Top
19/10/2017

Cumhuriyet’i reklam arası olarak görenler, bunu duydunuz mu?

Sanki sırayla devreye giriyorlar.
Örneğin biri çıkıp Cumhuriyet için “reklam arası” diyor. Bir başka gün diğeri “Artık şeriatla yönetilmenin zamanının geldiğini” söylüyor. Tepki görünce bir süre susuyorlar. Ortalık biraz sakinleşince bu kez kimi müptezeller Atatürk'e, onun ilke ve devrimlerine hayasızca saldırıp, hakaret ve küfür yağdırıyorlar.
Oysa dünyada olup bitenlerin ardındaki gerçekleri biraz görebilseler, yüzlerini döndükleri Ortadoğu'da yaşananları okuyup analiz edebilseler ya da kalbi Türkiye için çarpan bir bilgenin yıllardır vatan sevgisiyle söylediklerine kulak verebilseler, ülkenin içine sürüklendiği bataklıktan kurtulmanın tek bir yolu olduğunu görecekler.

*  *  *

“İslam coğrafyası, bilim, teknoloji, sanat, kültür, demokrasi ve özgürlükler açısından çok geri kalmış, çağdışı bir görünüm yansıtıyor.
Bu coğrafyanın bir bölümü de halen mezhep çatışmalarıyla kan gölüne dönmüş bulunuyor. Özünde gelişmeye ve bilime açık olan İslam dininin, geçmiş asırlardan devralınan fıkıh mirası ve mezhepçi doktrinlerle önü karartılıyor. İslam'ın gelişmeye ve bilime açık yönü göz ardı ediliyor.
Bu karanlığı Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet devrimleriyle şeriatın ve dogmaların baskısından kurtararak delmiş, Türkiye'yi aydınlığa çıkarmıştır. Türkiye'nin Batılı ülkeler tarafından tüm İslam dünyasına ilham alınacak başarılı bir örnek olarak gösterilmesi, Atatürk'ün Türkiye'ye çağdaşlaşma yolunda kazandırdığı ivme sayesinde olmuştur.
Laikliğin ışığından yararlanmayan bir Müslüman ülkede, ne huzur ve istikrar, ne bilim, ne özgürlük ve demokrasi, ne de çağdaş bir uygarlık olur. Çünkü laiklik, bütün dinlere ve inançlara saygıyı öğretir ve devletin herkese karşı tarafsız olması kuralını getirir. Bu kural ülkede barışın teminatıdır. Zira bilim, dogmaları sorgulayan, ampirik araştırmayı teşvik eden laik anlayışla gelişir.
Nitekim bilim nerede ileriyse, orada laiklik egemendir.,,

*  *  *

Şeriat hukuku ile demokrasi asla bağdaşmaz.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler, sadece laikliği benimseyen bir toplum düzeninde yaşar. Bunun istisnası yoktur. Bu nedenlerle Müslüman toplumların mezhepçilikle birbirlerini kırmaktan, fakirlik ve cehaletten kurtulmalarının tek yolu, laik yönetim anlayışıdır…

*  *  *

Laiklik ilkesinin, ülkemizin barış ve huzur içinde yaşaması, birlik, beraberlik ve bütünlüğünün sağlanması açısından yaşamsal bir önemi vardır.
Eğer laiklik ilkesini yozlaştırmayı sürdürürseniz, ülkemizde eşitliği, özgürlüğü, insan haklarını ve demokrasiyi yok eder, çağdaş bilimin ve sanatın önünü tıkar, Türkiye'yi sefil, cahil ve birbirini kıran bir Ortadoğu ülkesine dönüştürürsünüz.
Bunun da vebali taşıyamayacağınız kadar ağır olur!..”

*  *  *

Yıllardır yaptığımız söyleşilerde böyle diyerek ülkeyi yönetenleri uyarıyor, tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ…

*  *  *

Sevgili okurlarım,
Barzani'nin referandumu, Ortadoğu'da emperyalizmin hesaplarını altüst edecek bir ittifakın önünü açtığı gibi, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen kanlı mezhep çatışmalarını da durdurabilecek umut
dolu bir süreci başlatmış bulunuyor.
Gelişmeler kilit ülke konumuna gelen Türkiye'yi yönetenlerin yakın tarihten dersler alıp, yanlışlardan vazgeçmelerini gerektiriyor.
Türkiye'nin, insanların birbirini kırdığı bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesini önlemenin ve bunun taşınamayacak kadar ağır vebalinden kaçınmanın yolu da, Atatürk'ün Cumhuriyeti'ne ve “laiklik” ilkesine sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor. Evet, tek yol laiklik ve demokrasi…
Başka çıkış yolu yok!..

*  *  *

Duydunuz mu Cumhuriyet'i reklam arası olarak görenler… Atatürk'e hayasızca saldırıp hakaret edenler!..
Duydunuz mu?..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp