Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

07/01/2021

Fransa, BioNTech'i sabote mi etti

Bugüne kadar 33 ülkede 13 milyondan fazla insan Kovid-19’a karşı aşılandı, daha milyarlarca doz aşı siparişi var. Fakat hiçbir kamuoyu aşılama stratejilerinden memnun değil. Bırakın Türkiye gibi start tarihi bekleyenleri, aşı programını başlatan Avrupa ülkeleriyle ABD’de de huysuzluk hakim. Nedeni, aşılamanın ağır ilerlemesi ve ufukta görünen aşı kıtlığı.

Bizim TV tartışmalarına ve sosyal medyadan yükselen seslere bakarsanız, Avrupa Birliği çoktan milyonları aşıladı. Ama işin aslı, Fransa ve Belçika’da aşı olanlar yüzlerle ifade ediliyor, Hollanda bu hafta daha yeni başladı, başlayacak. Bu ülkeler, geçen hafta sonuna kadar 240 bin kişiyi aşılayan Almanya’yı örnek gösteriyor. Alman medyasına göre ise aşı kampanyasında daha hızlı davranan İsrail ve İngiltere başarılı örnekler; ve siyaset AB ile ortak aşı alımına girildiği için hükümeti suçluyor. Başbakan Merkel ve Sağlık Bakanı Spahn’a aşı yönetimini beceremedikleri gerekçesiyle eleştiri yağıyor. Milliyetçi çarpışmalar başlıyor.

Gerçi Avrupa Birliği’nin ortak hareket etmesi, 27 üyeden imkanları sınırlı olanların da aşıya erişimini sağladı; BioNTech-Pfizer aşıları nüfus oranına göre adil şekilde dağıtıldı. Şirketlerle görüşmeler ulusal bazda ilerlese Almanya nüfus oranına hapsolmayıp daha fazla doz alabilecekti. Ancak bu sefer de AB içinde egoizmle suçlanacak, eski düşmanlıklar hasıl olacaktı.

“İLKEL BİR AŞI MİLLİYETÇİLİĞİ”

AB Komisyonu’na yöneltilen eleştiri, aşı çeşitliliği politikasını iyi yönetememesi. Ağustos sonu itibariyle AstraZeneca (400 milyon doz) ve Fransız Sanofi (300 milyon doz) ile anlaşmalar kotarılıyor. Alman CureVac (405 milyon doz), ABD’li Moderna (160 milyon doz) ve Johnson & Johnson (400 milyon doz) siparişleri de veriliyor. Ancak BioNTech ile anlaşma kasım ayına sarkınca sipariş 300 milyon dozla sınırlı kalıyor, çünkü o tarihe kadar ABD iki misli rezervasyonu çoktan yapmış bulunuyor. Hem de iki misli fiyatla.

Almanya’nın eleştirilerine hedef olan Brüksel’in bakış açısına göre aşı pazarlığında fiyat önemli rol oynuyor. BioNTech aşısının 12 Euro’luk tek doz fiyatı AstraZeneca’nın (1.78 Euro) yedi katı. Fakat şurası kesin; AB yaz sonunda firmayla anlaşmaya varsa 200 milyon doz fazlasını, yani toplam 500 milyon doz alabilecekti. Bu takdirde mart ayı itibariyle AB’de aşılama programı ileri bir aşamaya gelmiş olacaktı. AB Komisyonu, daha ucuz olan AstraZeneca’nın daha erken onay alacağını hesaplayarak hata yaptı. Bu aşının etkinlik ve piyasa profili ancak aralık ayında netleşti. Doz fiyatı 7.56 Euro olan Sanofi de nispeten ucuz olduğu için tercih edilmişti.

İşte bu ortamda Almanya’dan yeni bir suçlama yükseliyor. Koalisyon ortağı SPD’den bir isim Fransa ile ilgili öyle bir iddia ortaya atıyor ki, iki komşunun tarih kitaplarında kalan düşmanlığı hortluyor. SPD’nin sağlık uzmanı Karl Lauterbach, aşı üreten şirketlerle görüşmeler sırasında Macron yönetiminin Fransız firması Sanofi’nin aşısını öne çıkarmak için BioNTech-Pfizer siparişini geciktirdiğini ve neticede alımın sınırlı kaldığını öne sürüyor; “Fransızlar, Alman aşısının miktarı kendi aşılarını geçmesin diye çok uğraştı, bu yüzden de aşı programı darboğaza girdi” diyor. Bild, “Fransa’dan Alman aşısına engel” diye manşet atıyor.

16 Haziran 2020 - Macron, Sanofi Pasteur fabrikasına ziyaretinde

Alman medyası “aşı yarışında ilkel milliyetçilik” fikrini işlerken, Fransa’nın Avrupa işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune “Kesinlikle doğru değil. Kolektif stratejiyle hareket ettik, çok sayıda aşıyı ucuz seçenekleriyle de aldık” diyerek suçlamaları reddediyor. CureVac ile toplam 700 milyon doz Alman aşısı alındığına işaret ederek, “Sanofi’den fazla” diyor. Hesap yaptıkları belli yani!

İKİNCİ DOZ SÜRESİ NE KADAR UZATILABİLİR?

Aşı darboğazı doz kullanımında yeni hesaplamaları da gündeme getiriyor. Nasıl yapmalı da mevcut dozları nüfusa yayacak şekilde optimal kullanmalı! Seçenekler: Bazı gruplara aşıyı ertelemek, dozları ikiye bölüp daha fazla sayıda insanla bağışıklığı denemek veya ikinci dozların süresini uzatmak.

Sinovac aşısında 14 gün beklenen ikinci doz randevusu 28 güne çıkınca, daha aşının tatbiki başlamadan şüpheler oluştu; acaba yeterli miktarda doz olmadığı için zamandan kazanmak amacıyla mı süre uzatılıyordu.

Bilim Kurulu üyeleri, 28 gün ara verildiği takdirde antikor yanıtının daha yüksek olduğunu söylüyor. Faz 2 çalışmaları bu yönde sonuç vermiş. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise “Salgın hızı yavaşladığı için 28 gün ara uygun bulunmuştur” diyor. Yani tedarikle ilgili bir problemden bahsedilmiyor.

Fakat tedarik sıkıntısı nedeniyle ikinci dozu ileri tarihe ertelemek çok güncel bir konu. Örneğin BioNTech ile yol alan ve AstraZeneca aşısını da yeni onaylayan İngiltere, ikinci doz için sürenin 12 haftaya kadar çıkarmaya karar verdi. Sürpriz oldu, çünkü hiçbir koronavirüs aşısının klinik deneylerinde iki doz arası süre bu kadar uzun tutulmadı. İngiliz yetkililer erteleme sayesinde ilk dozla daha fazla sayıda insana belli ölçüde koruma sağlayabileceklerini söylüyor. Ayrıca, yüzde 73 etkinlik gösteren AstraZeneca aşısının iki doz arası artırılınca uzun vadede daha iyi sonuç verdiği tespit edilmiş.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA ise süre uzatmanın bilimsel dayanağı olmadığı görüşünde. Pfizer da “İlk dozun 21 günden sonra koruma sağladığına dair veri yok” diyor. Klinik deneylere göre üç hafta sonra ikinci doz Kovid-19’a karşı yüksek etkinlik gösteriyor.

ABD’nin baş enfeksiyon uzmanı Dr. Fauci, “Süreyi uzatmaktan yana değilim. Başladığımız gibi devam edeceğiz” açıklamasını yapıyor. Süre uzadığı takdirde milletin ikinci dozu savsaklayabileceğini, aşıların karışabileceğini söyleyen uzmanlar da var. ABD aşılamaya 14 Aralık’ta sağlık çalışanlarıyla başladı, 4.6 milyon doz uygulandı ama dağıtım ağır ilerlediği için planlanan programın gerisinde.

Florida'da kıdemli vatandaşların aşı kuyruğu

Ufuktaki darboğaza karşı yeni öneri ortaya atılıyor. Hızlı aşı geliştirme projesi “Operation Warp Speed”in bilim danışmanı Moncef Slaoui, Moderna aşısının iki yarım doz şeklinde uygulanmasını öneriyor; 18-55 yaş grubunda düşük doz uygulamayla iyi bir bağışıklık yanıtı alındığını söylüyor. Ancak FDA süre uzatma gibi doz azaltmaya da karşı çıkıyor. Çünkü Moderna, 28 gün arayla tam iki doz halinde yüzde 95 koruma sağladığı için acil kullanım onayı aldı. FDA ilk ve ikinci doz aşının farklı ürün olamayacağını da belirtiyor.

İSRAİL’DE AŞIRI HIZIN SONU

Nüfusunu en yüksek oranda aşılayan ülke olarak örnek gösterilen İsrail öyle hızlı gitti ki, tedarik hızı geride kaldı. Programa 20 Aralık’ta başladı ve günde 150 bin kişiyi aşılama hedefini aşınca, elindeki dozlar tükenme aşamasına geldi. Bu yüzden de yaşlı nüfusa ikinci dozları yapabilmek için, genç grupların ilk dozunu iki hafta kadar ertelemeyi tartışıyor.

Mart ayında genel seçim olduğu için Başbakan Netanyahu, pandemi nedeniyle düşen reytingini aşı başarısıyla yükseltmeye çalışıyor. Yılbaşı günü bir milyonuncu aşılamayı kutlamak için basın toplantısı düzenledi. İsrail’in ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerini geride bıraktığını gösteren Oxford verilerini paylaşarak “Büyük yol aldık, liderliği ele geçirdik. Koronadan ilk kurtulan biz olacağız” diye tweet attı.

İsrail'de ilk doz Başbakan Netanyahu'ya uygulandı

Ayrıca Pfizer ve Moderna ile çok iyi kişisel ilişkileri olduğunu da tekrarlıyor Netanyahu. Sağlık Bakanlığı, bu iki firmadan daha fazla miktarda aşı almak için yoğun çalışma içinde olduklarını açıklıyor.

Nitekim Moderna 1 milyon doz siparişi mart ayı yerine bu ay içinde yetiştirecekmiş. Ancak yine de binlerce aşı randevusunun erteleneceği söyleniyor. 9 Milyonluk nüfusun yüzde 15’ine ilk dozlar yapıldı, bu ay sonuna kadar hedef 2 milyon kişinin aşılanmış olması.

İsrail madem ki bu kadar hızlı, insan hakları örgütlerinden Filistinlilerin de aşılanması için çağrı var. Aşılama programı işgal altındaki Batı Şeria ile kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde yaşayan 5 milyon Filistinliyi kapsamıyor. Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinde aşılama yürüten hükümet ise Filistin topraklarının sorumluluğunu üstlenmiyor. Oslo Barış Anlaşması’na göre sağlık hizmetlerinden Filistin Yönetimi’nin sorumlu olduğunu söylüyor.

Fakat yine de bazı İsrailli yetkililer, bütün vatandaşlar aşılandıktan sonra elde kalan dozların bağışlanacağını belirtiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp