Top
05/07/2020

Haklı çıktım, ancak üzgünüm!...

Değerli okurlarım, hatırlarsanız bundan tam 5 hafta önce kaleme aldığım “Sosyal medya mı sosyal sorumsuzluk mu?” başlıklı köşe yazımda “çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımı yapmak üzere kurulan sosyal medya platformlarının ülkemizde ve dünyada adeta iftira, hakaret, ötekileştirme söylemleri, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme, aşağılama, taciz, ırkçı, etnik, dini ve fiziksel saldırı ve aşağılama, fanatizm ve holiganizm, ayrıştırıcı ve farklılaştırıcı söylem, bölücü, yıkıcı örgütlenmeler, küfür, argo ve sanal şiddet… mecraları haline gelerek hayatın her alanında baş gösteren birer çıban gibi toplum ve insan nabzını tehdit etmekte ve her geçen gün temizlenip tedavi olmayı bekleyen bir cerahat olageldiğini adeta haykırmakta olduğunu” yazmış ve “elini kolunu sallayarak sosyal mecralara girenlerin klavye şövalyeliğine soyunarak sağa sola parmak sallamaları engellenmelidir” ifadelerini kıllanmıştım.

Üzgünüm, maalesef haklı çıktım!

Nitekim bu yazımdan kısa bir süre sonra haklılığımı tescilleyen iki önemli gelişme yaşandı.

Bunlardan birisinde Twitter “Ak Parti” lehine manipülasyon yaptıklarını iddia ettiği yaklaşık 7000 hesabı sorgusuz sualsiz kapatarak ülkemizin iç politikasına burnunu sokmuştur. Buna hakkı da haddi de yoktur.

Bu olaydan kısa bir süre sonra yine Twitter’da Hazine ve Maliye Bakanımız Sn. Berat Albayrak ve eşleri Sn. Esra Albayrak hanımefendinin dördüncü nurları Hamza Salih üzerinden ailesine ve onların temsil ettiğini bildikleri değerlere yönelik ar damarı çatlamış, Anadolu tabiri ile “Ne idüğü belirsiz” kişilerce inanılmaz bir hakaret, iftira ve küfür furyası başlatıldı.

İnsanların kişisel yaşamlarına, ideolojisi ne olursa olsun bir hanımefendiye, bir anneye, hele ki bir günlük bebeğe dil uzatmak, küfretmek insanlık dışı, şereften yoksun ve aşağılık bir tutumdur.

Sn. Cumhurbaşkanımız yaşananlar sonrası Ak Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada bir bebek üzerinden ailesine ve onların temsil ettiğini düşündükleri değerlere saldıran alçakların peşini bırakmayacaklarını belirterek, “Yalanın, iftiranın, kişilik haklarına saldırının, itibar suikastlarının alıp başını gittiği bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip, parlamentomuzdan bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli de “Bugün sizlerle son Twitter mesajlarımı paylaşacağım. Sosyal medyada yaşanan dehşet verici ve şiddet dolu kirlenme nihayete ermeden bir daha ne Twitter hesabımı kullanacağım ne de Facebook paylaşımı yapacağım.” ifadelerini kullanarak sosyal medya hesaplarını askıya aldı.

Sosyal medyanın karanlık dehlizlerinde tüm zamanların en arsız, izzet ve şeref yoksunu ifadelerine şahit olduğumuz zamanımızda, dilini her tür kirlilik için kullanan bu tip fikirliler, cesur değil korkak, berrak değil, karanlıktırlar.

Kendilerini fake (aldatmaca) hesaplar altında kamufle olmuş hissedenler, sütre gerisinden hain atışlar yaparken kendilerini “er meydanında” zannediyorlar. Tüm milli ve manevi değerlerimizle çatışmayı görev edinmiş bu rezil ortamın artık sonu gelmelidir diye düşünüyorum. Bunu sağlayacak olan kanunları ve onların uygulanacağı zamanları dört gözle bekliyor, bu sosyal atık su deresinin ıslahını elzem gördüğümü tekraren ifade etmek istiyorum.

Artık hararet yükselmiş, ateş kırkı aşmış, bıçak kemiğe dayanmış, cerahat vücudun tümünü tehdide yeltenmektedir. Bu apse pansuman tedbirlerle düzelecek gibi değil, cerrahi olarak neşter atılmasını beklemektedir!

Sağlık ve afiyet içinde kalınız. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp