Top
01/06/2017

Erdoğan’ın liderliği ve ‘muhalefet?’

Salı günü, bin 44 gün sonra yeniden TBMM'deki AK Parti Grubunda konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Partinin demokrasi adına yaptıklarını ve yapacaklarını özetledi.

AK Parti'nin gelecek vizyonunu ve hedeflerini anlatan Erdoğan çok önemli konulara vurgu yaptı. "Bundan sonra işimiz çok daha zor" diyen Erdoğan, "AK Parti devrimci bir partidir. Millidir, yerlidir. Bunun için attığı adımlarda, yaptığı icraatlarda şu veya bu gücün, şu veya bu ülkenin değil, sadece milletin ne dediğine, halkın ne istediğine bakmıştır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 yıldır ne yaptıklarını iyi bilen ve bunu hitap ettiği kitlelere aktarabilen bir lider. Ve bu liderliğini, yıllardır ötekileştirilmiş, çevreye itilmiş sosyolojiye özgüven aşılamak için kullanmaya gayret ediyor.

***

Özellikle sosyal medyada, AK Parti ve Erdoğan ismiyle "Demokrasi", "Devrim", "İnsan hakları", "Sosyal devlet" gibi kavramları yan yana getirdiğiniz saniye, 'kırmızı görmüş boğa' gibi öfke kusanlar var.

Çünkü "demokrasi" de "özgürlük" de "barış" ve "insan hakları" gibi kavramlar da onların tekelinde sanki. Onlar bu kavramların çerçevesini çiziyor ve bu çizginin dışında gördükleri herkes onlara göre "gerici", "diktatör", "tek adam" vs.

İşin ilginci, daha düne kadar mezhebini bile açıklamaktan çekinen ancak bugün göğsünü gere gere Erdoğan'ı eleştirenler söylüyor bunları.

Erdoğan da ısrarla onları 90 senede yapılanlarla AK Parti iktidarında yapılanları kıyaslamaya davet ediyor.

***

Mesela "Devrimciyiz diye konuşanlara sesleniyorum" diyerek şunu söylüyor; "Hak ve özgürlükler konusunda AK Parti'nin attığı adımları, acaba AK Parti'den önce hanginiz attınız? Siyasi partilere yaşam hakkı vermediniz. Biz parlamentoda kahir ekseriyetle var olmamıza rağmen, bizi bile kapatmaya yeltendiniz. Hatta partinizin başındaki zat, 'Ankara'da da savcılar varmış' diye, onlara sığındı. Savunacağı yerde, sığınmaya yeltendi. Niye, çünkü AK Parti'nin varlığı, onları ciddi manada ürkütüyordu."

Evet, AK Parti'nin millet odaklı siyaseti, askeri ve sivil bürokrasiyi kutsayanları, millete sadece "hizmetçiliği" reva görenleri çıldırtıyor. Erdoğan işte bu zihniyeti, milleti "ikinci sınıf" görenlere sesleniyor, hatta hesap soruyor:

"Bu ülkede kılık kıyafet noktasında bizim yavrularımızı üniversitelerin kapısından kovanlar, siz olmadınız mı? Okulların kapısında anneleri ağlatan siz olmadınız mı? Hüngür hüngür kızlarımızı sokaklarda sürüyen siz olmadınız mı? Nerede özgürlüğünüz? Devletin içinde kadınlarımızı, başı açık, başı örtülü olarak sınıf sınıf ayrımlara tabi tutan siz olmadınız mı? Nerede eğitim, inanç, düşünce, fikir özgürlüğü? "Özgürlük, benim sınıfıma dahil olanlarla olur" mantığı, özgürlük tanımında yoktur. Ama bizim şu anda böyle bir sorunumuz yok. Türkiye'de de herkes şu anda özel-devlet, her yerde başı açık, başı örtülü, el ele, kol kola dayanışma içinde yürüyorlar. Demek ki oluyor…"

***

Erdoğan konuşmasında bu zihniyetle millete bakanların demokrasilerde başına gelecek olan sonucu da şöyle özetledi: "Bu milletin fertlerini, bu milletin bireylerini, birbirine düşman ettiğiniz sürece, bu millet size bu ülkede iktidar vermez, vermeyecektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 seçimlerinin ne denli önemli olduğuna dikkat çektiği konuşmasından tepeden tırnağa AK Parti'de hücre yenilenmesine gideceklerinin altını çizerek önümüzdeki süreçte yürütülecek siyasetin ipuçlarını da şu sözlerle anlattı: "AK Parti, kucaklayıcıdır. Ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine husumet göstermeyen herkesi, kökenine, meşrebine, inancına, kılığına bakmaksızın kendisinin doğal parçası olarak görmüştür. Hedefimiz 80 milyon vatandaşımızın tamamının gönlünü kazanmak. Buna gayret edeceğiz."

AK Parti ve Erdoğan düşmanlığından gözlerini nefret bürümüş, hakareti eleştiri sananların da 2019 sürecinde biraz olsun "empati" yapmayı düşünmesi gerekiyor.

Tamam bu kör nefretle 80 milyonu kucaklamaları onlar için imkansız olabilir belki fakat en azından toplumun yarısının oylarını alan bir partiyi ve liderini anlama çabasını göstermeleri lazım.

Bizim için değil kendileri için…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp