Top
Abdurrahman Yıldırım

Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

08/09/2020

Salgın mı, ekonomi mi?

Ekonomiyi pandemi sırasında yaklaşık iki aylığına kapattık. Nisan ve mayıs ayları karantinanın da etkisiyle korona kontrol altına alındı. Günlük vaka sayılarını 100’ün altına indirmeyi umarken 1.000’in üzerine çıktı.

-Ancak ekonomiyi yeniden açarken kademe pek koymadık. Yaz ayı da geldi. Herkes her yere dağıldı ve virüsü de dağıttı. Düğün, dernek, tatil eğlencesi derken fiziki mesafe kuralını çok ihlal ettik. Mücadelede iyice gevşedik. Sonuç ortada. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca durumu “Virüste ikinci piki yaşıyoruz” diye anlattı. Yani nisan ayına geri döndük. İkinci dalga demedi, çünkü virüs yaz aylarında da etkisi sürdürdü, henüz birinci dalga bitmedi.

-Gerçi virüse karşı mücadelede gevşememizde yalnız da değiliz. Bazı Asya ülkesi hariç diğerlerinin durumu da aynı. Ya da daha kötü. Yani virüsün yaz ayları boyunca azalmaması küresel çapta bir gelişme. Bu konuda yalnız değiliz.

AYAKTA YOLCU YASAĞI

-Cumhurbaşkanı Erdoğan salgına karşı alınan önlemleri açıklarken “Toplu taşımada tüm illerimizde ayakta yolcu alınmasına kesinlikle müsaade edilmeyecektir” dedi. Eğer başarılırsa salgını önlemede önemli bir halkayı oluşturacak. Mesai saatlerinin kademelendirilmesi yoluna gidilecek. Bu da toplu taşımadaki yoğunluğu azaltacak bir gelişme.

-Uygulamanın zorluğu ortada. Toplu taşıma araçları tıklım tıklım çalışarak ancak durumu kurtarıyor. Sadece aracın amortismanı, akaryakıtı, şoförü değil, maliyetler içinde resmi rakamlarda görülmeyen taksi plakası gibi önemli bir hat parası yükü var. Ayakta yolcu alınmayınca taşınan yolcu sayısı yaklaşık yarı yarıya düşecek. Taşıma ücretlerine bir artış da buradan gelecek.

ZORLU KIŞ VE TEK UMUT

-Salgın hastalığın henüz aşısı ve tedavisi bulunamadı. Aşının bulunması süreci tamamlansa bile, dünyaya yetecek kadar üretimi, ülkelerin kendi içinde dağıtımı ve insanların aşılanması belli bir zamanı alacaktır. Kasım ve aralıkta devreye girecek bir aşının etkisini ancak gelecek yıl görebiliriz.

-Bütün bu nedenlerle kış mevsimini pandeminin etkisinde zor koşullarda geçirebiliriz. Çünkü sonbahara salgını azaltarak değil maalesef çoğaltarak giriyoruz. Günlük 1.000’in üzerine çıkan vaka , 50’yi aşan ölüm sayıları açıklanıyor. Hastanelerde de yüzde 65 doluluk oranı ile nisan ayı seviyesine çıkıldı.

-Pandemideki bu kabarmanın üzerine kış şartları gelecek. Kış mevsiminde hem grip ve zatürre gibi kış hastalıkları ortaya çıkıyor, hem de soğuk koşullarda virüs daha aktif olabilir.

-Bilim insanlarının söylediğine göre bu süreçte tek umut virüsün mutasyona uğrayarak kendiliğinden etkisini azaltmasında.

BÜYÜK KARANTİNAYA HAYIRIN NEDENLERİ

-Salgın hastalığın artması ile ekonominin kapanması beklenmemeli. Bunun birkaç gerekçesinden biri, nisan ve mayıs aylarında ekonomiler kapatıldı ama virüs bitmedi. Belki de virüsün varlığını sürdüreceğini tahmin etselerdi, ülkeleri ve ekonomileri kapatmazlardı. Büyük karantinalar uygulamazlardı.

-Geniş çaplı ve katı karantinalarda toplumlar da artık yoruldu. İnsanların sabrı kalmadı.

-Aynı yıl içinde ikinci kez kapatmaya ekonomiler dayanamaz. Birincisinin getirdiği yük ortada. Bütçe açıklarının büyümesi, borçların hızla artması, işsizliğin patlaması ve Büyük Buhran sonrasının en derin ekonomik daralmasının yaşanması. Bu tür ekonomi kapatmalar zaten kısa süreli olurlar, önlem için yöneticilere zaman kazandırırlar. Uzun süre devam ettirilemezler.

-Bir başka gerekçe de virüsün bilinmezliği azalırken, korkusu da azaldı. İlaç ve aşıyı henüz bulamadık ama virüsü artık tanıyoruz. Virüsten kaçma ve korunma yollarını biliyoruz. Bununla ilgili araç, gereçler üretiliyor, düzenlemeler yapıldı ve yapılıyor. İşyerleri çalışma ortamını pandemiye karşı uyumlaştırdı. Üretim, ticaret ve hizmet sektörleri önemli ölçüde yeni şartlara göre çalışıyor.

-İnsanlar artık kendilerini nasıl koruyacaklarını biliyor. Hatta zihinlere iyi yerleşsin diye “temizlik, maske ve mesafe” diye üç başlıkta özetlenen korunma önlemleri “TAMAM” diye formülleştirdi. Sokağa çıkmanın, sosyalleşmenin, akraba ziyaretlerinin, gezmenin, yemenin, çalışmanın artık yeni kuralları var.

NE YARDAN NE SERDEN

-Dünyanın ve ekonomilerin başına salgın hastalıkla kötü bir şey gelmesine rağmen hayat devam edecek. Ekonomi ile salgın hastalık arasına sıkışıp kalmak olmaz.

-Çünkü tercihi ekonomiden yana kullansak bedeli vaka ve ölüm sayılarının artışı olacak. Salgını bitirmek için, geniş çaplı karantinalar uygulasak, bu kez ekonomiler büyük zarar görecek. Biri diğerinden daha iyi değil, ikisi de kötü.

-Salgından ölüme de, açlıktan ölüme de hayır. Bunun yolu da, her iki alanda aynı anda işe asılmaktan geçiyor. Birini diğerine feda etmekten değil.

-Bütün bu nedenlerden dolayı ne ekonomiden, ne de sağlıktan vazgeçebiliriz. Birinden birini tercih edecek durumda değiliz. Böyle bir tercihi ilkbaharda yaptık ve sonucunu gördük. Tekrarlasak virüs yok olur sonuç değişir mi? Türkiye dahil ekonomilerin yeniden kapatılmasını beklemem.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp