Yüksek sesli konuşmalarla, ilgili yanlara çatmakla, yurttaşların, özellikle yandaşların duygularına seslenmekle yürütülen güç gösterileri, uygulamanın yıkımlarıyla sonuçsuz kalıyor. “Şam'da öğle namazı kılmak, güney sınırımızda sakıncalı oluşumlara olanak tanımamak, karşımızdakileri pişman edecek olmak” savları birer birer çöküyor. FETÖ'yü teslim etmeyen ABD ile ilişkilerimizde bağırmaktan başka gelişme yok. Kaçakları barındıran Almanya ile mahalle kavgasına benzeyen atışmalar sürüyor. Parti genel başkanlığını yedeğine alarak cumhuriyeti temsil etmeye çalışan Bay RTE, kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek konuları bir bir istediği gibi oluşturarak tek adamlığı perçinlemeye çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine aykırı yapılanmanın 2023'te adını koyacakları sanılıyor.
İç ve dış akımıyla canlanan bayram turizminin ekonominin sorunlarını çözmesi olanaksız görülüyor. Çok şey özelleşti. Çok şey yabancıların eline geçti. Çok şey satıldı, yandaşlara peşkeş çekildi. İhalelerle, olanaklarla, kolaylıklarla akçalı varlıkları arttı. Halkın büyük bölümü, memurlar, işçiler, emekliler rakam oyunlarıyla avutulmaya, yakınmalar dindirilmeye, sorunlar ve aykırılıklar, başta iktidar borazanına dönüşen TRT ve yandaş medya yayınlarıyla, toplumu uyuşturup uyutmaya çalışılıyor.
Yandaşlara verilen kaynaklar, orman yıkımı, Atatürk Orman Çiftliği'nin ABD'ne ATATÜRK'ün bırakımına aykırı satımı, öğrenimde imam hatip dayatmaları, ATATÜRK heykel ve büstlerine saldırı, partizan çılgınlığı iletiler ister istemez “Kimin malını kime satıyorsunuz? Nedir bu rezalet!” dedirtiyor. Adalet için anamuhalefet partisi liderinin Diyojen gibi ışık aradığı ortamda hukuk yok, hukuksuzluk egemen. Bu durumda yargının güven yeri olmaktan çıkması kaçınılmaz. Gerisini düşünmek bile üzüyor.
OLANLAR-OLACAKLAR
AKP genel başkanının yasama yılı açılışında yaptığı konuşması içeriye yumuşak, dışarıya sert olsa da “siyasal blöf” sayılacak Barzani çağrılarıyla ağırlığını yitiriyor. Bay RTE'ın “..ya!”lı konuşmalarına karşın Habur Kapısı açık, petrol akışı düzenli yürüyor. Sınırdaki askeri tatbikatlara da önem vermeyen Barzani kuzey sınırına peşmerge gönderiyor, uyanlara aldırış etmiyor. ABD ve İsrail desteğine güveniyor. Gelecek günler neler olacak göreceğiz. AKP'nin güç gösterisine Barzani aldırmıyor.
AKP Kurucular Kurulu çağrısıyla yapılacak toplantıda ayrılan belediye başkanlarına kimlerin nasıl ekleneceği görüşülecek sanıyoruz. Aslında iktidar partisinde metal yorgunluğu değil hukuk yoksunluğu var. Saadet Partisi Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun ByLock suçlaması soruşturulursa kimlerin ipliği pazara çıkacak görülecektir.
En olumsuz durumlar art arda, ATATÜRK'ün kurup açtığı Meclis'te O'nun oturduğu koltukta AKP'lilerin oyuyla oturan ve ikinci kez oturma olasılığı söylenen İ. Kahraman'ın Atatürk'ün adını bir tür zorla anması, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü'nün ATATÜRK'ü silmeye kalkışması olarak izlenmiştir. Bu arada RTE'ın Bahçeli'nin elini okşayarak sıkması da ilgi çekmiştir. Bahçeli'nin uyumu ve uysallığı, Kuzey Irak'a ilişkin kükreyişlerinin inandırıcılığını düşürmektedir.
Bay RTE'ın ABD başkanıyla etkisiz görüşmeleri ABD'nin Suriye ve Irak tutumuyla belirginleşmektedir. Dış siyaset bağırıp çağırmakla başarılamıyor. Avrupa Birliği'ne karşı çıkışlar da yararsız kabadayılık gösterisinden öteye geçecek değil.
Ankara Barosu avukatlarından İsmail Sami Çakmak'ın Yüksek Seçim Kurulu'nun Danıştay kökenli beş üyesi hakkında Danıştay Başkanlar Kurulu'na 16 Nisan 2016 günlü dilekçesinin yanıtsız kalması nedeniyle 25 Eylül 2017'de yenilediği başvurusunun sonucu da merakla beklenmektedir.
TEPKİ
Sahibi, yöneticileri, yazarları ve tüm çalışanlarıyla ATATÜRKÇÜLÜĞÜ belirgin gazetemize yönelik yargıya taşınan suçlamanın hiçbir haklı ve hukuksal dayanağı yoktur. Kişilikleri ve yandaşlıkları belli sözde tanıkların, usdışı yakıştırmalar ve yorumlarla gözdağını kimse geçerli sayıp kabul edemez. İktidar baskıları ve iktidara yaranma çabaları asla olur alamaz. SÖZCÜ,basının birkaç onur bayrağından biridir. FETÖ ve terör karşıtlığımızı kimse tartışamaz. Hepsi belgelidir. Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gülünç duruma düşürülmemelidir.
