Top
Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

20/02/2018

Soy sop sorguladık, ne bulduk?

Geçen hafta e-devlet sitesinden saatte 200 bin alt-üst soy bilgisi raporu alınmış. Günde bir milyon kişinin girdiği siteye bir anda 4 milyon kişi yüklenmiş. En çok da gece 02.00-04.00 arasında bakılıyormuş soy sopa. Uyku tutmayınca aç soy sop bak.

Acaba bu kadar insan soyuna sopuna bakıp ne gördü? Ne umuyordu, ne buldu? Dolmuşta, bakkalda, otobüste, takside, internette, her yerde bu konuşuluyor. “N’aber, soyağacına baktın mı?”

Yanımdaki telefonda, “Bizim soy sop Burdur çıktı” diyor. Bu önemli bilgiye anlaşılan çok şaşırmış. Gerçekten de dünyayı değiştirecek bir bilgi.

Bir diğerinin soyunda Balkanlar çıkmış. Yanındakine kendisinin de ilk kez duyduğu Balkan kasaba adları sayıyor. Google Earth’ten bakmış. Kesin bilgi.

Bir diğeri Facebook’ta paylaşmış soyunu. İnsan soyunu sopunu neden Facebook’ta paylaşır? Kral mı çıktı soyunda, dük mü, kont mu? Yoksa şehzade misin? (Öyle de olsa neden?)

Ben Türk oğlu Türk’üm diyenlerin soyunda Kürtler, Ermeniler çıkınca tabii en büyük “dram” orada yaşanıyor. Forumlara falan şöyle bir baktım, birisi şöyle yazmış: Ailem Karadenizli, has Türk. Baba tarafım Rizeli ama Türk’e benzemiyorlar. Nasıl bakılıyor bu soyağacına?” Ne diyeyim, Allah başka dert vermesin.

Türk, Kürt falan bunlar demode meseleler ve kimlikler sevgili okurlar, insanlar artık boylardan bahsediyor. Filancanın filanca boyundan olabilirmiş çünkü dedesi sarışın mavi gözlüymüş. Bravo, tarih on üzerinden on. Böyle bir bilgi nüfus kayıtlarında elbette yok ama işte insanoğlunda hayaller sonsuz: Doğum yerinden kabile tahmini.

Soy sop sorgulama şunu da ortaya koydu. Devlet işini çok kötü yapmış. Yüzlerce yıldır vergiler hep boşa gitmiş. Osmanlı devleti, çok daha eskilere dayanan bürokrasi geleneği bir yana, son 100 yılını modern anlamda memur devleti olarak geçirdi. Cumhuriyet de bu geleneği devam ettirdi. Ama işte becerememişiz kayıt tutmayı. Bugün Osmanlı ile aynı dönemde imparatorluk, krallık olan memleketlerin arşivlerinde 18’inci yüzyılda bir sokakta patlayan lağımın hangi memur tarafından tamir edildiğini bile bulabilirsiniz. Bizde kayıtlarda dedenizi bulduysanız ve adı da doğru yazılmışsa ne büyük mutluluk.

“Nerelisin” sorusuna “İstanbul” deyince, “Asıl memleket neresi?” diye üstelenir ya. Bugün İstanbul yerine Türkiye koyun, durum o. Yakında hangi boydansın, senin kabile hangisi gibi denmeye başlanır. Memleketçiliğin, toprakçılığın sonu yok ki.

Eskiden “birey” diye bir şey vardı. Bir sosyal ve politik varlık olarak birey. İnsanı sadece kendisi olarak görmek. Onu kendisi olduğu için sevmek, konuşmak, onunla bireysel bir ilişki kurmak. Biz böyle yetiştik büyüdük. İnsana böyle baktık. Geçmişinden soyundan bana ne, ben senin kim olduğunu sana bakarak değerlendiririm. Bugün soyunu sopunu bilmeden neredeyse kimse kimseye selam vermiyor. Bizimkine asimile edilmiş toplum falan diyenler vardı. Kültürel kimliğimizi doya doya yaşayalım dendi. Şimdi buyrun alın kimlikten bol bir şey yok. Hayrını görün.

Not: Tabii ki merak edip ben de baktım soyuma sopuma,        o ayrı...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp