Top
Abdurrahman Yıldırım

Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

28/06/2022

Yarım asrın en kötü yarı yılı

Yılın ilk yarısında dünyada 50 yılda görülmemiş gelişmeler ve şoklar yaşandı. Rusya- Batı Bloku destekli Ukrayna savaşının patlaması, bağlı olarak yaşanan global enerji krizi, gıda kıtlığının ortaya çıkması, rekor kıran enflasyon oranları, yükselen küresel faizler, hızla değerlenen dolar, dünya büyümesinin yarı yarıya düşmesi ve resesyon korkusu gibi pek çok sıkıntı altı ayda üst üste geldi.

Küresel finansal piyasalar bu gelişmelere bağlı büyük dalgalanma yaşadı ve çok kötü bir yarı yıl performansı sergiledi.

➔ ABD borsaları son 50 yılın en kötü ilk yarısını geçirdi.

➔ Öncü işaretlere bakılacak olursa gelecek ikinci yarı daha iyisini ve net bir toparlanma umudunu vaat etmiyor.

➔ Ancak yılın ikinci yarısı ile birlikte dönüm noktası bekleyenler yok değil.

➔ Bu görüşe göre sert düşüş yaşayan borsalar yatırımcıların satın alımları için varlık fiyatlarını cazip hale getirebilir.

➔ Veya her çeyrek sonunda yaptıkları gibi, portföy yöneticileri portföylerini dengelemeye yönelik ek alımlara yönelebilir.

➔ JP Morgan bu dengeleme operasyonlarının bu hafta endekslere net bir yükseliş olarak yansıyacağını düşünüyor.

RİSKTEN KAÇINMA SATIŞLARI

➔ Yoruma göre yatırımcılar yaklaşan resesyon riskinden kaçınmak adına özellikle borsa ve emtiadan hızla çıkış yaptı.

➔ Nakit bolluğu yaşayan bu kesim tahvil ve borsalara geri dönecek. JP Morgan’ın kâhinliği ne kadar tutacak göreceğiz.

➔ Kötümser tarafta yer alan yatırımcılar ise Covid öncesine kıyasla özellikle S&P 500’ün iki katından fazla bir yükseliş kaydettiğine işaret ederek, bol para ortamında gerçekleşen bu aşırı değerlenmenin şimdi daralan para arzıyla geri geleceğini düşünüyor.

➔ Bazı çevreler önümüzdeki aylarda S&P 500’ün yüzde 20’ye yakın bir düşüş daha yaşayacağını tahmin ediyor.

➔ Bu yüzden borsadan emtiaya pek çok yatırım aracından olabildiğince yüksekten satıp çıkma isteği ağır basıyor.

NAKİT KRAL, BORSA HAYAL

➔ Wall Street’in karamsar çevreleri “nakdin kral” olduğu bir dönemin yaşandığına işaret ediyor.

➔ Çünkü Fed’in belirsiz politikaları ve resesyon tehdidi yatırımcıların ve finansal piyasaların risk iştahını kaçırdı.

➔ Ancak bu çevreler çok da uzak olmayan bir tarihte faizlerin yeniden düşürülmeye başlanacağı görüşünde.

➔ Buna göre Fed son faiz artışını aralık ayında yapacak. ABD’de resesyon gelecek yılın ikinci çeyreğinde patlayacak.

➔ O zaman da 2022 sonu itibariyle %3.5’e ulaşması beklenen Fed faizleri yeniden düşürülmeye başlanacak.

Hatta bazı çevreler durgunluk nedeniyle Fed’in nefesinin eylül ayı itibariyle kesileceğini ve yeni faiz artışlarına gidemeyeceği görüşünü dahi savunuyor.

ŞAHİN GÖRÜNÜMLÜ GÜVERCİN

➔ Bu düşünceye karşı görüş ise hiç de beklenmeyen bir taraftan, faizlerin hızla ve geniş adımlarla artırılmasını savunan şahin kanadın öncülerinden geldi.

➔ St. Louis Fed Başkanı James Bullard “ABD ekonomisi sıkıntı yaşamayacak. Faiz artışları ekonomiyi yavaşlatarak uzun dönemli büyüme oranlarına yaklaştıracak. Bu da ılımlı bir yavaşlamaya neden olur” dedi.

➔ UBS’in düzenlediği bir konferansta konuşan Bullard 1994’te yaşandığı gibi, “Fed’in önce faizleri yükseltip enflasyonu makul bir seviyeye indirdikten sonra tekrar faiz indirimine başlayabileceğini” söyledi.

➔ Bu açıklamalar yüksek faiz hareketinin uzun soluklu değil yalnızca belirli bir süreyi kapsayacağı yönündeki beklentilere destek verdi.

FAİZ KARARINI KİM VERMELİ?

➔ Kongre’de konuşan Fed Başkanı Powell’ın bile ekonomide yumuşak iniş ihtimalini “çok zorlayıcı” olarak nitelemesine rağmen şahin tarafta yer alan Bullard’ın süper güvercin görüşleri şaşkınlık yarattı.

➔ Özellikle ABD piyasalarında yaşanan aşırı hareketlerden bunalan yatırımcılar arasında garip bir görüş giderek yayılıyor. “12 kişinin bir odada toplanıp (FOMC) ekonominin tamamını ilgilendiren gösterge faizini belirlemesi doğru değil. Bunu piyasalar yapmalı.”

➔ Bu görüş uygulamaya geçse gerçekte daha iyi mi olur? Elbette hayır, hatta çok kötü kötü olur. Çünkü kedi ve ciğer meselesi burada fazlasıyla geçerli. Piyasalar olayın tarafı ve kendi aleyhine olabilecek kararları asla alamazlar.

AB’NİN KORKULU RÜYASI

➔ Rusya-Ukrayna savaşı ise AB kanadında ciddi bir savaş korkusu yarattı. Bu korku günlük hayattan siyasete, ekonomiden askeri konulara kadar çok geniş bir alanı etkiliyor.

➔ Rusya’nın doğalgaz vanasını kısmasıyla AB’nin giderek çıkmaza giren enerji sorunu ise ekonomiyi ciddi şekilde tehdit ediyor.

➔ Almanya’nın en köklü bankalarından Berenberg Bank’ın raporuna göre Euro Bölgesi en geç bu yaz döneminin ardından resesyona girecek. ABD de bir süre sonra aynı akıbeti yaşayacak.

EMTİA FATURASI 6,2 TRİLYON ARTACAK

➔ Citigroup’un raporuna göre kullanıcılar emtia satıcılarına bu yıl dünya çapında 5.2 trilyon dolar daha fazla ödeme yapacak.

➔ Banka şartların daha kötüye gitmesi halinde bu rakamın 6.2 trilyon dolara yükselme ihtimalinin olduğunu belirtiyor.

➔ Yoruma göre bu fiyat artışları başta AB olmak üzere bir dizi gelişmekte olan ülkeyi de resesyona sürükleyecek.

➔ Borsalardaki aşağı yönlü beklenti ve resesyon korkuları altını destekleyecek.

➔ Ancak 1.800 dolarda bulunan destek kırılırsa aşağı yön de mümkün.

PETROLDE BELİRSİZLİK

➔ Resesyon dalgası petrolün varilini yüzde 12.5 düşürdü. Ancak petrol fiyatı halen 113 dolarla hem küresel durgunluğa hem de enflasyona yol açıcı düzeyde.

➔ Resesyon endişeleri nedeniyle bazı uzun vadeli siparişlerde azalma veya erteleme yaşandı.

➔ Bunun arz tarafındaki yavaşlama nedeniyle oluşan fiyat baskısını azaltması bekleniyor.

Başta ABD olmak üzere bazı ülkeler yüksek petrol fiyatını iç piyasalarına yansıtmamak için stratejik rezervlerinden kullanıyor. Ama fiyat buna rağmen yüksek.

➔ Ayrıca yılın ikinci yarısıyla birlikte Çin’in hem tüketim hem de üretim olarak yeniden piyasalara geri dönmesi petrolün fiyatını yeniden ateşleyebilir.

➔ Kısa ve orta vadede düşük büyüme rakamlarına rağmen dünya yüksek petrol fiyatlarıyla boğuşacak gibi görünüyor. Bu da dünya ekonomisi için hiç iyi bir haber değil.

METALLERDE RESESYON GERİLEMESİ

➔ Resesyondan ve riskten kaçış hareketinden metaller de etkilendi. En başta da demir çelik fiyatları. Metal fiyatlarındaki gerileme yüzde 25’i buldu.

➔ Öyle ki Şili’nin bakır madenlerinde yaşanan grev dalgasına rağmen dünya piyasalarında bakır fiyatları yüzde 15 düştü.

➔ Düşüşlerde Çin’in salgın konusundaki sıfır tolerans politikası ile büyümenin düşmesinin de etkisi var.

TAHILLAR BİLE DÜŞÜŞ DALGASINDA

➔ Savaş nedeniyle fiyatları spekülatif olarak yükselen tahıllarda düşüş trendi devam ediyor.

Olası resesyon tehdidine karşı nakde dönen yatırımcılar tahılda fiyatların düşüşe geçmesine neden oldu.

➔ Diğer taraftan Ukrayna tahılının Karadeniz koridoru üzerinden dünyaya açılma ihtimali bu düşüşü destekledi.

➔ Ancak son olarak Rusya’nın, Ukrayna’nın Mikolayiv Limanı’na saldırı düzenlemesi Karadeniz koridoru beklentisinin olumlu etkisini kırdı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp