Top
Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

15/03/2018

Kim ölünce üzülebiliriz?

Geçen gün Twitter gibi mecralarla çok fazla haşır neşir olmayarak ruh sağlığını muhafaza eden bir arkadaşımla konuşuyoruz, bir şekilde Dubai’den dönerken düşen uçaktaki genç kadınların ölümünün tartışma konusu olduğunu fark etmiş fakat detayları bilmediği için anlamakta güçlük çekiyor.

Şöyle bir diyalog geçiyor aramızda: “Düşen uçakta ölenlerle ilgili kötü şeyler söyleyen mi oldu?” “Çok.” “Neden?” 

Sessizlik... Makul olmasa da cümle içinde saçma durmayan bir cevap bulmaya çalışıyorum. “Zenginler ya” diyorum, çok anlamsız kaçıyor. “Hani işte bekârlığa veda partisi için özel jetle Dubai’ye gidecek kadar zenginler”. Eee? Yok yani bu katıksız nefretin akla uygun bir sebebi. 

“Şehitler varken” diyorlar, “Onlara üzülmezsiniz ama” diyorlar, “Zengin çocuğu değiller tabii ondan” diyorlar, diyorlar da diyorlar. Şu ülkede bir gelir eşitsizliği olduğu bütün milletin aklına bu 11 kadın ölünce dank etti. Ondan önce demek kimsenin özel uçağı yok, herkes aynı derecede fakir zannederek rahat ediyorlardı, bu bilgi adalet duygularını sarstı. Hem de şehitler varken... 

“İkisine birden üzülemiyor muyuz?” diye soruyor arkadaşım bu sefer. “Üzülemiyorsun” diyorum, “Üzülemiyorsun, ya o ya bu, seçeceksin birini”. 

Neden üzülemiyoruz ama? Orada 11 tane gencecik kadın, genç olmasalar ne olur, 11 insan, aralarında hamile olanlar var, yeni doğmuş bebeği olan var, yine olmasa ne olur da hani belki çocuğa üzülmek caizdir diye söylüyorum. Ama onun da bir cevabı var, “Hamile hamile özel uçaklarda gezmeseydi”. 

Acımasız, kalpsiz, vicdansız olmak için hep bir sebep var. Nasıl bir kalpse o, içinde şehit olan Mehmetçik için de, babası zengin olduğu için özel uçağa binebilen ama hepimiz gibi gelecek hayalleri, umutları olan kadınlar için de, aç olduğu için kendisini yakmak isteyen adam için de, denizde boğulan mülteci çocuk için de, işkenceyle öldürülen kedi için de aynı anda yer yok. Birini alırken ötekini atman gerekiyor. Halbuki ölüm karşısında kimdir, kimlerdendir, zengin midir fakir midir, soyu sopu neredendir bakmadan aynı saygıyı, hüznü duyabiliriz. Olmadı, duyanlara saldırmayabiliriz. Her konuda ayrışıp duruyoruz, bari insanların ölüm karşısında üzülme hakkında birleşelim. 

Hayır, ahlak bekçisi değilsiniz

“İstediğimi derim, istediğimi yaparım kardeşim, adı neyse ne” zorba tavrı tehlikeli bir şekilde aldı yürüdü. Metrobüste çekilmiş bir video izledik geçen gün sosyal medyada, bir vatandaş öpüştüğünü iddia ettiği genç çifte müdahale etmiş. Bir avukat hanım da ona bu yaptığının sözlü saldırı olduğunu, böyle bir hakkı olmadığını söylediği için ‘azar işitiyor’. “Ahlak bekçiliğiyse ahlak bekçisiyim kardeşim,” diyor adam, “Benim ahlakıma ters, Avrupalı değilim ben”. 

Tamam, senin ahlakına tersse sen yapma. Ama başka insanların haklarına saygılı olmak için Avrupalı olmak gerekmiyor. Ayrıca ahlak bekçisi de değilsiniz, üzgünüm. O kendi kendinize verebileceğiniz bir paye değil. Giyimini, kuşamını, oturuşunu, kalkışını, hareketlerini beğenmediğiniz insana aklınıza estiği gibi saldıramazsınız. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp