Top
Abdurrahman Yıldırım

Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

10/07/2020

Değirmenin hızına su yetişmiyor

Altın, borsa, gayrimenkul, otomobil, yat, kat, karavan çılgınlığının yaşandığı bir dönemdeyiz. Bunun temelinde de yüksek negatif faizler var. Mevduatın neti yüzde 6.3 getiriye denk geliyor ki, mevcut enflasyonun yarısı düzeyinde.

Ticari kredi ve konut kredi faizleri ise yüzde 9’da. Bunun 1.5 puan altında yüzde 7.5 faizle verilen çeşitli kredi paketleri de yürürlükte. Tüketici enflasyonunun 3 ve 4.5 puan altında kredi kullanmak mümkün. Krediyle iş yapmanın, varlık satın almanın, harcama yapmanın en uygun zamanı.

KREDİ ARTIŞI 500 MİLYARI GEÇTİ

-Bu nedendir ki zaten hem ihtiyaç, hem konut hem de ticari kredilerde çok güçlü artışlar meydana geldi. Yılın ilk yarısında yurt içine kullandırılan krediler 2.526 milyar liradan 3.107 milyar liraya çıktı. Yarı yıldaki artış 581 milyar lira veya yüzde 23 düzeyinde.

-Aynı dönemde yurtiçi yerleşiklere ait mevduat 2.362’den 2.861 milyar liraya yükseldi. Buradaki artış 499 milyar lira veya yüzde 21.

-Kredi artışları ile mevduat artışları arasında 100 milyar liraya yakın fark var. Bu fark da Merkez Bankası’ndan daha fazla kaynak kullan kullanılarak kapatılabilir ki, öyle de oluyor.

TAHVİL YATIRIMI ZORUNLU SIÇRADI

-Fakat fark sadece bu kadar değil. Yılın ilk yarısında bankalar BDDK’nın yeni düzenlemesi Aktif Rasyosu çerçevesinde devlet iç borçlanma senedi alımlarını hızlandırdı. 605 milyar olan tahvil stoku 847 milyar liraya çıktı. Bankaların devlet iç borçlanma senedi stoku 6 ayda 242 milyar lira veya yüzde 40 arttı.

-Bu fark için de daha fazla Merkez Bankası kaynaklarına başvuruluyor. Sonuçta bankaları fonlama miktarı 150 milyardan 400 milyar liraya civarına çıktı.

-Havuza su akmasına akıyor ama çıkan su miktarı daha fazla. İşte bu durum da son dönemde faiz oranlarına yansımaya başladı.

FAİZLERDE DÜŞÜŞ DURDU

-Hem mevduat faizlerinde hem de kredi faizlerinde bir kaç haftadır düşüş eğilimi yerini yatay bir seyre bıraktı. Merkez Bankası da haziran ayı toplantısında faiz indirimlerini durdurdu ve beklemeye geçti.

-Bekleyeceği herhalde baz etkisinden dolayı enflasyonun düşüşü olacak. Burada 4 aylık bir düşüş fırsatı var. Eğer kurda bir sıçrama meydana gelmezse temmuzdan başlayarak ekim ayına kadar enflasyonda düşüş sürebilir.

-Kasımdan itibaren fırsat penceresi kapanıyor. O günkü koşullara göre durum yeniden değerlendirilir, faiz indirimine devam mı, yoksa bindirime karşı direnme mi olacak, o zaman görürüz.

ENFLASYONUN BELİRLEYİCİLİĞİ

-Faiz artışına başlama ifadesini kullanmıyorum. Çünkü siyasi iradenin etkisiyle geçmişte Merkez Bankası’nın davranış tarzı azami faiz indirimine gitmek, faiz artırımı gerektiğinde ise buna sonuna kadar direnmek, bütün seçenekler bittiğinde tek hamlede faizi artırmaktı.

-Koşullar indirime izin verecek olursa, Merkez Bankası’nın bunu hemen ve fazlasıyla yerine getirmesini, artırılması gerekiyorsa gecikmeli ve toptan yapılabileceğini öngörüyoruz. Faizin yönü konusunda enflasyon oranı belirleyicilerden biri.

HAZİNE FAİZLERİ ÇİFT HANELİ

-Faizlerde yukarı yönlü belirgin artış ise Hazine tahvillerinde gerçekleşti. 2 yıl vadeli gösterge faizi dün yüzde 10.06 ile yeniden çift haneli rakamlara yükseldi. Haziran başında yüzde 7.96’ya kadar inen 2 yıllık tahvil faizinde yaklaşık 2 puanlık artış meydana geldi.

-10 yıllık tahvil de haziran sonunda yüzde 11.50 düzeyinden 9 günde yüzde 12.81’e yükseldi. Yabancıların ağırlıkta olduğu 10 yıllıklarda ocak ayı sonunda faiz yüzde 9.85 idi. Ancak her ay düzenli satışlarla yabancıların tahvil piyasasındaki ağırlığı yılın ilk yarısında yarı yarıya azaldı.

-6 ayda net satışları 7 milyar doları bulan yabancıların halen 7 milyar dolarlık daha devlet iç borçlanma senedi bulunuyor. Ancak bu piyasadaki payları yüzde 4’ün altına ve tarihi en düşük seviyesine geriledi.

FAİZ NEDEN YÜKSELİYOR?

-Faizlerdeki düşüşün durması ve bazılarında yükselişe geçmesi, döviz kurlarında istikrarın sağlandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Yani faizlerin üzerinde herhangi bir kur baskısı yok. Olsa olsa faizlerin düşüşünü destekleyecek kur istikrarından bahsedilebilir.

-Ancak bu dönemde faizlere yükselme yönünde baskı yapan nedenler çok.

-Bir kere enflasyon beklendiği gibi gitmedi. Yüksek ve çift haneli düzeylerde kaldı. Negatif faiz derinleşti.

-Yılın ilk yarısında bankaların kredileri 581, devlet iç borçlanma senetleri 242 milyar lira arttı. 823 milyar liraya varan bu yatırımın karşılığında mevduat artışı 499 milyar lirada kaldı. Yurt dışına net bazda borç ödemesi de yapılıyor. Sonuçta kaynaklar üzerinde baskı oluştu.

-Yabancı girişi olmadığını gibi devlet iç borçlanma senetlerinden yabancı çıkışı var. Yabancıların yaptığı net bazdaki 7 milyar dolarlık satışın TL karşılığı 45 milyar lira civarındadır.

-Ayrıca yabancı yatırımlar daha düşük faize ve daha uzun vadeye rıza gösteren taraftır. Baktıkları nominal faiz ve kurun seviyesidir. Piyasadaki paylarının azalması hem vadeyi kısaltıcı hem faizi yükseltici etki yapıyor.

-Yeni getirilen Aktif Rasyosu çerçevesinde bankalar devlet iç borçlanması senetlerinde 20 Nisan günü güçlü bir alım yaptı. Bu alımlarla tahvil faizleri 3 puana yakın düştü ve tek haneli rakamlara geriledi. Şimdi böyle bir alım yapmaya ihtiyaçları yok. Rasyoyu tutturuyorlar. Hazine de planladığından daha fazla borçlanıyor.

-Sonuç olarak değirmen aşırı kapasiteyle çalışıyor ve akmakta olan suyun miktarı da yetersiz kalmaya başladı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp