PKK ve HDP’nin ölümle tehdit ettiği Savcı Sayan’ı sadece “belediye başkanı” sıfatıyla değerlendirmek eksik kalır. Savcı Sayan Güneydoğu için, Kürtler için, Türkiye için bundan daha fazla bir şeyi temsil ediyor.
Savcı Sayan kördüğüme dönüşmüş bir soruna, terör belasına Ağrı gibi stratejik bir kentte çözüm üretilebileceğini kanıtladığı için ve bu alanda bir rol modeli olarak sivrildiği için tehdit ediliyor.
Bu gerçeği hiç hafife almayın; zira bu model, Güneydoğu’da PKK ve HDP’nin 30-40 yıldır oluşturduğu otorite ve egemenliği kökünden salladı. PKK ve HDP’nin otorite ve egemenliğini sarsacak bir modelin ortaya çıkması bu ölüm tehditlerinin asıl sebebidir.
Sadece Ağrı’da değil, Sayan’ın başarısı Güneydoğu’daki bütün şehirlere örnek teşkil ediyor. PKK ve HDP’nin varlığını dayandırdığı bütün gerekçeler, bu belediyecilik ve çalışma modeliyle ortadan kalkmış durumda.
PKK silahla, HDP siyasi zorbalıkla Güneydoğu’daki insanlarımızı rehin almış durumdaydı. Devlet, kayyumla bu soruna bir çözüm bulmaya çalıştı. Ancak nihai çözüm halka dayalı belediyecilikle mümkün olabilirdi ki, bunu da Güneydoğu’da ilk başaran Savcı Sayan oldu.
Savcı Sayan ilk günden beri aslında tehditlerle karşı karşıya. Ancak çok güçlü bir kişiliğe sahip olduğu için terör örgütünün hiçbir baskısı sonuç vermedi. Bir sürü siyasetçi, belediye başkanı alttan alta -korkudan veya başka gerekçelerle- HDP’yle uzlaşırken, Savcı Sayan taviz vermeyerek kendi yolundan yürüdü ve Ağrı örneğinde olduğu gibi PKK ve HDP’nin varlık gerekçelerini ortadan kaldıran bir başarı modelini ortaya çıkardı.
Sayan, bu yüzden PKK ve HDP’nin ölüm tehditlerinin hedefi oluyor. Sayan’a yönelik tehdidin kaynağı Kandil ve HDP Genel Merkezi’dir. Ve bu tehdidi iktidarıyla muhalefetiyle herkesin ciddiye alması gerekiyor.
PKK-HDP’nin Güneydoğu’da kurduğu düzen artık devam edemez. Silahla, terörle, siyasi zorbalıkla vatandaşları rehin alma dönemi bitmiştir. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlılığı ve desteğiyle Ağrı örneğinde sergilediği halk belediyeciliğiyle Savcı Sayan başarmıştır. Ona sahip çıkmak da muhalefetiyle, iktidarıyla herkesin boynunun borcudur.
