Top
09/06/2022

Sıkıntı!

Uzayda yaşamıyoruz. Gökten zembille inmedik. Bir başka alemden ışınlanarak da gelmedik. Markete, çarşıya, pazara gidiyoruz. Etiketlere bakıyor, vatandaşlarla konuşuyoruz. Türkiye'de de dünyada da ne olup bittiğinin farkındayız.

Evet, bir sıkıntı var. Üstelik bu bütün dünyayı saran bir sıkıntı bu. En tepedeki yöneticiden sokaktaki vatandaşa kadar herkes görüyor. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kızılcahamam Kampı'nda açık ve net bir dille söyledi:

"Evet, dar gelirliler sıkıntıda. Bunu inkâr edecek değiliz. Ama bu kesimlerle ilgili gereken adımlar atılacak."

O adımlar atılıyor da...

Dünya fiyatlarının uçması dolayısıyla, vatandaşın doğalgaz faturasının büyük bölümünü devlet ödüyor. Elektrikte de durum farklı değil. 3.600 ek gösterge düzenlemesi ile memur ve memur emeklileri rahatlatılmaya çalışılıyor. Vesaire, vesaire...

Ayrıca, yeni düzenlemeler üzerinde de çalışılıyor.

Neredeyse her Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yeni bir paket açıklanıyor. Havlu atmış değiliz. Sıkıntı, en az hasarla geçiştirilmeye çalışılıyor. Bunu yaparken de milli menfaatlerimizden taviz verilmiyor. İşte, Suriye örneği ortada!

***

Dünya bir tahıl krizinin içine girmiş durumda. Almanya başta olmak üzere pek çok batılı ülkede un ve makarna bulmak zorlaştı. Market rafları bomboş. Satış yapılan yerlerde ise un ve makarna alımları birer adetle sınırlandırılmış durumda.

Bizim için böyle bir tehlike yok. Çok şükür, bu yıl için rekolte tahminleri gayet iyi. Kendi kendimize yetecek durumdayız.

Dünyadaki krizi de biz çözecek gibiyiz. Her ikisi de birer tahıl ambarı olan Rusya ve Ukrayna'nın üretimi bizim üzerimizden dünyaya açılacak gibi görünüyor. Buğday başta olmak üzere milyonlarca ton tahılın dağıtımını biz yapacağız.

Petrol ve doğalgaz fiyatlarında görülen astronomik artışlar ödemeler dengemizi olumsuz etkilese de ihracatımız gayet iyi. Her geçen gün daha fazla artıyor. Sanayi mallarının ihraç ürünlerimiz içindeki payı hep yükseliyor. Bu sezon turizm gelirlerinde de patlama bekleniyor.

Her türlü olumsuzluğa rağmen göstergeler gayet iyi.

***

Kısacası, dünyadaki bütün olumsuz şartlara ve içimizdeki olumsuzluk pompalamalarına rağmen batmış, bitmiş, kül olmuş değiliz. Ülkenin başında da sıkıntıların farkında olan, çözüm yolları arayan, bulan bir irade var.

Elbette muhalefet dünyanın içinde bulunduğu küresel krizden siyasi rant elde etmeye çalışacak. Doğaldır ki, felaket tellallığı yapacak.

Ama bizim felaket tellallığına değil, çözüm siyasetine ihtiyacımız var. "Yapacağız, edeceğiz" demekle olmuyor. Sıkıntıyı aşmak için proje üretilmesi gerekiyor. Türkiye'deki muhalefetin en büyük sıkıntısı bu. Gördük, yaşadık ve halen yaşıyoruz belediyelerin halini: İstanbul bir kar yağışı ile felç oldu. Ankara'yı ise önceki gün yaşanan yağışlar göle çevirdi. Ayrıca, her iki ilde de yıllardır dişe dokunan bir icraat yok.

O yüzden Türkiye'nin önünde iki tercih var:

Çözüm siyaseti mi yoksa içi boş "cek cak" edebiyatı mı? Üstelik her ikisine ait örnekler de önümüzde duruyor. Vatandaş ise bunlara bakıp tercihini yapacak, safını belirleyecek elbette.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları