Top
Engin Verel

Engin Verel

engin.verel@aksam.com.tr

20/12/2020

Geçmişten ders almak...

ÖNCE ev sahibinden başlayalım. Sumudica, Fenerbahçe’ye karşı son 3 karşılaşmayı gol atmadan ve toplam 12 gol yiyerek kaybetmişti.

Gaziantep’e gelirsek evinde oynadığı son 12 Süper Lig maçında kaybetmeyen ve bu karşılaşmaların tamamında gol atan (Toplam 24), iç sahadaki son yenilgisini ise Ocak 2020’de 2-0’la Fenerbahçe’den alan bir ekipti.

Yani Sumudica için bu maç diğer maçlardan daha önemliydi ve mutlak bir galibiyetle çıkmayı düşünüyordu. Laf aramızda Sumudica’nın en beğendiğim 3 hocadan biri olduğunu da söylemeliyim.

Her zaman belirttiğim gibi her yıl birçok futbolcu alıp birçok transfer yaparsanız takım iskeletini oluşturamazsınız. Açıkçası ‘Takım’ olamazsınız. 70’li yılların başından sonraki yıllarda Beşiktaş ve Galatasaray uzun dönem şampiyon olamadığında maalesef Fenerbahçe’nin son 3 yıldır yaptığı transfer politikasını izlemişti. Neydi bu derseniz; ‘Çok adam alıp, çok adam göndermek’ti. Şimdi gelelim dünkü Fenerbahçe takımının iskeletine. Kaleci var mı? Yok. 

Stoper var mı? Ön liberoda Ozan’la Gustavo’yu birleştirdiğinizde iyi bir tek adam ortaya çıkartabiliriz ki Gustavo da bu maçta diziyle ‘Al da at’ dercesine rakibine asist yaptı.

Serdar-Tisserand ikilisi son yıllarda kötülerin iyisi dediğimiz iki oyuncu. Ve Tisserand da eliyle oynayarak penaltıyı yaptıran adamdı dün akşam.

Büyük ümitlerle transfer edilen Mert Hakan’ın defans mı, kanat mı, orta saha mı, yoksa oyun kurucu olarak mı görev yaptığını anlamak mümkün değildi. Mert Hakan, “dolüm Emre” demişti ama Emre Belözoğlu olmak için 10 fırın ekmek yemesi lazım.

Genç Ferdi’ye her zaman şans tanıyalım dedik ama o dün akşam yaşlılar gibi bir görüntü verdi. Golcü Cisse ise sahada gözükmezken, yerini basketçi görünümlü Ademi’ye bıraktı.

Bunun dışında baktığımız zaman sahada hareketli olarak gördüğümüz defansın sağı ve solunda Sangare ve Novak, bir de Pelkas’ı vardı. Bilhassa defanstaki bu iki arkadaş görev almadıkları için paslanmış durumdalardı.

Erol Hoca, Thiam’la beraber ikili santrfora döndükten sonra Fenerbahçe’ye biraz hareket gelmişti. Ancak son vuruşların isabetsizliği sorun... Cisse gibi golcü dediğimiz bir oyuncunun 3 metreden topu direğe çarptırması, Pelkas’ın da boş kaleye plase yapamaması, şanssızlık ve beceriksizlik karışımıydı.

Fenerbahçe deplasmanda kazanıp, iç sahada kaybediyordu.

Bu yenilgiden sonra haftaya Başakşehir’i yenmek zorundalar. Aksi halde Erol Hoca’nın kredisi tükeniyor. Hem kendisini hem de Fenerbahçe’yi düzlüğe çıkartmak için şiddetle buna ihtiyacı olacak.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları