Top
Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

yuksel.aytug@sabah.com.tr

04/12/2016

Ölüme niye sevdalandık?

Haber bültenlerindeki görüntüyü, üzüntünün yanı sıra derin bir kaygıyla izledim. Nehirde yaşlı bir adamın cesedi bulunmuş.
Dalgıçlar gelip adamı çıkarmak için uğraşıyorlar.
O sırada siz deyin 200, ben diyeyim 300 kişilik bir vatandaş grubu cep telefonlarına davranmış, yürek dayanmayan o manzarayı kaydediyor.
Kimisi de kamerayı kendine çevirmiş, dehşeti fon yapıp 'ceset selfie'si' çekiyor!
Aynı gün bir başka haber görüntüsü...
Başıbozukluk ve denetimsizlik yüzünden adı 'ölüm yolu'na çıkan Şile otobanında bir TIR, koca cüssesiyle ters istikametten girdiği üç şeritli otobanda U dönüş yapmaya çalışıyor. (Bu sürücüye ne ceza verilecek bilmiyorum ama 'cinayete tam teşebbüs'ten aşağısı olamaz.) O sırada üst geçitteki gençler, kaza ihtimalini görüp cep telefonlarına davranıyor. Beklenen gerçekleşiyor; TIR yüzünden dört araç birbirine giriyor. O anda görüntüyü kaydeden gencin 'zafer çığlığını' duyuyoruz: "Heeeeyttt, çektim be abi, çektim vallahi!.." İyi de, nehirde boğulan adamın şişmiş cesedini kaydetmek bize ne sağlayacak?
Böyle bir 'anıya' kimin ne ihtiyacı olabilir ki!
Yoksa dijital teknoloji ve sosyal medya hepimizi birden gizli birer 'ölü sevici' haline getirdi de farkında mı değiliz?
Önümüzde zincirleme bir kaza olup yaralılar yola saçıldığında ilk tepkimiz 'Aman Allah'ım, ölen var mı acaba?' olması gerekirken, neden sanki bu görüntü sayesinde Pulitzer Ödülü kazanacakmışız gibi sevinç naraları atıyoruz?
Tamam, akıllı telefonlar aklımızı aldı, ondan artık eminim de; bari vicdanımızı bizimle bıraksaydı...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp