Yeni saat uygulamasıyla sabahlarımız çalındı. Artık sabah yok, karanlık var. Servis beklerken; otobüse, metroya, vapura yetişirken kapkara bir gecenin içindeki gizemli yabancılarız artık. Güneş falan yok. Güneş, biz yerin altında metrodayken, otobanın bir köşesine saplanıp kalmış bir servisin içinde horlarken ya da ilerlemeyen arabanın direksiyonunda göz ucuyla Twitter’a bakarken doğan şeyin adı.
Karanlıkla mücadelede bilim çok ilerledi farkındayım ama ben bildiğim sularda yüzeyim, zifiri karanlık listesi önereyim.
“Eye of The Tiger” - Survivor: Rocky Balboa gibi kalın pamuklu gri eşofmanı altlı üstlü giyin. Üst kısmı belden içeri sokmayı ihmal etmeyin. Ayağa siyah Converse’leri de geçirip evinize en yakın tepelik yere doğru koşar adım marş marş. Sabahın kör karanlığında köpekler ve tinerciler eşliğinde spor keyfi.
“You Want It Darker” - Leonard Cohen (Paul Kalkbrenner remix): Merhum Cohen’in son albümünün single şarkısı. Hayli karanlık ve felsefi bir şarkı bu. Paul Kalkbrenner’in elinde yumuşamış. Ama sözler değil: “Daha karanlık istedin, biz de alevi söndürdük.” Kulaklığı takın, sağa sola bakmadan, kimseyle göz göze gelmeden dümdüz yürüyün.
“Dancing in the Dark” - Hot Chip: Bruce Springsteen’in klasik hit şarkısını Hot Chip 2015’te çıkardığı aynı adlı EP’de yorumlamıştı. Orijinal versiyonu seçmememin nedeni Hot Chip dokunuşunun bu şarkının dramatik yapısını azıcık kırması.
“If I Had a Heart” - Fever Ray: “The Vikings” dizisini bildiniz mi? İşte o dizinin açılışında çalan şarkı bu. Özellikle sabahları işe deniz yoluyla gidenlere eşlik etsin.
“Hollow Talk” - Choir of Young Believers: Endüstriyel manzaralar eşliğinde, olmadı serviste kafayı cama dayanıp uzaktaki varoş mahalleler izlenerek dinlenebilir. Her sabah servisin, otobüsün buğulu camına yağlı saç izini bırakan emekçilerimize gelsin bu şarkı.
“You Shook Me All Night Long” - AC/DC: Bazı sabahlar o kadar karanlıktır ki sanki hiç yatmamış gibi hissedersiniz. Belki de yatmamışsınızdır. “Ben yattım mı, kalktım mı ne oldu şimdi?” şeklinde bir soru işareti bulutu beyninizi kemirmektedir. Sıkıntı yok. Sabah kalktığınızda camdan bakıp kapkara bir sokak görmek bu hisleri yaratır. İşte o noktada bu şarkı konulacak, ses açılacak.
“Under Pressure” (feat. David Bowie) - Queen: Evden çıkıp ilk kalabalık ortama vardığınızda sizin gibi uyanamamışların varlığının içinizi ısıtması... Bir sabah daha tecavüze uğramadan, soyulmadan, kazasız belasız uygarlığa adım atmanın coşkusu...
Sabah depresyonu paylaşılınca güzel. Queen’in Bowie ile seslendirdiği bu klasiği ne zaman canınız sıkılırsa dinleyin.
Single dünyası
Can Gox’tan geçenlerde ses geldi. Davudi sesiyle ve ilk albümü “Yalnızım Ben”le kendine has bir kulvar açtı Can. Şu an internete verilen şarkının adı “Unutama Beni”. Esmeray’ın zamanında ünlü ettiği bu şarkı Can Gox yorumuyla “Bodrum Masalı” dizisinde kullanıldı.
Sun Ra’nın “Singles” adlı albümü, adı üzerinde yıllar içinde yayınlanan single’ları bir araya getirmiş. “Soft Talk” ile başlanabilir ortadan.
The Last Shadow Puppets’ın yeni albümü bu ay geliyor. Single Fransızca, adı “Les Cactus”.
Imagine Dragons “Levitate” adında bir single yayınladı. “Passengers” filmi orijinal soundtrack’inde yer alıyor bu şarkı.
Yeni çıkanlar
“Certainty” - Temples
“Swedish Guns” - The Radio Dept.
“Life Itself” - Glass Animals
“Randy” - Justice
“#1985” - Gurr
“Jungle Birds” - Flaming Gods
“Ain’t It a Sin” - Charles Bradley
“Soothing” - Laura Marling
“Hold On” - The xx
“The Pressure” - Patience
PAZAR ALBÜMÜ
“Mare” - Christian Löffler
Alman techno sanatçısının geçenlerde yayınlanan ikinci LP çalışması. Minimal / ambiental techno çerçevesinde hayal âlemine götürüyor Löffler dinleyenleri. Bir masal dinler gibi 17 şarkıyı kesintisiz dinliyorsunuz. Hit, A1 gibi ticari formlardan uzak, albüm bütünlüğü içinde baştan sona anlamlı bir müzik. “Mare”, 2012’deki “Forest”ın da devamı niteliğinde.
