Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

11/08/2022

Tropik Brezilya varyantı: BRS 264

Karadeniz’de tahıl koridorunun açılmasıyla birlikte küresel piyasalarda buğday üzerindeki baskı kalktı; Razoni gemisi sağ salim İstanbul’a ulaştığı gün Chicago Borsası’nda buğday fiyatları yüzde 3’ten fazla düşüş kaydetti. Tabii ABD ve Kanada’da hasadın verimli başlaması da yumuşamada etkili oldu.

Fakat fiyatların yeniden artmasına neden olabilecek bir dizi faktör var. Uluslararası piyasa analistlerine göre önümüzdeki günlerde iklim koşulları kritik rol oynayacak. Aşırı sıcak hava dalgası bu yıl Hindistan’da olduğu gibi diğer bölgelerde de rekolteyi düşürebilir. Veya yıl sonuna doğru La Nina iklim olayı soğuk ve şiddetli yağışla ürün kalitesini sekteye uğratabilir. Yakın zamanda inişe geçen gübre fiyatları da yeniden tırmanabilir ve tahıl fiyatlarını etkiler. Çünkü Rusya’nın Avrupa’ya gaz ikmalini kısması, azot bazlı gübrenin ana girdisi olan doğalgaz fiyatlarını fırlattı.

Temmuz ayında FAO’nun Gıda Fiyat Endeksi yüzde 8.6 geriledi, bize uğramasa da gıda fiyatları düşüşe geçti. Özellikle buğday ve bitkisel yağ fiyatlarında sert düşüş yaşandı ama trendin sürmesi belirli şartlara bağlı.

Fitch Ratings’in tahminlerine göre tahıl fiyatlarındaki düşüş önümüzdeki yıl gıdada enflasyonun keskin biçimde azalmasına neden olacak. Geçen yıl 45 milyon ton tahıl ihraç eden Ukrayna’nın 20 milyon tonluk sevkiyatına yol açılması iyimserlik yarattı. Avustralya’nın da bu yıl buğdayda yüksek rekolte elde etmesi bekleniyor. Ancak Fitch uzmanları gübre fiyatlarında olası artışı ve La Nina etkisini önemli risk unsurları olarak değerlendiriyor.

NEHİRLER KURUYUNCA…

Avrupa’daki aşırı sıcak hava dalgası ve kuraklık buğday rekoltesi ve tedarikini gerilettiği gibi Rus doğalgazına alternatif enerji kaynaklarını da olumsuz etkiledi. Sebebi, sadece yaz aylarında değil kışın da yeterli yağış olmadığı için nehir yataklarında su seviyesinin dramatik ölçüde düşmesi. Bu nedenle nehirler üzerinden termik santrallere kömür taşımacılığı en düşük tonajda yapılıyor, nükleer santrallerde soğutma işlemi için gerekli su kıtlığı çekiliyor.

Ren suları çekilince 1895'ten kalma enkaz ortaya çıktı

Avrupa Birliği’nin en büyük buğday üreticisi olan Fransa, 1961’den bu yana en kurak temmuz ayını geçirdi ve buğday üretiminin tahminlerin gerisinde kalması bekleniyor. Suları çekilen Loire nehri artık yürüyerek geçilebiliyor; ayçiçeği, soya ve mısır üretimi de düşüş yolunda. Romanya’yı kavuran sıcak hava dalgası Tuna’da su seviyesini sığlaştırdığı için hem Romanya hem de Ukrayna buğdayı gemilerle düşük tonajlarda sevk ediliyor. Elbe, Ren ve Po nehirlerinde de aynı sorun yaşandığından Almanya ve İtalya’da tahıl taşımacılığı ya hiç yapılamıyor veya kargo miktarı düşüyor.

Fransa'da ayçiçeği tarlaları kurudu

Ekologlara göre bugün olağanüstü görünen bu durum, önümüzdeki 10-20 yılın normali haline gelecek. Küresel ısınma 3 dereceye doğru ilerlerken insanlığın, inanılması güç daha ekstrem olaylara hazırlıklı olması gerekiyor. Nehirler tarımsal sulama, taşımacılık, soğutma ve içme suyu tedarikinde çok değerli kaynaklar, ancak aynı zamanda çok sayıda hayvan ve bitki türünün yaşam alanı. Bu ekosistemde su kıtlığı insanla doğa arasındaki çatışmayı şiddetlendirecektir. Kuraklıkta tarımsal arazilerin daha fazla suya ihtiyacı olacağı için nehirlerin ekosistemi etkilenecek. Nitekim Nil, Rio Grande ve Sarı Nehir suları tarımda yoğun biçimde kullanıldığından bu akarsular yer yer kurumaya yüz tuttu.

Yerkürede tablo böyleyken dünyayı doyurmak için tarımsal üretimde yerleşik kalıpları kırmak gerekiyor. Gelişmiş ülkelerin et iştahı yüzünden tahılın önemli bölümü hayvan yemi olarak kullanılıyor. Bugün hayvan yemine giden buğdayla 3.5 milyar insanı doyurmak mümkün. Buğday dünya nüfusunun aldığı kalorinin beşte birini oluşturuyor ve çoğunlukla yoksulların karnını doyuruyor.

BİLİMLE BUĞDAY DEVRİMİ

Bu yıl küresel üretimin gerileyebileceğine dair riskler ortada, ancak Brezilya sürpriz bir şekilde büyüme kaydediyor. Buğday ithalatçısı olarak bilinen Brezilya bu yılın ilk yarısında, üç milyon tonluk ihracatla Ukrayna ve Rusya’dan kaynaklanan açığı az miktarda da olsa kapattı. Üstelik kurak iklim koşullarına rağmen.

Bu başarı, bir ölçüde Brezilya’nın geliştirdiği aşırı sıcak ve kurak iklime dayanıklı buğday varyantına bağlı. İklim itibariyle ülkenin sadece güneyi buğday üretimine elverişli ama Orta Brezilya’nın en son mayıs ayında yağış alan savanlarında kızgın güneş altında yemyeşil buğday tarlaları uzanıyor. Tropik koşullarda yetiştirilebilen “BRS 264” varyantı, tarımsal üretim araştırmaları yapan kamu kuruluşu Embrapa tarafından geliştirilmiş; 1980’lerde başlayan çalışma artık meyvelerini vermeye başlamış. Henüz toplam üretimin sadece yüzde 5’ini oluşturuyor, ancak 10 ay yerine dört ay gibi kısa bir sürede ürün alınabiliyor ve trend çok hızlı yükseliyor.

Buğday devrimi Brezilya medyasının ana gündem maddelerinden. Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun 2 Ekim’deki seçim öncesi sağ popülist retoriği için de gayet kullanışlı bir aygıt. Bolsonaro yeni varyant sayesinde on yıl içinde kendi kendilerine yeteceklerini ve bir o kadarını da ihraç ederek küresel gıda krizine çözüm getireceklerini söylüyor.

Gerçi bilim insanları da farklı konuşmuyor; bu inovasyon sayesinde dünyanın tropik bölgelerinde gıda üretiminin gelişebileceğini belirtiyorlar. Mesela Embrapa yetkililerine bakılırsa, Kanada ve Arjantin buğdayı kadar kaliteli olan “BRS 264” varyantı sayesinde Sahra Altı Afrika’da buğday üretimi mümkün olabilecek.

Açıklamalara güvenmek için yeterli sebep mevcut. Brezilya, 1970’li yıllarda dana etini Avrupa’dan fasulyeyi Meksika’da alan ithalata bağımlı bir ülkeyken, bugün dünyanın dört numaralı gıda ihracatçısı. Bu devrim Embrapa’nın eseri. Kurum araştırmacıları 1970’lerden başlayarak dünyanın hemen her bölgesinden hayvan ve bitkileri subtropik iklime uyumlu hale getirmek için, yani aşırı sıcak ve kuraklığa dirençli kılmak için çalışmalara girişmişler. Aradan geçen zaman içinde Afganistan’ın dağ keçisinden Hollanda’nın süt ineğine, mısırdan soya ve buğdaya bütün türlerde başarılı olmuşlar.

Yeni buğday varyantıyla ekim yapan çiftçiler, yağış dönemlerinde su tutan rezervuarlardan sulamayı yapıyor. Bu yıl sonunda dokuz milyon tonluk rekor hasat bekleniyor. Bu miktar ülke ihtiyacının dörtte üçünü karşılıyor ve bir o kadar üretim potansiyeli olduğu söyleniyor. Ancak başarının eksileri de mevcut. Biyologlara göre gıda üretiminde artış tabii ki önemli ama savanlar çok kırılgan bir ekosisteme sahip. Yağmur ormanları gibi koruma altında olmayan Brezilya savanlarında çok geniş flora ve fauna yelpazesiyle her yöne dağılan akarsular var. Yağmur ormanları koruma altında olduğu halde rant ve tarım arazisi açmak için yağmalandığından, tahminlere göre önümüzdeki yıllarda savanlara düşen yağış yüzde 20 oranında azalacak. Nehirler sulamada kullanılırsa, ülke genelinde su kıtlığı patlak verebilir.

Brezilya medyasındaki polemikte bir ekolog şu uyarıda bulunuyor: “Sürekli yeni ekim alanları gerektiren yeni bitkiler geliştirmek yerine, tüketim alışkanlıklarını değiştirmemiz gerekiyor.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp