Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

17/09/2017

Çarpıklıklar

Siyasal söylemler yaşam gerçeklerine ters düşmektedir. “Her şeyin iyiye gittiğini, çok iyi işler yaptıklarını, geleceğin attıkları sağlam adımlarla daha iyi olacağını” geçen yıl 19 Kasım'da Okan Üniversitesi Hastanesi'nin açılışında söyleyen günümüz Başbakanıyla aynı ağzı konuşan AKP Genel Başkanı Bay RTE da “Şimdiye kadar böyle özgürlük olmadığını” söylemişti. İkisi de seslerini yükselterek sözlerini pekiştirmeye çalışıyor. Ama gerçekler tüm çıplaklığıyla ortada. Kanun hükmünde kararnamelerle sürdürülen işten çıkarmalar, cezaevlerine tıkmalar beklenmedik boyutlara ulaştı. Ölümcül açlık grevi, demokrasi ve adalet yürüyüşleri, yabancı kuruluş temsilcilerinin ülkemize gelerek yaptıkları uyarılar yeterli olmuyor. İktidar bildiğini okumakta, direnmekte kararlı. Bir yargı kararına, doyurucu bir incelemeye gerek görülmeden uygulanan işlemler, ilişik kesmeler, işten çıkarmalar, haktan yoksun kılmalar, suç ve cezanın kişiselliği ilkesine karşın ilgisiz yakınları da kapsayan olumsuzluklar çok kimsenin canını yakıyor.
Öyle olaylarla, öyle durumlarla karşılaşılıyor ki insan ne diyeceğini şaşırıyor. Bay RTE'ın yukarıya aldığımız sözüne gülmek bile az gelir. Olanlar ortada: Karalama, suçlama, kumpas. Neden olanlar, işbirlikçiler rahat. Kullanılıp ve yararlanılıp atılanlar toplumsal tepki dindirilmek isteniyor. “Darbe” yaygarası, inkâr, yalan-dolan, kandırılma savunması, suçlayarak suçtan kurtulma çabası. Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy vd. kumpaslara neden olanlar nerede? Onlara neler yapıldı? Hesap sormayan demokrasi olur mu?

ETKİLİLER

Önceleri sövüp saydıklarına bir sandalye, bir koltuk, bir makam, bir san (unvan) alınca tapınırcasına uyduluk, uşaklık, kuyrukluk yapan kişiliksiz, çıkarcı ve döneklerin, siyasal düşkünlerin tiksindirici, iğrenç yalpalamaları izleniyor. Siyasal gösterilerle caka satmaya çalışanların tutum ve davranışlarında sırıtan yapaylık içimizde kimlerin olduğu utancını ve üzüntüsünü yaşatıyor. Bu arada Diyanet-Sen Trabzon Şubesi Başkanı'nın Trabzon Barosu Başkanı Sibel SUİÇMEZ'e çirkin saldırısı güçlü tepkilerle kınandı. İmam nikâhına haklı olarak karşı çıkan SUİÇMEZ'e destek arttı.
Eğitimdeki bozukluklar, kapıyı çalmakta olan ekonomik güçlükler, toplumda siyasal sorumluların kusurlarıyla artan karşıtlıklar ve çekişmeler, yaşam gücü olan barışa ve dayanışmaya zarar vermektedir. Cumhuriyetin ilân edildiği 1923'ten dünya ekonomik buhranı, ikinci dünya savaşı, demokrasiye geçiş (önceki yapımları, devrimleri, isyan bastırmalarını, suikast girişimlerini, öldürme olaylarını bir yana bırakalım) çabalarını, Osmanlı enkazını kaldırma çalışmalarını, saygın devlet olarak yükselmeyi kapsayan 27 yıl ile son 14 yılı karşılaştırmak sağlıklı değerlendirme için zorunlu koşuldur. 11,5 milyon nüfustan 80 milyona gelinmiş. Her yönde, her konuda aşamalar, atılımlarla olağanüstü sayılacak iyi sonuçlar alınmış. Bütçe büyümüş. Silâhlı Kuvvetler 750 bin kişiye ulaşmış. Bilim, sanat, spor, teknik, her alanda görevliler, çalışanlar var. Bu durumda iken elde edilenlerle 27 yılda sağlananlar arasında dağlar kadar fark var. 27 yıl, siyasal karşıtlarının eleştirileriyle değerinden düşmez. 1950 sonrasının altyapısını oluşturduğu günümüzdeki çarpıklıkların savunulacak, bağışlanacak, uygun bulunacak yanı yoktur.
Ortaklık yapmaya kalkışanlar iyi düşünmelidir. Tarih insanlığın belleğidir ve en gerçek değerlendirmeyi yapar.

ÖZEN

Yaşam düzeyi, kişiliğin kanıtıdır. Dağınıklık, perişanlık, özensizlik yansıtan tutum ve davranışlar kişiliklere ilişkin kanıları oluşturur. Yöneticilerin, temsilcilerin özensiz durumları ilgili çevreleri de etkiler. Kravat takmamayı inançlı saymak, yaka-bağır açık kürsülere çıkmayı mârifet bilmek yanlıştır. Başkasına, çevresine saygılı olmayanlar kendilerine saygı duyurmazlar. Kurallara saygıda, ilkelere bağlılıkta, kişilere tutumda örnek olma sorumlulukları vardır. Giyimde, oturup kalkmada, konuşmalarında, kullandıkları sözcüklerde, toplumsal ilişkilerinde, görev düzeninde zamana önem vermekten başlayan özen, çalışma ortamını aydınlatır. “Mahkeme kadıya mülk olmaz” sözü de “Oturduğunuz yerde sürekli kalmazsınız, çalışmalarınızı, tutum ve davranışlarınızı ona göre düzenli tutun ki yarın anılasınız, aranasınız. Yoksa gidişiniz mutluluk verir, unutulursunuz” demektir. Bizden söylemesi, ülke babanızın çiftliği; toplum, sizin sürünüz değildir.

BAŞSAĞLIĞI

Türkçemizin çalışkan savaşçılarından değerli arkadaşım Emin ÖZDEMİR'i yitirmenin acısını sevenleriyle ve sayanlarıyla paylaşıyor, kendisine Tanrı'dan engin rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.

KUTLAMA

4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'nin 98. yıldönümünü başta ATATÜRK olmak üzere tüm katılanlarını şükranla ve saygıyla anarak kutluyoruz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları