Top
02/11/2017

Bu insanlara kulak verin

“Merhabalar Sayın Çölaşan. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarını zaman zaman köşenize taşıdınız, bir anlamda sesimiz oldunuz. Bu yüzden ben de kendi durumumu size iletmek istedim. Umarım köşenizde bu mektubuma yer verirsiniz. 
Ben bir kamu kurumunda memur olarak görev yapıyordum. 679 sayılı KHK ile ihraç edildim. Neden ihraç edildiğimi ise yazdığım onlarca dilekçeye rağmen öğrenemedim.
Ben Tunceliliyim. Öğretmen bir babanın oğluyum. Rahmetli babam emekli olduktan sonra yıllarca CHP delegeliği yaptı, partiye çalıştı, emek verdi. Ben ve ailem de hep Atatürkçü bir çizgide olduk. Halen de öyleyiz.
Dolayısıyla Alevi bir ailenin FETÖ ile zerre kadar irtibatı olmayacağı açıktır. Diğer terör örgütleriyle de hakeza aynı şekilde.
Evliliğimin ilk aylarında ihraç edildim. Evlenirken kredi çekmiştim. Zar zor ödemeye çalışırken ihraç ettiler ve hayatımda ilk kez icralık oldum.
Eşimle birlikte bu süreçte birbirimize kenetlensek de büyük sıkıntılar yaşadık ve yaşıyoruz. Memurluk dışında bir işte çalışmadığım için bir mesleğim yok. 11 ay oldu hâlâ iş bulamadım. Ailemin durumu da iyi olmadığı halde, ellerinden geldiği kadar bize yardım etmeye çalışıyorlar. Maddi, manevi ve psikolojik olarak onların sayesinde yaşayabiliyoruz.
Bu zulüm daha ne kadar sürecek? Ben ve benim gibi suçsuz olanlar, darbeye kenarından kıyısından dahi bulaşmamış olan sıradan insanlar ne zaman işimize döneceğiz, ya da dönebilecek miyiz?
Daha yazacak çok şey var ama kıymetli köşenizi işgal etmek istemiyorum. Saygılar sunuyorum.”

* * *

Her gün bunun gibi çok sayıda mektup alıyorum. Özellikle de cezaevlerinden…
Yukarıdaki mektubu yazan kişi yine de şanslı imiş!..
Hiç değilse tutuklanmamış, dışarıda!
Tutuklananların Allah yardımcısı olsun. İçeriye bir kez girdiniz mi çıkışınız neredeyse mümkün değil. Haklı haksız, suçlu suçsuz, kimsenin umursadığı yok.

* * *

Atatürkçü Düşünce Derneği Hukuk ve Siyaset Kurulu Başkanı avukat Özgün Şimşek ilginç bir çalışma yapmış, 15 Temmuz 2016 darbe gecesinden 15 Temmuz 2017 gününe kadar geçen bir yılın bilançosunu çıkarmış.
Rakamlar çok ciddi boyutta. Yuvarlayarak ve özetle veriyorum:
Hakkında FETÖ'den adli işlem yapılanların sayısı 169 bin.
Tutuklanan 50 bin kişi. İçlerinde askerler, polisler, siviller, gazeteciler, üniversite hocaları, öğretmenler, din adamları, imamlar, milletvekilleri, hakim ve savcılar var.
7 bin kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmış durumda.
2 bin soruşturma dosyasının iddianamesi henüz hazırlanmadı. Tutuklular cezaevlerinde beklemeyi sürdürüyor.
140 bin kamu çalışanı hakkında idari işlem yapıldı, önemli bir bölümü ihraç edildi.

* * *

Bu süreçte 62 gazete, 31 tv kanalı, 34 radyo, 29 yayınevi, 1.400 öğretim kurumu ile 848 öğrenci yurdu yine KHK'larla kapatıldı.
Üniversitelerde görev yapan 1.500 dekanın istifası istendi, tamamı istifa etti!
966 şirket TMSF'ye devredildi.
4.900 kuruluşun mal varlıklarına ve parasına el konuldu.
Bunlar sadece bir yılın bilançosu!

* * *

Peki Türkiye genelinde cezaevlerinin durumu nedir? Şimdi devletin resmi rakamlarına bakalım:
Türkiye'de irili ufaklı 384 cezaevi var.
2017'nin ekim ayı itibariyle cezaevlerinde tam 229.790 kişi yatıyor.
Bunlardan 49.900FETÖ'cü ve darbeci olduğu iddiasıyla tutuklu.
Cezaevlerinin toplam kapasitesini merak ederseniz, 207 bin kişi.
Yani kapasite fazlası mahkûm sayısı 22 bin!
Dolayısıyla istisnasız bütün kapalı cezaevlerinin koğuşlarında insanlar alt alta üst üste bir yaşam sürdürmek zorunda. Yataklar nöbetleşe paylaşılıyor, bazen bir yatakta iki kişi koyun koyuna yatmak zorunda kalıyor.
Çok sayıda anne, bu çileyi küçük çocuklarıyla birlikte çekiyor. O çocuklar cezaevlerinin dört duvarı ardında sağlıksız bir yaşam savaşı veriyor.

* * *

OHAL'i gerekçe olarak kullanıp çok sayıda masum insanın canını yaktılar. Çok büyük haksızlıklar yapıldı ve yapılıyor.
FETÖ ve darbeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan on binlerce kişiden en şanslı olanlar, yukarıdaki mektupta olduğu gibi tutuklanmadı ama ihraç edildi! Açlığa mahkûm edildiler. İsimleri devletin FETÖ kayıtlarına girdi. Bundan sonra başka bir işe girmeleri de mümkün değil.
Bu olanların çaresini bilen yok, bir de cezaevlerinde çile çekenleri düşünün!
Kardeşim sen gerçek suçluların üzerine git, yargıla ve hukuku çiğnemeden onlara en ağır cezaları ver. Kimsenin itirazı olmaz.
Ama topluma gözdağı vereceğiz diye suçu olmayan masum insanları mağdur etme.
Şimdi hükümet de işin farkına vardı ama çaresiz!..Bundan sonra ne yapılacağını hiç kimse bilmiyor.
Böyle bir hukuk düzeni olabilir mi?
Evet, Türkiye'de oluyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp