Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

07/10/2019

Erkeklere göre tasarlanmış dünyada kadınlar Hobbit!

Bingür Sönmez hocaya kadın kalbini sormuştum: Neden enfarktüslerin hep erkekleri yakaladığı zannedilir? Kadınlar kalpten ölmez mi? Onlar "kalpsiz" midir?

Sormuştum, çünkü Türk kadınları koroner kalp hastalıklarında dünya birincisi çıkmıştı. O da demişti ki, "Evet, kadınların kalbi biz cerrahları çok üzüyor. Damarları öyle ince, dokuları öyle yumuşak ki, dikerken zorlanıyoruz. Damarları ince olduğu için, kullandığımız by-pass damarları da çok ince."

Bu yüzden by-pass’larda erkekte olduğu kadar iyi sonuç alınamıyormuş. Aynı durum tedaviler için de geçerli. Tıp tarihi boyunca bütün kalp-damar araştırmaları erkekler üzerine yapıldığı, kadınlar tedaviye farklı cevap verdiğinden cinsiyete özel ilim gerektiği ve fakat ve kadın kardiyolojisi diye bir alan olmadığı için. Kadın hastanın çarpıntısı daha fazla, hastalığın ilerleme hızı farklı.

Prof. Sönmez kadındaki kalp bahtsızlığını şöyle anlatmıştı: “Österojen çok kutsal bir hormondur kadın için. 50-55 yaşına kadar her şey yolunda gider. Ama sonra menopoz gelir, kalbi koza gibi koruyan österojen gider, koroner kalp hastalığı inanılmaz bir hız kazanır. Bir de üstüne aşırı kilo, yüksek tansiyon, kan şekeri ve yüksek kan yağı.

Aslında hepimiz aynı gemideyiz. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kalp ve damar hastalıkları, kadın ve erkekler dahil dünyadaki bir numaralı ölüm sebebi. Ancak tedavi yöntemleri erkekler üzerine yapılan araştırmalara göre icat edilmiş. Tıbbi araştırmalarda kadına odaklı veri kıtlığı sadece kardiyovasküler alanda değil, her branşta. İlaçların klinik deneyleri kadınlar üzerinde yapılmıyor. Hatta hayvan araştırmalarında bile dişiler ihmal ediliyormuş. İngiliz gazeteci Caroline Criado Perez “Görünmez Kadınlar” kitabında öyle yazıyor…  

KADIN MANKEN YAN KOLTUKTA

Kadın hakları aktivisti Caroline Criado Perez’i, Kraliçe’nin 10 sterlinlik banknotuna Jane Austen’ın resmini koydurmak için yürütüp sonunda başarılı olduğu kampanyadan tanıyoruz. Piyasaya yeni çıkan “Görünmez Kadınlar” kitabında ise kadınların erkeklere göre tasarlanmış, “varsayılan erkek” dünyaya nasıl ayak uydurmaya çalıştığını anlatıyor. İngiliz Kraliyet Akademisi bilim ödülünü kazanan kitaba göre klinik deneyler erkek odaklı olduğu için kadınlarda ilaçlara karşı reaksiyon oranı daha fazla. Kadınların acı eşiği de farklı, ancak bu da dikkate alınmıyor.

Caroline Criado Perez, kitabıyla 25 bin sterlinlik bilim ödülünü kazandı.

Kadın sağlığını tehdit eden tek şey tıbbi savsaklama da değil. Otomotiv firmalarının çarpışma testlerinde erkek manken kullanılması, çelik yeleklerin ortalama erkek bedenine uyumlu olması çok can alıcı meseleler. Gerçekten can alıcı, erkeklere göre tasarlanmış ergonomi ortamında kadınların bir kazada ağır yaralanma riski yüzde 47 daha fazla. Boy, ağırlık ve beden yapısınca ortalama erkek ebadında mankenlerle yapılan testlerde kadın manken de kullanılıyormuş ama sıklıkla sürücü koltuğu yanında.

Kadın manken sürücü yanı koltuğa...

“Erkeklere göre tasarlanmış dünyada kadınlar Hobbit” derken kimse alınmasın, Tolkien’in Orta Dünyası’ndaki tüylü koca ayaklıları değil, benim gibi bir buçuk metrelik kadınları kastediyorum. (Aslında 1.58’im ama boyumu soran birine ölçüyü söylediğimde ‘yani bir buçuk metre’ diye kestirip atmıştı ve erkekti, o bakımdan). Endonezya’nın Flores Adası’nda bulunan kafatası fosillerinden teşhis edildiği kadarıyla homo floresiensis’ler ki, bunlar Hobbit lakabıyla anılır, ortalama 1.1 metre boyunda bir türdü. Piknik tipler olarak biz onlardan halliceyiz ama yine de erkeğe adapte sürücü koltuğu ve direksiyonu sırasıyla öne ve yukarı ayarlamak dakikalar alıyor, çarpışma halinde hava yastığının hangi uzvuna isabet edeceği meçhul! Emniyet kemeri kadın göğsüne uyumlu değil, koltuk başını boya göre hizalamak ise katiyen mümkün değil.

ERKEKLER ADET GÖRSEYDİ!

Dünyanın yarısı adet görüyor, görecek ya da geçmişte görmüş bulunuyor ama erkeklerin ereksiyon problemine yönelik yapılan araştırma oranı, kadınların regl öncesi gerginlik ve regl döneminde sancı problemine dönük araştırmaların tam beş katı.

Erkeklere göre dizayn edilmiş dünyada sağlığı olmasa da gündelik hayatta konforu hatta ve insan onurunu tehdit eden yığınla eleman mevcut; tuvaletten sesli asistanlara varıncaya kadar.

Kamuya açık yerlerde, üniversiteler, AVM, sinema ya da lokantalarda kadın ve erkek tuvaletlerindeki eşit metrekare hesabı aslında cinsiyet eşitsizliği. Çorap indirip çekmekten hijyenik malzeme değiştirmeye kadar uzayan işler nedeniyle kadın tuvaletlerinde sıra beklemek kaçınılmaz. Hamilelik, çocuğu da götürmek gibi nedenlerle kadınlar tuvaleti daha sık kullanıyor. Daha kısa sürede tuvalet kullanan erkeklerde ise aynı metrekarede yer alan kabin sayısına ilaveten pisuvarlar bulunuyor. Demek ki, bina planlarında kadınlarda kuyruğu önlemek için erkek metrekaresi daha dar tutulabilir. Ama yapılmıyor.  

Çile bitmiyor; market üst rafları kadınlara göre fazla yüksek, hazır mutfak tezgahlarının çoğu da öyle, ayrıca bazı otomatik kapıların sensörleri kısa boylu kadınları algılamıyormuş! Tecrübeyle sabit, mağazaların kadın giyim reyonlarındaki üst askılara kadın satış elemanlarının bile yetişememesi tam bir paradoks.

Çalışma ortamları da erkek endeksli. Büroların ısıtma sistemi ortalama olarak 70 kiloluk 40 yaş erkeklerine ayarlı; kadınlar için beş derece düşük bir ısı söz konusu. Yazları da aynı düzende soğutma yapıldığından, kadın için yaz-kış üşümek kaçınılmaz. Ayrıca cam merdivenli bürolar etek için son derece uygunsuz.

Yeni teknolojiler de defolu. Akıllı telefonların kadın eline uygun ölçüde olmaması, sesli asistanların cinsiyetçi tonu gibi. Çok umurumda değil ama sanal gerçeklik gözlükleri bile makyajlı gözde iyi işlemiyormuş...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp