkinin farkı ise tekrarlanması. 

Stephen Hawking, uzaylılarla temasın insanlığı tamamen yok edebileceği uyarısında bulunanların başında geliyordu.

Bu eğer, dünya dışı varlıklarla bir ilk temas ise uyandırdığı heyecan kadar tehlike de barındırıyor. Başta Stephen Hawking, birçok bilim insanına göre, varlığımızı belli etmek üzere bu kadar uğraşmak insanlığın felaketiyle sonuçlanabilirdi. Dünya dışı yaşamı araştırma çalışmalarına destek vermekle birlikte, uzaylılardan gelecek herhangi bir mesaja karşılık vermenin tehlikeli olacağını söyleyen Hawking; “Onlara cevap vermek, Amerikan yerlilerinin Kristof Kolomb’la karşılaşması gibi olacaktır muhtemelen. Ziyaret edilenler için sonunun iyi olmadığı malûm” diye uyarıda bulunmuştu. Hawking’e göre temasa geçeceğimiz herhangi bir medeniyetin bizi bakteriden hallice bulması ve toptan imha etmesi kaçınılmazdı.

OTORİTE BOŞLUĞU

Uzaylılarla temas, herkesin istediği gibi at koşturabileceği tekinsiz bir alan. Çünkü kimsenin uyarılara kulak asma yükümlülüğü yok, mesajlara ve içeriğine yönelik uluslararası bir düzenleme yok. Sinyaller aracılığıyla bir uzaylı istilasına ve yeryüzünün imhasına neden olabilecek, dolayısıyla bütün insanlığı ilgilendiren böyle hayati bir konuda bireysel davranışlar, bilim aleminde de eleştiriliyor.

Örneğin Berkeley Üniversitesi SETI araştırmacılarından Eric Corpela, tüm insanlığın kontrolünde bir otorite olması gerektiğini savunuyor; “Yeryüzümüzün değerli kaynaklarıyla kendimizi belli ettiğimiz zaman, karşımıza çıkacak yabancı medeniyet bizden daha akıllı ve güçlü ve bizim kadar savaşçı ve açgözlü çıkabilir” diyor.

NASA bünyesinteki SETI Enstitüsü uzaylılarla ilk temas için çalışmalarını yıllardır sürdürüyor; dünya dışı akıllı varlıklardan gelecek o biricik sinyali bekliyor. 1993’te NASA’nın SETI bütçesi Kongre tarafından iptal edildikten sonra özel sektörden sponsorlar devreye girdi. Hewlett-Packard ve Sun Microsystems milyonlarca dolar akıttı. Evlerdeki internete bağlı milyonlarca bilgisayarların da kullanıldığı dağıtık bilgi işlem projesi seti@home başlatıldı. Hatta şimdi Trump’ın hükümeti kapatmasından ötürü SETI’de aksama olur mu diye merak edenlere, “Hayır, faaliyetlere devam ediyoruz. Bir sinyal gelirse kaçırmak istemeyiz” yanıtı geliyor. Çünkü SETI federal hükümete bağlı değil, California’da özel sektörün finanse ettiği Allen teleskop dizisini kullanıyor.

ÖNÜNE GELEN ARIYOR

SETI sinyal bekliyor, METI (Messaging Extraterrestrial Intelligence) ise o sinyale direkt karşılık vermeyi hedefliyor. Merkezi San Francisco’da bulunan METI’nin başında, daha önce SETI’de görevli olan astrofizikçi Douglas Vakoch var. Vakoch’un hayali yıldızlar arası diyalog. Diyor ki; “SETI’de 16 yıl boyunca evrene kulak kesildik. Ancak dinlemek yetmez. SETI’de hedefimiz galaksi kulübünün bir üyesi olmaktı. Ancak üyelik için başvuru formu da doldurmak gerekiyor. Mesajımız şudur: Biz buradayız ve sizinle diyalog kurmak istiyoruz…” METI’nin ışık hızında hareket eden ilk mesajları Norveç Tromso’daki vericiden, “GJ 273b” cüce yıldızına gönderildi.

Astrofizikçi Douglas Vakoch'un hayali kozmik diyalog.

Uzaylılarla temas girişimlerinden birini de, Silikon Vadisi şirketlerinde yatırımları olan Rus milyarder Yuri Milner başlattı. “Breakthrough Listen” adı verilen bu projede Güney Afrika’daki MeerKAT teleskopları kullanılıyor.

Ay’ın karanlık yüzüne ilk aracı göndererek uzay yarışında hamle yapan Çin aynı zamanda dünyanın en büyük radyoteleskopunu yaparak, uzaylı arayışına da girdi. FAST adı verilen teleskop, 30 futbol sahası büyüklüğünde, 500 metrelik çapıyla Porto Riko’daki 300 metrelik Arecibo teleskopunu gölgede bırakıyor. FAST uzmanlarının verdiği bilgiye göre bazı sinyaller alınmış, ancak bunlar tekrarlanmadığı için kaynakları tespit edilememiş.

Dünyanın en büyük radyoteleskobu FAST

Peki dünya dışı varlıklarla temas kurulursa ne olacak? Onlarla kim görüşecek, hangi dilde anlaşacak? Bu konuda biz dünyalıların hiçbir planı, sağlam bir stratejisi yok. Bir görüşe göre uzaylılarla temastan sorumlu kişi BM Genel Sekreteri. Bu görüşün dayanak noktası da 1967 tarihli BM sözleşmesi: Devletlerin Ay ve Diğer Cisimler de Dahil, Uzayı Kullanım ve Keşif Faaliyetleriyle İlgili Prensipler Sözleşmesi.

SETI Enstitüsü’nün Prensipler Deklarasyonu'na göre de dünya dışı varlıklardan mesaj gelmesi halinde astronomların bu bilgiyi bir süre gizlemesi gerekiyor. Sinyalin gerçek olup olmadığı iyice kontrol edildikten sonra, haberin kamuoyuna duyurulmasından önce durum BM Genel Sekreteri'ne bildiriliyor. Genel Sekreter üye devletlerle yapacağı konsültasyonlardan sonra karşı tarafa nasıl bir yanıt verileceği kararlaştırıyor. BM bu kararı bildirmeden önce SETI, dünyada yaşayanlar olduğunu gösteren hiçbir sinyal gönderemiyor.

Tabii bunlar tamamen kağıt üstünde. SETI'den astronom Seth Shostak uzaydan sinyal gelmesi halinde kesinlikle kaos yaşanacağını itiraf ediyor.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp