Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

03/11/2017

Unutkanlık faşizmi besler!

Tehdit etme örnekleri sık sık gündeme gelmeye ve günlerimizi doldurmaya başladı. Çok ünlü televizyon sunucusu ve gazete yazarı Ahmet Hakan da “birden fazla kişi tarafından” tehdit edilmiş ve sonra da oturduğu apartmanın giriş kapısı önünde dövülüp burnu kırılmıştı.
Unutuldu mu?
Unutturuldu mu?
Olay şöyle olmuştu: İktidar destekçisi Star Gazetesi yazarı Cem Küçük, Ahmet Hakan'ı hedef alarak “İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun” diye açık faşizm öfkesi çağrıştıran tehdit savurmuştu. İktidardaki AKP Milletvekili Abdurrahim Boynukalın ise “Evinin önüne gidecektim. Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu” diyen faşist içerikli açıklamalar yapmıştı.
Ahmet Hakan'ın avukatı Turgut Kazan,  İçişleri Bakanı Selami Altınok ile görüştü ve “yakın tehdit olduğu için koruma talebinde” bulundu. Valiliğin İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği başvuruya, 17 gün boyunca hiçbir yanıt verilmedi.  Ahmet Hakan, koruma verilmeyen bu 17 gün içinde evinin önünde saldırıya uğradı.

* * *

Saldıran dört kişi, ilk ifadelerinde kendilerine bunun için 100 bin lira teklif edildiğini söylediler. 3 de isim verdiler.
Zanlılardan Fuat Elmas, “Bir adam var dövülecek” talimatını nasıl aldıklarını polise şöyle anlattı: “Bu kadar acil olan konu ne diye sorduk Yahya Kemal Gezer'e. ‘Bir adam var dövülecek' dedi. Kim olduğunu sorduğumuzda ‘Ahmet Hakan' dedi. Bu şahsın gazeteci olduğunu söyledi.
‘Niye dövelim abi?' dediğimizde
‘… şehitlere ölü diyor. Açık açık oyum HDP'ye diyor. Bunun inmesi gerekiyor. Bu akşam bana talimat verildi. Bu işin içinde MİT var, emniyet var, reis var' dedi. Ancak ‘Reis'in kim olduğunu söylemedi.
Zanlılar mahkemeye çıkarıldı.
Polisteki sözlerinden vazgeçtiler..
Bir kişi, birkaç aylığına tutuklandı.
Sonra o da serbest kaldı.
Ahmet Hakan yediği dayakla kaldı.
Aynı Ahmet Hakan, “aileme tehditlere varan baskılar oldu” diyerek ve ağlayarak istifa eden Balıkesir Belediye Başkanı'na hitaben dün gazetesinde şu yazıyı yazdı: ”Ey Edip Uğur! Kardeşim. Konuşsana! Kim tehdit etti seni? Nasıl tehdit etti? Ne dedi? Sen bu tehdide karşı ne yaptın? Polise mi gittin? Savcıya mı gittin? Gayet soyut bir suçlamayla ortaya çıkıyorsun… Ama arkasını getirmiyorsun…”
Ahmet Hakan'a ne demeli?
Başına geleni çabuk unutmuş.

* * *

Korkutulup istifa ettirilen belediye başkanına, iktidar ağzıyla, yüklenmek yazısı, İtalya'da Mussolini dönemi faşizmini hatırlatıyor. Faşist kelimesi Türkçe'de 1940 yılına kadar yoktu. İtalya'da Benito Mussolini yönetimi kurulunca “faşizm-faşist- faşistlik yapmak” kelimeleri de dönemin aydın ve gazetecilerinin yazılarıyla geldi Türkçe'ye yerleşti. Faşizmin babası kabul edilen Mussolini, iktidarını yitirince, onu ilk önce sevenleri terk etti. Kaçarken yakalandı, kurşuna dizildi. Ölü bedeni Milano'da Lareto Meydanı'nda bir benzin istasyonunun duvarına ayaklarından baş aşağıya asılarak ibret olsun diye sallandırıldı.
Faşizm!
Bizden uzak olsun.
“Herkese ekmek-herkese iş” diye sözler vererek ve Allah'a inancı, vatan sevgisini istismar ederek yoksul, çaresiz halktan ve devleti hortumlayarak (mal satarak-mal alarak- ihale kaparak) zenginliğini sürdürmek isteyen egemen sınıflardan destek bulur.
Orduyu, polisi ele geçirir.
Devleti arkasına alır.
Meclis'i esir eder.
Muhalefeti ezer.
Karşı çıkanı korkutur.
Basını tehdit eder sindirir.
Yazarın burnunu kırdırtır.
Sonra yazı yazdırır.
Unutkanlık…
Faşizmi besler!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp