Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

16/12/2020

Pompeo ve adamları açıkça yalan söyledi

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, yaptırım kararını açıklarken, “Türkiye’nin NATO ile uyumlu alternatif sistemlerle savunma ihtiyaçlarını karşılayabilecek olmasına rağmen” S-400’leri aldığını öne sürdü.

Pompeo’nun Bakan Yardımcısı Christopher Ford da, Türkiye’nin “başka alternatifleri olduğunu” savunarak, “Türkiye bize başka seçenek bırakmadı” dedi.

Bir başka bakan yardımcısı vekili Matthew Palmer ise, “Türkiye’ye Patriot sistemleri dahil alternatif tekliflerde bulunduklarını” iddia etti.

Oysa tam aksine, asıl Türkiye’ye seçenek bırakılmadı!

Türkiye, 2012’den itibaren Suriye tarafından gelecek tehditlere karşı ABD’den Patriot satın almak istediğini açıkladı, ancak cevap alamadı.

Bunun üzerine Çin’le ortak uzun menzilli füze geliştirmek istedi; ABD itiraz etti.

Türkiye de NATO ittifakına verilen önem nedeniyle, Çin’le ilişkilerin bozulması pahasına 4 milyar dolarlık ihaleyi 2015’te iptal etti.

Bu süreçte Alman Patriot savunma sistemleri Suriye sınırına yerleştirildi, ancak kısa süre sonra çekildi.

Türkiye ABD’ye Patriot sistemleri talebini en üst düzeyden, kamuoyuna açık bir şekilde defalarca iletti; ancak ABD yönetimi, teknoloji transferini de içeren bir satış için görüşmelere yanaşmadı.

Rusya ile S-400 görüşmeleri bunun üzerine başladı.

Türkiye bu süreçte de Patriot talebini ABD’ye defalarca iletti; ancak ABD olumlu adım atmadı.

Pompeo, giderayak unutulmaz bir yüzsüzlük sergiledi.

ABD’NİN NIXON-ERİM TWEETİNİ HATIRLADINIZ MI

ABD’nin Türkiye’de haşhaş ekimini sınırlama/durdurma baskısına Demirel hükümetleri direndi. Haşhaş ekimi, 1971’de askeri muhtıra döneminin azınlık Başbakanı Nihat Erim tarafından yasaklandı.

1974’te Bülent Ecevit-Necmettin Erbakan hükümeti yeniden ekim kararı alınca Washington ‘ambargo’ ile karşılık verdi.

Hafızası iyi olanlar, 5 Ocak 2017’de ABD Ankara Büyükelçiliği’nin ‘gündem dışı’ olarak Nixon-Erim buluşmasını Twitter’dan paylaştığını hatırlayacaklar.

‘Dediğimizi yapacak iktidar istiyoruz’ mesajının Türk Milleti tarafından umursanmadığını da…

TÜRKİYE BEDELİNİ ÖDEDİ AMA HEP GEREKENİ YAPTI

ABD Türkiye’ye ilk kez ambargo uygulamıyor.

1964’te dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson’ın başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği “Kıbrıs’a müdahale etmeyin” mektubu;

1974’te Başbakan Bülent Ecevit’in (ABD Başkanı Richard Nixon’ın ‘muhtıra başbakanı’ Nihat Erim’e yasaklattığı) haşhaş ekimini yeniden başlatması ve 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle 5 Şubat 1975’te uygulamaya konulan ambargo...

Türkiye iki kararı da tanımadı.

Neredeyse tamamı ABD’den alınan silah ve askeri araçların yedek parçaları temin edilemedi, Almanya ve İngiltere de Türkiye’ye satış yapmadı. ABD, tıpkı bugün F-35’lerde olduğu gibi, parası ödenmiş Fantom uçaklarını teslim etmedi; bakım için ABD’ye gönderilen C-130 nakliye uçaklarını ‘rehin’ aldı; üstelik hangarda tuttuğu her gün için Türkiye’ye ‘kira bedeli’ çıkardı.

Türkiye, Türkiye-ABD Savunma İş birliği Antlaşması’nı askıya aldı, ABD üslerini kontrolüne aldı. Sadece İncirlik Üssü, NATO görevleri için istisna tutuldu.

1978’de, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, ambargoların Türkiye’de ABD karşıtlığını artırdığı, Ankara’yı Moskova ile yakınlaştırdığı ve ‘yararsız olduğu’ gerekçesiyle ambargoyu kaldırdı.

***

Ambargo nedeniyle Türkiye yerli savunma sanayi kurmaya karar verdi; TSK Güçlendirme Vakfı ve ona bağlı olarak Aselsan, Roketsan, Havelsan gibi önemli şirketler ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı bu dönemde kuruldu.

Ancak ABD ile normalleşme sağlandıkça, savunma alımları yine ağırlıkla ABD’den yapılmaya başlandı; ‘yerli milli savunma sanayi’ projeleri yavaşladı.

Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk başbakanlığı döneminde, yerli savunma sanayi için ilk adımları atmaya başladı; ancak ABD’ye bağımlı ‘düzen’ nedeniyle ilerleme yavaş oldu.

2014’ten itibaren Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda yapılan değişim ve hızlandırılan projelerle, Türkiye İHA, SİHA, yerli ve milli jet motoru, helikopter, tank, savaş gemisi, çeşitli gelişmiş füzeler ile yazılım ve donanım üretmeye başladı.

Türkiye, teröre karşı iç ve dış harekatlarında ABD ve Avrupa ülkelerinin ‘örtülü/açık’ ambargolarına rağmen başarılı oldu.

Ancak; SIPRI 2019 verilerine göre, Türkiye’nin ana silah tedarikçisi hâlâ yüzde 38’le ABD.

Ambargolar, yaptırımlar ve tehditler, Türkiye’nin savunma sanayi ve ekonomide tam bağımsızlığının itici gücü olmalı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp