Top
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

oralcalislar@gmail.com

11/10/2016

Acıyı birlikte paylaşabilmek

10 Ekim 2015’te, gösteriye saldıran IŞİD'li iki canlı bomba, Ankara Garı önünde, 107 kişinin ölümüne neden olmuştu. 4 ay sonra, 17 Şubat 2016'da, Ankara Merasim Sokak’ta, PKK'nın örgütlediği otomobilli canlı bomba, 29 kişiyi; bir ay kadar sonra da, yine PKK'nın örgütlediği iki canlı bomba, Ankara Kızılay'da, Güvenpark önünde, 37 kişiyi katletti. Her üç olayda da onlarca kişi yaralandı, insanlar sakat kaldı. Bunların üçü de, vahşi birer siyasi cinayet. Tüm ülkeye darbe vurdu, hayat altüst oldu. Silahsız insanlar hedef alındı.

Yıldönümleri

Dün 10 Ekim'in yıldönümüydü. Mitinge katılan siyasi gruplar, sivil toplum örgütleri, yakınlarını kaybeden yüreği yaralı aileler, katliamı protesto için sokaklara çıktılar, gösteri yapmak istediler. Ülkenin bir çok yerindeki gösterilerde gerilimler yaşandı, göstericilerin bir kısmı gözaltına alındı. Ülkemizdeki iç barışı (yani hepimizi) hedef alan vahşi katliam, bir kenetlenme vesilesi olamadı. Tam tersine, kutuplaşmanın derinleşmesini kışkırtan bir gün yaşandı. PKK'nın arkasında olduğu saldırılara gelince: “Bu saldırıları ortaklaşa kınayacak bir olgunluk ne zaman gelişecek?” sorusunu sormak şart: Merasim Sokak ve Güvenpark önündeki saldırıları da anmak için aynı kesimler sokağa çıkmak isteyecek mi?

“Kim yaptı?”

Büyük acıların yaşandığı olayların çoğunda, "Kim yaptı?", "Kime yaptı?" üzerinden değerlendirmelere gidildiğini görüyoruz. Belki sadece 15 Temmuz’da farklı bir süreç yaşandı: Toplumun değişik kesimleri, darbeye karşı ortaklaşa davranabildiler… Ancak, son dönemde, “15 Temmuz ittifakı”nın da aşındığını görüyoruz. "Tiyatro" diyenler, darbe girişimini muhaliflerini ezmek için kullanmak isteyenler, bu önemli direnişin kıymetini bilmeyen bir ruh hali… Çevremizi saran yangın, yürekleri katılaştırdığı gibi, mantıksızlığı da kışkırtıyor. Bu gözlerle bakınca, karamsarlığa kapılmamak elde değil. Halbuki, tersini de başarabiliriz: 10 Ekim gibi yüreğimizi yakan acı günleri, “ortak bir yas" olarak karşılayabiliriz. Siyasi öfke çıkartmak yerine, acıyı hafifletecek buluşmalar yapabiliriz. Bunca kamplaşmanın ortasında, bu tür düşünceler, naif bir hayalperestlikten veya kuramsal bir iyi niyetten ibaret gibi görünebilir. Olsun, biz gerçek düşüncelerimizi dile getirelim, varsın hayalperestlik olarak algılansın...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp