Top
Servet Yıldırım

Servet Yıldırım

servet.yildirim@milliyet.com.tr

28/01/2018

DAVOS'TA BU YIL NELER ÖĞRENDİM?

Geçen hafta Dünya Ekonomik Forumu’nu izlemek üzere Davos’taydım. Oturumları izledim, katılımcılarla konuştum, sokaklarında dolaştım. Neler mi öğrendim?

2018 iyimserlik yılı

Davos’a gelen işadamları, bankacılar ve profesyoneller bu yıla ilişkin oldukça iyimserler. 2017’de başlayan büyümenin bu yıl da devam etmesini bekliyorlar. Bu iyimserliğe aykırı görüşler de yok değil. Piyasalardaki ralliye karşı uyaranlar, borsalarda düzeltme yaşanabileceği uyarısında bulunanlar da var. Özellikle geçmişte Davos’taki hakim beklentilerin gerçekleşmediği yılları hatırladığımda bu iyimserlik rahatsız edebiliyor. Davoscular 2008 krizini, Trump’in zaferini, İngilizlerin Brexit’i seçecegini öngörememişlerdi. Umarım bu yıl yanılmazlar.

Türkiye algısı bozulmuş

Geçmişte bazı yıllarda Türkiye Davos’u sermaye çekmek için bir tanıtım platformu olarak başarıyla kullanmıştı. Ancak son birkaç yıldır oldukça geri planda kaldık. Hindistan, Çin, Rusya, Endonezya, Arjantin ve hatta Ukrayna bile Davos sokaklarında yoğun bir tanıtım çabasındayken Türkiye markası ortada yoktu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yoğun ikili temasları arasında birkaç panelde konuştu. İçerikte güçlü, konulara hakim, hitabette ise başarılıydı. Ancak genel olarak Türkiye algısı geçmiş yıllara göre daha bozuktu. Daha fazla doğrudan yatırım çekmeye çalıştığımız ve 220 milyar dolarlık dış finansmana ihtiyacımız olduğu dönemde bu algı bize yardımcı olmaz.

Devir hasta adam devri

Dünya süratle bir ticaret savaşına doğru gidiyor. Ağır basan hava ise bu savaşta herşeyin mübah olduğu yönünde. Korumacılığa karşı uyaranlar bile “cinlik” peşinde. Mesela Hindistan Başbakanı Modi serbest ticaret çağrısı yaparken çaktırmadan Çin’e de çamur atmaktan uzak durmuyor. Kısacası liberal dünya düzeni gerçekten de hasta.

Trump’a alışmaya başladılar

Bakmayın herkesin atıp tuttuğuna, iş dünyası Trump ile yaşama fikrine alışmaya başlamış. Bunu Dünya Ekonomik Forumu’nun yapıldığı kongre merkezinde Trump’ın fotoğrafını çekmek için birbirlerini itip kalkan işadamlarını görünce anladım. Kurumlar vergisinde yaptığı yüklü indirimden sonra birçok kişi “Bu Trump da boş adam değilmiş” demeye başladı. Kısacası işadamları sevmeseler de Trump ile yaşama fikrine alışmaya başladılar.

Kriptolardan uzak durun

Kafalar çok karışık. Kripto paraların geleceği olduğunu söyleyenler var ama parası olan ya da kafası çalıştığı için milyarca dolarlık şirketlerin tepesinde yönetici olanlar bitcoin gibi paralara karşı mesafeyi koruyorlar. Davos’taki merkez bankacılar da aynı mesafeden konuşup, bitcoinin para olmadığını, bir varlık sayılması gerektiğini söylüyorlar. Haklılar...

Sosyal medya sorgulanıyor

Sosyal medya devleri birer başarı hikâyesi ama Davos’ta gördüm ki insanlığa yararları da çoktan sorgulanmaya başlanmış. En büyük 3 sosyal medya şirketinin cirosu en büyük 3 otomotiv devinden birkaç kat daha fazla ama yarattığı istihdam onda biri. Yani sadece kendine hayrı var. Dibine ışık vermiyor. Soros gibi sosyal medyacıların toplumsal hayatı sömürdükleri ve demokrasiye zarar verdiklerini ya da Theresa May gibi terörizme ve çocuk tacizcilerine destek verdiklerini öne süren daha aşırı görüşler de var.

Eğitim şart

Yeni bir çağ başlıyor, hatta başladı bile. Davos’ta duydum ki, halen ilkokulda okuyan çocukların dörtte üçü ileride bugün var olmayan işlerde çalışacaklarmış. Anlayacağınız Sanayi 4.0 ile bir çok geleneksel iş tarihe karışıyor, yenileri doğuyor. Mevcut işgücü ise yeniye uyum sağlayacak yetenek ve donanıma sahip değil. Eğitim ve öğretim sistemleri bu ihtiyaca göre süratle gözden geçirilmeli, adapte edilmeli. Eğitim 4.0’a geçemeyen Sanayi 4.0’ı zor görür.

Daha da gelmem

Tüm medyatikliğine rağmen “Daha da Davos’a gelmem” diyenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Bir kere çok maliyetli. Ortaklık, katılım, konaklama, ulaşım malyetleri çok yüksek. Konfor ise sıfır. Normal yaşamda ayakkabıları toz bile görmeyen Davos elitleri kardan çamurdan çıkmaz oldular. Bir de berbat bir trafik, genizleri yakan egzos gazı ve restoranlardaki kötü servisle birlikte “Ne işim var benim burada” diye mırıldanan, hatta homurdanan onlarca işadamı gördüm.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp