Top
Ali Esad Göksel

Ali Esad Göksel

aliesadgoksel@htgazete.com.tr

19/07/2019

Hırsızlık malına giriş

 

 

       Bu yaz zamanı var ya…

       Tatil ile geçer? Değil mi?

       Kumsala yollanılır yayılınır.

       Üzerinizde güneş: Ne çare…

 

       Soluk dahi alamazsınız.

       İş falan da yapamazsınız.

       Kuvvet depolayacaksınız.

       Artık nasıl olacak ise?

 

       Sistemin işleyişi budur.

       Ortalık yer paydostadır.

       Ezcümle işler kesattır.

       Kültür-sanat güzü bekler…

 

       Varsa yoksa yaz konserleri.

       Açık havadaki festivaller… 

       Bunlar tamam. Eğlencelik…

       İzaha ne hacet: Düşük dozaj!

 

       Size de soralım. Değil mi?

       Değil. Hem de hiç değil.

       “Yaz zamanı ön kabulü...”

       Kolay bir toptancılık olur.

 

       Bakın Ertuğrul Özkök yazdı.

       “Tannhauser"i izleyecekmiş.

       “Bayreuth"da hem de.

       Kendi adıma kıskandım…

Richard Wagner ve Bayreuth

 

      Rahmetli Wagner suçlanırdı!

       Elbette biliyorsunuz:

       “Ari Irk propagandası”

       Çekmediği kalmadı idi.

Adolf Hitler, Winifried Wagner ile Bayreuth'da

              Yemediği yafta da…

       Nürnberg’e layık dendi.

       Ama işler öyle olmadı:

       Ertuğrul Ağabey örneği.

 

       Kah “Aleyna” dinliyor.

       Kah “Götterdaemmerung!”

       Aman yanlış anlaşılmaya.

       Sakın ha. Olamaz değil.

 

       Ne diye olamaya ki?

       An ve yer meselesidir…

       Ama şunu da eklemeliyim.

       Mevcut bilet iptal olunmaya:

 

       “Bayreuth Tayfası” Aleyna’yı bilmiyor olabilir…

       

       TAPINAĞIN YOLU

 

        Bu Bayreuth önemlidir.

        Müziğin en üst noktasıdır.

        Bir vakıf düzenlemekte…

        Richard Wagner Ailesi.

 

        Vukuu elbette muazzam.

        Ama şunu da bilelim…

        Bu hikayelerde şu da var.

        Şuyuu da fasıl fasıldır.

 

        Açıkçası Bayreuth tapınaktır.

        Müzik bir din olsa idi…

        Ki belki de öyledir. Kim bilir.

        Ayini Bayreuth’da olur idi…

 

        Bunları ne diye yazdık.

        Bilet bulmak zor mu zor.

        Hem de çok çok zor.

        Muradım tekrar gitmek…

 

        Belki okuyan biri çıkar.

        Ve bu fakire de bakar.

        Ve de himmet eder.

        Önümüzdeki seneye … 

 

        Ama bugünün işi:

        Farklı bir fasıl…

        Başka bir tapınak

        Hem de bize aşina.

 

        Ne yazık.

        Ne diye? 

        Geleceğiz.

        Az sabır…

 

        Duymayan?

        Var mı ola?

        Hiç sanmam.

        Pergamon!

 

        Kefere öyle demede.

        Bergama Tapınağı!

        Bizden çalındı idi.

        Geriye gelir mi?

 

        Geçiniz lütfen.

        F-35 bile gelir.

        Bu gelemez:

        Yüzde yüz bir!

 

        Bazı bazı okuyoruz.

        Bizim komşu var ya…

        İsteyip durmadalar:

        Elgin Mermerlerini!

 

        Londra’da sergide.

        Akrapol Alnı’ndan gitti.

        Geri verin demedeler.

        Cevap? Yok ki…

 

        Bizim ki de aynı hesap.

        İngilizler beceriklidir.

        Konu uyuya kalıverir.

        Ya Almanlar? Densizler…

 

        Müze Başkanı ne dedi?

        “Biz daha iyi koruyoruz”

        Ben sinir oluyorum…

        Siz ise sorabilirsiniz?

 

        Bu laf doğru mu:

        “Sizde kalsa idi…

        Kireç olur giderdi”.

        Doğru olabilir mi?

 

        Şudur da budur da…

        Kesin olana bakalım.

        Geçmiş zaman işte:

        Olan olmuş. Uçmuş…

 

        Tapınak artık orada.

        Ve de iyi bakıyorlar.

        Adamlar bina yaptılar.

        “Hırsızlık Malı” üstüne…

 

 

         “Pergamon Museum”

         Bu müze çok havalı.

         Yüz yıldır orada…

         Ve çok da gözde!

 

         İzdiham konusu.

         Kuyruk eksik olmaz.

         1910'da inşaya başlandı.

         Tam yirmi yılda yaptılar…

 

         Demem şudur  ki:

         Restorasyon eksik olmaz.

         Ne binadan ne de sergilenenden…

         Bazı bazı ziyaretçi de sınırlanır!

 

        İNGİLİZ HASTA 

 

         Bu “Berlin Museum İnsel“ 

         Almanlar için çok önemli…

         Sadece Almanlar için de değil.

         UNESCO burayı listesine aldı.

 

         Hani meşhur listesi var ya.

         “İnsanlığın Kültür Mirası”

         Berlin’in orta yeri artık orada.

         Nerede ise tüm müzeler…

 

         Bir mahalle gibi düşünün.

         Meraklısı için bir nimet.

         Yani dolaş Allah dolaş …

         Konu konu. Zenginlik gani…

 

         Ve bir ay öncesi:

         Son inşaat bitti.

         Ada’nın üzerindeki:

         Yepyeni sükseleri!

 

         Uzun bir hikaye bu:

         Nerede ise on yıllık!

         Önce mimar seçildi.

         Tahmin edebilirsiniz…

 

         Bir Sosyete Listesi var:

         Küresel Kültür Ölçeğinde.

         Yıldız Mimar İsimleri…

         Bir elin parmakları kadar.

 

         İnişli çıkışlı bir süreç oldu.

         Tartışması mebzul cinsten.

         Her türlü dedikodusu ile…

         Açılmadık dosya kalmadı.

 

         Ve zarftan şu çıktı:

         “The English Patient”

         Yani “İngiliz Hasta”

         Mimar hasta mı ?

James Simon Galerie - David Chipperfield

 

         Bana sorarsanız evet.

         David Chipperfield hasta.

         Sayılabilir: Şiire ve detaya…

         Bu Berlin’deki ikinci proje.

 

         Bergama Tapınağı’na giriş!

         Aslını isterseniz isim başka.

         “James Simon Galerisi!“

         Müze Adası’nın girişi gibi…

 

         Nerede derde deva olacak?

         Tam “bizim Tapınağın önünde…”

         “İngiliz  Hasta"yı anlatmalıyız:

          Bu adamın eli şefkat ve şiir yüklü.

 

          Nereye eli değerse okuyorsunuz.

          Tamam bu onun işidir diyerek.

          Peki bu ayan beyan imza ne ola?

          Hastası olduğu şiirsel detaylar!

 

          “Neues Museum” bir efsane.

          Sadece görmek gezmek yetmez.

          Kitabı da alıp çalışmalısınız…

          Bana Zafer Yıldırım getirdi…

James Simon Galerie

 

          Neues Museum bir tez.

          Artık bu tarz iş yapanlar…

          Nerede ne yapılmalı?

          Onlar için bir el kitabı …

          

          Pekala yeni bina?

          Çok tartışılmakta…

          Sert muhteremlerden başlayalım:

          Hitler’in gözdesi Speer’e benzetenler!

 

          Galeri çok yakında açılacak.

          Görünce konuşmak daha doğru.

          Şurası kesin: Arsa çok zor.

          “Alman Tarihi” ise belalı…

 

          Kendi adıma hissiyatım şu:

          Elde “Hırsızlık Malı” bir “Tapınak” var…

          Daha isabetli bir el uzanamazdı!

          Bu muhabbetten çok ders çıkar…

 

          İlkini fısıldayalım: Darısı başımıza …

            

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları