Top
Ali Esad Göksel

Ali Esad Göksel

aliesadgoksel@htgazete.com.tr

08/03/2019

Nerede hata yaptık

 

Baştan söylemiş olalım:Bu “siyasi bir metin olmayacak.”Elbette iyi biliyoruz ki…Hayata dair her şey siyasi…Ama sizleri temin etmek isterim.Elimden geleni yapacağım:Hiç olmadık günlük siyasetten sıyrılalım.Soru ve cevaplara rahat yaklaşalım…Bu arzum kabil-i tatbik midir?Hiç kolay değil. Farkındayım.Hem konu, hem de halimiz müşkül…O vakit beyhude gayret ne diye?Şöyle özetleyelim:Bu öyle “bir dert ki …”Yarım asır elimizde kalacak.Şimdi gelin ve itiraf edin:Allah geçinden versin, ama…Kabulünüz mü? İşte bu “ipotek!”Sizin muhtemel ömrünüzün…Dörtte üçüne tekabül ediyor.Gür bir muhalefeti duyar gibiyim.Hele durun? Ne fayda…İsyanlarda elbette haklısınız.Ne var ki az biraz geç kaldık:“Şehirlerimiz, çevremiz battı!”Biz yaptık. Hem de “elbirliği ile…”Kimimiz “yaptı” ve de “zenginleşti…”Kimimiz “seyretti”, “zenginleşti sandı…”Kimimiz ise “zenginleşme sırasını bekledi.”Ona da “sıra gelecek ümidi” ile…İşte bu “sari umarsızlık” var ya…Her birimizi “külliyen fakirleştirdi…”Gelinen “nokta yürekler acısıdır.”Hesap kitap yapma zamanıdır.Olan olmuş, ne işe yarar demeyesiniz.Geleceğimiz için bu muhasebe elzemdir.

 

DISNEYLAND Bilmiyorum çocukluğunuz nasıl geçti?Herkesin çocukluğu “harika” bir zamandır.Hem de hangi koşul içinde olursa olsun.Hiç olur mu? Nasıl olur demeyesiniz…O “masum zaman” var ya.Dert ve sıkıntılara sırtınızı dönebildiğiniz.Göreceli olsa da ihtimama mazhar oluşunuz.Çevrenizin başınızı okşayarak gönlünüzü alışı…

Elbette biliyoruz ki…Hayat eşit yaşanamıyor.Kimisi çok fiyakalı…Kimisi çok mütevazı…Açıkçası benimki mazbut idi.Çocukluğum konfordan uzak oldu.Her türlü caf caf ayıp idi.Zaten başkası da düşünülemezdi…Toplumun kültürü izin vermezdi.Öyle “Disneyland Seferleri…”Geçiniz! Ama bakınız…Şu kaderin tuhaf cilvesine…Galiba hiçbir şey içimize ukde kalmayacak.Hani ola ki dertlenmektesinizŞu masal dünyasını göremedik misali.Kendiniz için…Ya da çocuğunuz için…Ve yahut da torununuz için…Rahat olun, nefeslenin.Artık işiniz kolay…“Menzil kısa, ganimet büyük!”Mudurnu’ya kadar uzanasınız.Sakın ha üşenmeyesiniz…Bir zahmet, o kadar da olacak.Değecek: Bundan da emin olasınız!Tekrar çocukluğunuza döneceğiniz garanti…Aksi düşünülemez dahi. Pespembe rüyalar…Bundan böyle sizi masallar bekliyor.Kah “Pamuk Prenses”, kah “Yedi Cüceler…”“Kırmızı Şapkalı Kız.”Elbette “anneannesi.”Ve; aman endişeye gerek yok…“Kurt”da var: Ama o hologram!

 

UYANMA VAKTİ

Geçen hafta sonu inanılmaz bir şey oldu:“Mudurnu Projemiz” dünya basınına giriverdi...Hem de en fiyakalısına: Tamı tamına iki tam sahife.International New York Times Gazetesi’nde…

Yazının tonunun ölçülü oluşuna dikkat:Tadında bir “neler oluyor hayatta” haberi…Yazar, gerçekten araştırmış, magazin değil yani.Bu da çok önemli… Neden mi?Çünkü bizler “içeride konulaşana” itibar etmeyiz.“İthal ikamesi” tek lafla ise tepemize çığ düşüverir…Hikaye önce, Alman dergisi, “der Spiegel’de” yayınlandı.İyice etraflı bir ekonomi haber ve yorumu olarak…Ardından bizim Fatih Altaylı da bu hikayeyi yazdı idi:“Hayrola, Dracula Ailesi Bandırma’ya mı yerleşiyor?”Tabii ki Fatih de biliyor, “Kont buraya gelmez, aç kalır!”Bakınız, ne yazık ki bu mevzuu eğlenerek savuşturamayız.Çünkü garabet diz boyu.Mesele Mudurnu değil ki…Şehirlerimiz de nasiplendi.Köşe bucak batmış halde…En büyük şehirlerimize bakmak kafi.Hali pür-melalimiz ne olacak?İstanbul’un en fiyakalı iki caddesi hangileri?Anlı şanlı Bağdat ve Abdi İpekçi Caddeleri…

İstanbul'da en iddialı caddede nev-i şahsına münhasır binalar var; aynı cephe üzerinde sayısız dönem ve yaklaşım ile biçimlenmiş detaylar var. Önceden dökülmüş hazır elemanlarla ortaya çıkan kompozisyonlar. İşin tuhafı bu binalarda yaşayan 'burjuvalarımızın' bir rahatsızlık hissetmemeleri...

Bu iki caddede son onbeş yıl içinde yapılanlara bakınız.Bir itirafta bulunmalıyım: Ben bakmıyorum, bakamıyorum!Bir mimar olarak ruh sağlığımı korumak arzusundayım:Abdi İpekçi Caddesi’nde ruhsat alarak yapılmış maskaralıklar…Toplum olarak bu “kabustan uyanmalıyız.”Ki geleceğimiz de kirlenmeye…Neslişah Sultan’ın sözü kulaklarımda:“Şehre bakıyorum da. İyi olan ne varsa atalarım yapmış.”Bu sözü o çok güzel kadından işittiğimde…Nasıl söylemeli? İçim acımıştı:Jakoben bir “Cumhuriyet Çocuğu” olarak…Elbette ses çıkarmamış ama abartılı bulmuştum.Son yapılanların bilançosu onu haklı kılıyor.Rahmetli “Hanım Sultan” az bile söylemiş…Bir düşünün şehirlerimiz bu hallere düştü ise…Kontrol mekanizmalarının daha zayıf olduğu mücavir sahalar…Vah bize… SONSÖZ Ne yapmalıyız?Ne yapmamalıyız?Eğitim hayati!Çocuklarımızı eğitmeliyiz.

Çevre bilinci vermeliyiz.İyi örneklerle donatmalıyız.Eleştirel olmaya çağırmalıyız.İtiraz kültürünü yeşertmeliyiz.İnşaat ile zenginleşemeyeceğimizi anlamalıyız.İmar belirsizliklerini bireysel zenginleşmeye kapamalıyız.Yerel yönetimler projeleri “kullanıcıların” oluruna sunmalı…Yapılan hadsizlikler yapanın yanına kar kalmamalı… 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları