Top
17/12/2016

Halep Tahran’dan nasıl görünüyor?

Suriye'de rejim kuvvetlerinin Halep'e yönelik başlattığı son operasyonda elde ettiği başarı, rejimin en önemli destekçisi olan İran'da doğal olarak gündemin önemli başlıkları arasında yer aldı. İran medyasına bakıldığında durum büyük bir zafer olarak görülüyor. Kazanan tarafta Suriye, İran ve Hizbullah'ın başını çektiği Direniş Cephesi ve Rusya var. Kaybeden ise bir bütün olarak Batı dünyası, İsrail, tekfirci gruplar ve Türk-Arap koalisyonu. Yani İran şer odakları karşısında büyük bir zafer kazandığını düşünüyor.
Dikkatimizi bu heyecanlı medya mecrasından daha derinlikli analizlere çevirdiğimizde ise zafer söyleminin yanında başka hususların da tartışıldığını görmekteyiz. Genel olarak analizler iki konuya odaklanmış durumda.
İlk olarak yapılan değerlendirmelerde bu zaferin sadece Suriye'nin içindeki dengeleri değil bölgesel dengeleri de etkileyeceği meselesi kuvvetle vurgulanmaktadır. Rusya ve İran'ın Suriye'deki konumunun sağlamlaşmasının bölgedeki konumlarını da doğru orantılı olarak etkileyeceği sıklıkla dile getirilmektedir.
Buna karşılık Suriye'de muhalifleri destekleyen bölgesel güçler ise dezavantajlı duruma düşmüşlerdir. Çünkü yapılan değerlendirmelerde Halep zaferinin Esed'in sadece iç muhaliflerinin değil dış muhaliflerinin de ağır bir yenilgisi anlamına geldiği vurgulanmaktadır ki bunların başında Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gelmektedir.
İran'da konuya dair analizlerin yoğunlaştığı bir diğer husus ise Halep'te elde edilen üstünlüğün Suriye'de kesin zafer anlamına gelmediğine dair yapılan güçlü vurgu oluşturmaktadır.
Bu bağlamda yapılan değerlendirmeler şöyle özetlenebilir: Halep'te kalıcı olmak için askeri girişimden daha fazlasına ihtiyaç vardır. Halep'in alınması Suriye'de savaşın sona erdiği anlamına gelmiyor ancak savaşın sonunun başlangıcı imkânını barındırmaktadır.
Bu zaferin barış için bir imkân haline getirilmesi gerekiyor. Suriye'deki savaş çok boyutlu, karmaşık, bölgesel ve küresel boyutları olan bir savaştır. Genel olarak savaşlar özellikle de iç savaşların kazananı yoktur ve bir başarı elde edilse bile bunun kendisi bir başka savaşın başlatıcısı olacaktır.
Şam, Halep ve Lazkiye'ye hâkim olmak her ne kadar Suriye'deki en stratejik bölgelere hâkim olmak anlamına gelse de bu bölgeler Suriye'nin tamamı değildir. Suriye üzerinde askeri hâkimiyet anlık bir meseledir ama Halep'te kalıcı olmak için savaştan daha fazlasına ihtiyaç vardır. Savaş ve kriz Halep ile sona ermeyecektir. Dolayısıyla Suriye'de İran, Rusya ve Türkiye'nin bir araya geldiği siyasi çözüme öncelik vermek gerekmektedir.
Yani bir cümleyle özetlenecek olursa İran'da Halep konusunda temkinli iyimserliğin hâkim olduğu söylenebilir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları