Top
Ali Esad Göksel

Ali Esad Göksel

aliesadgoksel@htgazete.com.tr

01/11/2019

Karanlık madde

 

          Gökyüzüne tutkun olanlar var ya...

          İmrenilecek bir “aşka” sahipler:

          Hem bilindik “bir yerde duruyor...”

          Hem de “tamı tamına bilinemiyor!”

 

          Yani fevkalade gizemli:

          Sürekli “keşfe muhtaç...”

          Elbette “usanmaz” iseniz.

          Şükür ki: Bu işte “Ferhat” çok!

 

          “Astronomy” diye bir dergi var.

          İlerlemiş hevesliler de takipte...

          Baştan söylemiş olayım ki:

          Bendeniz “onlardan değilim!”

 

          Ve fakat: Bir habere düştüm.

          Henüz hayatım değişmedi ama.

          Az biraz durun galiba değişecek.

          Üstelik de hepimizin hayatı!

 

          Yeni keşfolunan bir galaxi...

          Ama karanlık maddesi yok!

          Nasıl? Bildiklerimizi unutalım.

          Her bir şey baştan yazılacak...

 

          Baştan söylemiştim.

          Meraklısı dahi değilim...

          İyi tarafı da şu olmalı:

          Bilmediğimi bilmedeyim.

 

          Ama itiraf edeyim.

          Rhetoric olarak bile:

          Çok çarpıcı bir vakıa!

          Hele bir düşünelim...

 

          Tutun ki bizim galaxmizde:

          “Karanlık madde” yok!

          Hayali cihana değmez mi:

          Her türlü karanlık’tan azadeyiz...

 

         TAPINAKTA NUMAYİŞ

 

          Şu“karanlık madde”mevzuunu...

          “Unutmayasınız”: Döneceğiz!

          Ama şimdi “az geriye” dönelim:

          Makarayı bir hafta geri saralım...

 

          Geçen hafta size ne anlatmıştık.

          Elbette unutuldu: Çünkü “tali?”

          Yani bizler için öyle: TAPINAK!

          Hani “New York MOMA” konusu...

Moma

 

          Bir zahmet geri dönün göz atın:

          Devasa bir hacme kavuşan müze!

          Dörtyüzellimilyon Dolara mal olan:

          Nefes kesici ek bina ve yeni sergiler...

 

          Tamam mıyız?

          Az soluklanın:

          Batı’da öyle değil.

          Ya nasıl olmada?

 

          Müze açılmıştı ya.

          Ortalık şen şakrak.

          Bayram seyran yeri:

          Keyif, asayiş yerinde.

 

          Ve derken içeri “polis” geliveriyor.

          “Ocean Eleven” falan sanmayasınız!

          İçeride “gösteri yapanlarvar da:

          Bu “muhteremleri” toparlayacaklar.

 

          Peki ama, anlaşılamadı?

          Haklısınız: ”Bizim için zor”.

          Henüz çok çok uzaktayız!

          Anlatması dahi “müşkül!”

 

          Orta yerinden başlayalım:

          Nümayişçiler ne demede?

          Uzun bir hikaye. Hülasası:

          “Para verenleri seçelim.”

MOMA daki, göstericiler...

 

         LOŞ MİHRAP

 

         “Steven Tananbaum” meşhur birisi.

         Üstüne “çok çok zengin” bir adam...

         Ne var bunda demeyin? Az bekleyin:

         Steve Abi “Moma“ yönetiminde!

 

         Bu “Moma yönetimine...”

         “Çırpıcı Bayırı“ değil ki:

         El kol sallayarak girilemiyor...

         Ya modern sanat otoritesisiniz.

 

         Üzerinize afiyet sayılı sayıdalar:

         Bu otoriteler fevkalade nadirattan.

         Üstelik de huysuz nobran ve arıza...

         Olabiliyorlar. Şöhret? Zaten mevcut.

 

         Ezcümle, ”yönetimin münhal koltukları:”

         Şaşırtacak kadar “mebzul”. Tamam mı?

         Tamam da. Şu da var: ”Talip de mevcut!”

         Ne diye? Bu koltuklar ne işe yarar ki?

 

         Bir çok prestijliler:

         Saygı duyulmada...

         Sanata göz kulak olma.

         Sanatçıyı da koruma...

 

         İkincisi çok etkililer.

         Para her kapıyı açmıyor.

         Ama sanat açıveriyor:

         Trump masasındasınız!

 

         Üçüncüsü; ”az merak saiki?”

         Öyle ya, “sanat da ne ola...”

         Kitleler böyle düşünmedeler.

         Yönetimdesiniz: Nasıl yani?

 

         Bu liste böyle uzar ve gider...

         Ve Steve Abimiz de nemalanır...

         Buraya kadar mutabık mıyız?

         İşte tam burada sorular soruluyor.

 

         Batı’nın “zaafları ile başa çıkma yolu:”

         Kendisini “sorgulayabilmesinde” ya...

         “Bu “Steve Abi” bize himmet etmede.

         İyi güzel de: Bu himmetin kaynağı ne?”

 

         Steve Tananbaum’un bir şirketi var ki...

         “Puerto Rico iflasından” para kazanmış:

         Şimdi sıkı durun: İki buçuk milyar dolar!

         Bizim nümayişçiler vardı ya: Tutuklananlar.

 

         “Toplumu geliştirmek için var olan sanat.

         Bir diğer toplumu batırmış olan paradan...

         Temizlenemez kire bulaşmış olan Steve’den...

         Can damarı bulup nefes alıp verebilir mi?”

Moma avlu...

 

        TAPINAK KİMİN

 

       Bu Tananbaum mevcudun iyisi.

       Yine Moma‘dan devam edelim:

       Koltuklardan birisi de Larry Fink!

       Yatırımcı. Sihirbaz. İnanılmaz.

 

       Ve inanılmayacak bir iş yapıveriyor:

       Hem de “Moma parasını” yönetirken!

       “Allah insanı şaşırtmaya görsün” derler:

       “Özel Hapishane işine” para yatırtıyor!

 

       Nümayişçi Müfettişlerden kaçar mı?

       Sırf “Moma” mı talihsiz bahtsız müze...

       Hiç olur mu canım. Daha yeni başladık.

       Köşe bucak, tüm müzelerde aynı dert...

 

       Hatta daha iflahsız dertler var:

       Örneğin Whitney Müzesi, New York.

       Ha keza çok önemli bir sanat kurumu.

       Geçende yönetiminde deprem oldu:

      

       Warren B.Kanders istifasını sunuverdi.

       Ne diye? Kanders’in Safariland şirketi:

       Savunma Sanayiinde: Gözyaşı gazı yapıyor.

       US Mexico Sınırı; P. Rico uygulama sahaları...

 

       “Bay Kanders” kendisi istifa ediyor.

       Ve de “dosyamız“ da kapanıyor?

       “Hadi canım sende?“ Dert amansız...

       Komşu koltuklardan dördü yola düşüyor.

 

       Forbes’e bir mektup döşeniveriyorlar:

       “Bitmedi ki? Yönetimin tümü zehirli”

       N. Carrington Crown bomba satıyor...

       İsrael’in Filistinlilere attığı bombaları!

 

       F.Kaye Tessler’in yeni aldığı ihale?

       İlk bölüm yarım milyar dolar tutarında.

       Bu değerli üye de Savunma Sanayii'nden

       Satışlar Pakistan ve B. Arab Emirlikleri’ne...

 

       Guggenheim ve Metropolitan Müzeleri?

       Sackler Ailesi’ni yazmış idik. Bir ay oluyor.

       “Müzede Uyuşturucu“ O konu da çok dertli.

       Resmen uyuşturucu ticareti: Opioid Sektörü.

 

       Bakınız bizim nümayişçiler...

       Hayırlı bir soruya vesileler:

       “Sanat ne için var? Güzellik için.

       Daha güzel bir dünyaya davete.”

 

       Sıra geldi “sizlere ve bizlere...”

       “Karanlık Madde” olmasın demede isek...

       O zaman kafa yormalı  ve yanıtlamalıyız :

       “Sanatı savaş ve uyuşturucu tacirleri mi himaye etmeli?”

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları