Top
Burak Göral

Burak Göral

bgoral@hotmail.com

22/10/2016

Antalya’da heyecan dorukta!

Bu yıl 53.sü yapılan Uluslararası Antalya Film Festivali'nde bol bol film izlendi ve sinema konuşuldu yine.. Şimdi sıra ödüllerde… Her yıl olduğu gibi Türkiye'nin sinema camiası yine, her seferinde giderek daha çok büyüyen, genişleyen ve sinemaya yatırım yapma konusunda da ciddi atılımlarıyla dikkat çeken Antalya Uluslararası Film Festivali'ne kitlendi. Sadece film gösterimleriyle konuşulan değil, sinemadan bir adım bile uzaklaşmayan yan etkinlikleriyle de hareketli bir festival ortamı var bu sene de. Söyleşiler, paneller, atölyeler, Film Forum bölümü, proje sunumları, ulusal ve uluslararası yarışmalarda yarışan filmlerin yanı sıra, önemli yönetmenlerin yeni filmlerini kapsayan önemli bir film seçkisiyle bir hafta boyunca sinema soludu Antalya halkı. Pek çok tanıdık yabancı oyuncunun yanı sıra Rutger Hauer, Andie MacDowell gibi benim de çok sevdiğim iki önemli sanatçının ve “Bir Ayrılık”, “Geçmiş” gibi filmleriyle belleğimize kazınan filmlerin İranlı yönetmeni Asghar Farhadi'nin katılımı festivale ayrıca renk kattı. Gérard Depardieu'nun gelişi ise oyuncunun değişen programı yüzünden maalesef mümkün olamadı ama seneye katılacağının sözünü şimdiden vermiş…

portakal

Ulusal Yarışma bölümünde yer alan filmler birbiri ardına heyecanla galalarını yaptılar. Filmler tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediyor. Şimdi nefesler tutuldu, jürinin ödülleri açıklaması bekleniyor.

Yarışma filmleri ve yorumlar…

Oyuncu Rıza Sönmez'in dökü-draması “Orhan Pamuk'a Söylemeyin, Kars'ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var”, sadece isminin uzunluğuyla dikkat çekmiyor, Doğu Anadolu'daki en güzel şehirlerimizden biri olan Kars'a otobüs kaldırıyor adeta! Kars'ın neredeyse her tarafını sevimli bir anlatım eşliğiyle dolaşıyoruz, şehrin güzel insanlarının bir kısmını tanıyoruz.

Özenli prodüksiyonuyla dikkat çeken “Toz”da annesinin cenazesini Afganistan’da defneden genç kız, onun günlüğünden yola çıkarak atalarının geçmişine Afganistan’daki iç savaş zamanında yaşanan acılara bir yolculuk yapıyor. İlk filmini çeken Gözde Kural'ın özenli yönetmenliği zayıf hikayesini taşımaya yetmiyor ama. Üstelik ülkemizde böyle hikayeler misliyle yaşanmaktayken Afganistan üzerinden bunu anlatmaya soyunmak biraz üstten bir bakış olmuş gibi!

mavi_bisiklet

Kamyon şoförü kocasının dönüşünü bekleyen bir kadının hikayesini anlatan “Eşik”, bir kısa film malzemesini uzun metrajda anlatmaya çalışıyor gibi geldi bana. Aynı soruna “Siyah Karga”da da rastladığımı söyleyebilirim. Filmde Fransa'da yaşayan İran asıllı bir oyuncu olan Sara, babasının ölüm döşeğinde olduğu haberini alınca Türkiye üzerinden İran'a bir yolculuğa çıkıyor. Çok iyi bir görüntü çalışmasına sahip olan film maalesef bu yolculuğu hikayeyle doldurmakta ve onu derinleştirmekte zorlanıyor.

Çocuk kahramanlı filmlerde artış

Çocuk kahramanlı filmler giderek çoğalıyor. Otosansür ve sansür gibi kurumların çalıştırıldığı ülkelerde bazı ağır meseleler çocukların gözüyle anlatılarak yumuşatılıp duygusallaştırılır. İran sinemasında da olduğu gibi.. Bizde de fazlalaşması kanımca bir etki-tepkinin sonucu. Ulusal Yarışma'da izlenen “Genç Pehlivanlar”, Amasya'da bir güreş okulunda eğitim gören 26 çocuğun günlerine odaklanırken ülkenin başarıya ve ilgiye aç çocuklarının hikayesini gayet de güzel anlatıyor aslında. “Rauf” ülkede yaşanan ve ısrarla barışcıl bir şekilde çözülemeyen kürt meselesine bir çocuğun gözünden bakıyor. “Mavi Bisiklet” sarsılan adalet duygumuz, sosyal eşitsizlik meselesine yine bir çocuk kahramanın duygusal hikayesiyle yaklaşıyor. Üçünün de etkileyici oldukları yerler var. Ama maalesef bir “Uçurtmayı Vurmasınlar” etkisi yaratamıyor hiçbiri. Adana Film Festivali'nde de yarışan Derviş Zaim'in yeni filmi “Rüya”nın senaryosu yönetmenin kimi üslupsal tercihleri yüzünden gözardı ediliyor.

ruya

Ama Zaim “Rüya”da islam estetiğini tartışmaya açtığı gibi, İstanbul üzerinde yapılan rant kavgasına ve ‘vicdan' duygusunun toplumumuzda giderek nasıl da nefessiz bırakıldığını çarpıcı ve cüretkar bir senaryoyla anlatıyor. Keşke onun bu mühim çabasını bu pencereden değerlendirse herkes…

ruzgarda_salinan_nilufer

Vizyondaki gösterimi sırasında da beğendiğimi belirttiğim Seren Yüce'nin yeni filmi “Rüzgarda Salınan Nilüfer” orta-üst sınıfın halini hallaç pamuğu gibi attığı senaryosuyla bence ‘senaryo' dalının, Songül Öden'in performansı ‘kadın oyuncu', Tülay Günal da ‘yardımcı kadın' dalının en güçlü adaylarından.

album_1

Adana'da ‘en iyi yönetmen' ödülü kazanan ve yarışmanın favorilerinden biri olan Mehmet Can Mertoğlu'nun ilk filmi “Albüm” giderek hissizleşen, AVM kültüründe boğulan bir toplumu kimi zaman mizahi bazen de sert bir tavırla eleştirirken izleyicilerini farklı bir üslupla buluşturmayı başarıyor.

babamin_kanatlari

Adana'da da ilgiyle izlenen ve takdir gören “Babamın Kanatları” da aynı şekilde, işçi ölümlerinin izinden giderek toplumsal bir dramaya başarıyla ulaşıyor. Kimi zaman Yılmaz Güney'i bazen de Ken Loach'un sinemasını akla getiriyor. Yılların aktörü Menderes Samancılar'ın buruk performansı ‘erkek oyuncu' dalının en iddialı adaylığını taşıyor. Musab Ekici ve Kübra Kip de ‘yardımcı oyuncu' dallarının güçlü adayları. Filmin Bajar adlı grup tarafından yapılan müzikleri de kendi dalında ödüle çok yakın.

Benim favorim “Tereddüt”

Yeşim Ustaoğlu’nun yönetmenliğinin zirvesi diyebileceğimiz filmi “Tereddüt”te gencecik yaşta evlendirilen kız çocuğu Elmas, kocası ve kayınvalidesinin adeta esiri olmuş ve sıkışıp kalmıştır. Bir gün bir patlama noktasına gelecektir elbet. Yolunun kesiştiği psikiyatr Şehnaz ise görünürde mutlu evliliğinin içinde son derece tatminsiz ve mutsuzdur. Farklı statüler ve hayatlar içinde olsalar da bu iki kadının yaşadıkları birbirine benzemektedir aslında. İkisi de kendi özgürlüklerini kendi karar ve yöntemleriyle ele geçirmeye karar verirler.

tereddut_2

Ustaoğlu resimdeki ışık-gölge tekniğini hem sahnelerine hem de karakterlerine başarıyla uygulamış. Şehnaz'ın kararında Elmas'ın yaşadıklarının da etkisini görmek gerektiğini düşünsem de Ustaoğlu'nun tavizsiz yaklaşımını tebrik etmek gerek. “Tereddüt”ün birkaç uzun sevişme sahnesi ise bazı seyircileri rahatsız etti ama Şehnaz'ın yaşadığı buhranı anlamamız için gerekli sahnelerdi bunlar. Filmin iki kadın oyuncusu, Şehnaz rolündeki Funda Eryiğit hem cesur, hem de karakterinin doğru notalarına basmayı bilmiş. Elmas'ı canlandıran genç oyuncu Ecem Uzun ise büyüleyici bir efor sarfetmiş. Filmin iki kadın oyuncusu da ‘en iyi kadın oyuncu' dalının en güçlü adayları…

tereddut_1

Bakalım yönetmen Semih Kaplanoğlu, oyuncular Beste Bereket ve Mehmet Özgür, Cast direktörü Harika Uygur, müzisyen Orhan Topçuoğlu, Tromso Uluslararası Film Festivali direktörü Martha Otte ve FilmFinders'ın kurucusu Sydney Levine'dan kurulu jüri ne kararlar verecek…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp