Top
Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

16/07/2018

'Darbeler dönemi 15 Temmuz’da bitti'

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, milletin bir daha darbeye izin vermeyeceğini, bunu 15 Temmuz’da tüm dünyaya çok açık bir şekilde gösterdiğini belirtti. Yazıcı, Batılı bir takım unsurların darbeci FETÖ irtibatlı olduğunu kaydetti

AK Parti’nin Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı darbeler döneminin 15 Temmuz’da bittiğini, yeni bir tehlike de görmediğini vurguladı. Genelkurmay Başkanı’nın Millî Savunma Bakanı olmasını çok anlamlı bulduğunu belirten Yazıcı, “Yani askerin de daha sivilleşmesi, hedeflediğimiz yapılanmanın gerçekleşmesi bakımından bu değişim veya bu tasarruf son derece önemli diye düşünüyorum” dedi.

Batının 15 Temmuz ile ilgili hala ayak sürüdüğünü belirten Yazıcı, “Batılı birtakım unsurlar bu örgütle bana göre irtibatlı, iltisaklı. Bu kadar himaye görmüş, desteklenmiş, bu kadar elemanı ordunun içerisine, güvenlik birimlerinin içerisine yerleştirilmiş, bir planlama yapılmış da bunu nasıl başaramadığının şaşkınlığını yaşıyorlar. Bunu Türkiye nasıl önledi? Bunun şaşkınlığını yaşıyorlar. Bu konuda doğruyu cesurca söyleyebilecek, hakikati ifade edebilecek konuma henüz gelmiş değiller, hala ayak sürüyorlar” dedi.

‘Koordineli yürütme’

Yazıcı Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

- Yeni dönem neler kazandıracak?

Türkiye’de 150 yıldır tartışılan bir hükümet sisteminin ilk pratiği başladı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu seçimle birlikte tüm unsurlarıyla yürürlüğe girdi. Burada hedef çok koordineli bir yürütme. Bu koordinasyonu sağlayacak olan da yürütme yetki ve görevleriyle donatılmış olan Cumhurbaşkanı ya da Başkandır. Yönetimin en önemli alanlarından biri de etkin icraat. Bürokrasi çok büyük engeldir. Her hükümet bürokrasiden şikayet etmiştir. Bunlar minimize hale getirilecek. Bürokratik süreçlerden kaynaklanan zaman kaybı, maliyet artışları da önemli ölçüde ortadan kalkacak.

- Yeni kabineyi nasıl değerlendirdiniz?

Yeni kabineyi çok pozitif olarak değerlendiriyorum. Hepsi alanında önemli başarılara imza atmış ve kendini ispatlamış isimler. Etkin bir yürütme ve icraat gerçekleştireceklerine inanıyorum.

‘Her alanda travma’

- 15 Temmuzun üzerinden iki yıl geçti. Neler yaşandı?

Bizim siyasi tarihimiz darbeler tarihidir. Her on yılda bir darbeye maruz kalmışız. 1950’de çok partili demokratik siyasi hayata geçişi sağlamışız, 60 darbesi var, 71 muhtırası var, 80 darbesi var, 28 Şubat (1996) postmodern darbesi var. 27 Nisan 2007 muhtırası var ve 15 Temmuz’da çok alçak ve gaddar bir darbeye maruz kalmışız. 15 Temmuz darbesi bizim sosyal hayatımızın, ekonomik hayatımızın, toplumsal hayatımızın aile ölçeğine varıncaya kadar her alanını çok acı bir şekilde travmaya maruz bırakmıştır. Ama bunun karşısında çok kararlı bir duruş ve mücadele var. 2007 muhtıra darbe girişimi ve 15 Temmuz hariç diğer darbelerin tamamı amacına ulaşmış. Bu iki darbe önlenmiştir. Bu girişimleri Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğündeki AK Parti kadroları dik duruş göstererek, millete yaslanarak önlemiştir. Bunun ilerlemesine fırsat vermemiştir. Millet büyük bir destek vermiş, darbeyi önlemiştir. Türk siyasi tarihinde darbe önlemenin en somut görüntüsü de 15 Temmuz’dur. Bunda da Cumhurbaşkanımızın çağrısı gerçekten çok etkili olmuştur ve halkımız sokaklara dökülmüş, iradesine sahip çıkmış, akşam başlayan darbeyi sabah olmadan önlemiştir. Bu da tarihe geçmiştir. Bu alçakları bir kez daha kınıyoruz. Bu darbeye karşı tarih yazan bu milletin direncini ve gücünü de bir kez daha anıyoruz.

- Darbeler dönemi bitti diyebilir miyiz?

Ben darbeler döneminin bittiği kanısındayım. Bu millet, bu ülkede bir daha darbeye izin vermeyeceğini 15 Temmuz’da tüm dünyaya çok açık bir şekilde göstermiştir. Darbelere zemin hazırlayacak yapılar değişim ve dönüşüme uğradı Türkiye’de. Bakın, bir ülkenin Silahlı Kuvvetleri ne için vardır? Güvenliği korumak için vardır. Kimin güvenliğini? Milletin güvenliğini koruyacak. Milletin güvenliğini korumakla görevli ve milletin bütçesinden sağlanmış kaynakla alınmış, eline verilmiş silahları millete yöneltmesi kabul edilebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Dolayısıyla Silahlı Kuvvetlerin yapısında da farklı sapmaları önleyecek muazzam bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirildi. Ben hatta son tasarrufu da bu bakımdan anlamlı buluyorum yani Genelkurmay Başkanının Millî Savunma Bakanı olarak takdir edilmiş olmasını da çok anlamlı buluyorum. Yani askerin de daha sivilleşmesi, hedeflediğimiz yapılanmanın gerçekleşmesi bakımından bu değişim veya bu tasarruf son derece önemli diye düşünüyorum, öyle değerlendiriyorum.

‘Beka mücadelesi’

- FETÖ ile mücadele noktasında ne aşamadayız?

FETÖ ile hiç duraksamadan mücadele kararlı bir biçimde, sıfır toleransla devam ediyoruz. Bu, çok önemli. FETÖ ile mücadele bir beka mücadelesidir, taviz verilemez. Bakın, iki yıldır OHAL süreci yaşıyoruz. Durduk yerde biz OHAL’i ilan etmedik. Çünkü FETÖ olarak nitelediğimiz bu örgütün sadece devletin değişik kademelerinde değil, sosyal hayatın değişik kesimlerinde kümelendiğini gördük. Bu nedenle mücadelemizi çok etkin, kararlı bir biçimde sürdürüyoruz. FETÖ ile mücadelede gelinen noktadan asla geriye dönüş söz konusu değildir.

‘Tehlike kalmadı’

- Yeni bir tehlike var mı?

Ben yeni bir tehlike görmüyorum. Güvenlik her şeyin önündedir, toplumun güvenliği. Bu tür örgütlerle mücadelenin esası ülke güvenliğini sağlamaktır, ülkenin tehlikelere karşı, tehlikeli unsurlara karşı açık vermesini önlemektir. Sadece cari açık, bütçe açığı falan değil, güvenlik açığını da önleyeceksiniz. Bu terör örgütlerinin devletin ve sosyal hayatın içerisinde yapılanması Türkiye’ye dostça bakmayan unsurlar için güvenlik açığı oluşturur. Dolayısıyla bu güvenlik açığını da azalttık, minimize ettik. Bunu yaparken de bazı insanlar mağdur duruma düşmüş olabiliyor, bu çok olağandır demiyorum. Bakın, birkaç gün önce Cumhurbaşkanımız açıkladı: ‘Aile bireylerinin bu örgütle irtibatlı, iltisaklı olması dolayısıyla pasaport tahdidine maruz kalmış vatandaşların bu tahditlerini kaldıracağız’ dedi. Şimdi normalde baktığınız zaman suçlarda ve cezada şahsilik ilkesi var ama bunların da kaçıp yurt dışına gitmeleri kuvvetle muhtemel. Onun da uygulamalarını gözlüyor olmamız dolayısıyla bu tür tahditler konmuş ama ilerleme kaydedildikçe bu tahditleri de ortadan kaldırıyoruz.

‘Batı FETÖ ile irtibatlıdır’

- Batı’nın 15 Temmuz’a ve terörle mücadeleye bakışı değişti mi?

 Batılı birtakım unsurlar bu örgütle bana göre irtibatlı, iltisaklı. Bu kadar himaye görmüş, desteklenmiş, bu kadar elemanı ordunun içerisine, güvenlik birimlerinin içerisine yerleştirilmiş, bir planlama yapılmış da bunu nasıl başaramadığının şaşkınlığını yaşıyorlar. Bunu Türkiye nasıl önledi? Bunun şaşkınlığını yaşıyorlar. İlk zamanlarda çok farklı söylemleri vardı ama son zamanlarda FETÖ’yü müzaheret anlamına gelecek söylemleri olmamakla birlikte belki biraz daha bu konuda suskun hâle gelmişler. Yani bu konuda doğruyu cesurca söyleyebilecek, hakikati ifade edebilecek konuma henüz gelmiş değiller, hala ayak sürüyorlar. Dolayısıyla bu projenin içerisinde bu tür ülkelerin kimi istihbarat unsurlarının vs. rol aldığı kanaatini güçlendiriyor. Bu elemanların işte iadesi, orada yerleşik olmaları, serbestçe dolaşıyor olmaları, birtakım faaliyetlerini hala sürdürüyor olmaları bu kanaatimizi güçlendiriyor. Amerika ve Yunanistan iade etmiyor. Avrupa’da, Almanya’da olanlar var, bunları görmezden geliyorlar. Söylendiği zaman böyle safça, ‘Ha öyle miydi, bir bakalım, edelim’ denilmesi… Mümkün mü yani Almanya’nın topraklarında faaliyette bulunan unsurların ne yapıp ettiklerinden bihaber olduğu düşünülebilir mi? Ama işlerine gelmiyor çünkü bunlar Türkiye’ye zarar veriyor, zayıf bir Türkiye işlerine geliyor diye düşünüyorum.

‘Tüzüğümüzü değiştireceğiz’

- Kongre süreci başlıyor, yönetimde yenileşme olacak mı?

- Beşeri kaynağı zengin bir partiyiz biz. Birikimleri gözetmek ve Türkiye coğrafyasının temsilini dikkate almak suretiyle, partinin ilkelerini, programını, duruşunu dikkate alarak gençler ve kadınların da temsilini sağlayacak bir kongre gerçekleştireceğiz. Bir tüzük değişikliği de düşünüyoruz. Benim başkanlığımda tüzük değişikliği komisyon kuruldu. O da rutin değişiklik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile bağlantılı tüzükte yer alan ve bağdaşmayan bazı normlar var. 141, 142, 148, 149, 150. maddeler. Hükümet kurma, güven oylaması yapma gibi maddeler. Bu maddeleri kaldıracağız. Başta teşkilat yapısı ile ilgili çalışmalarımızla alakalı sıkıntılar oluşturan hususlar varsa bunları da tespit edip düzelteceğiz. Son il başkanları toplantısında duyuruda bulunduk. Tüzükle ilgili belediye başkanları, il başkanları, kadın ve gençlik kollarından değişmesini önerebilecekleri hususlar varsa partiye bildirmelerini istedik.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp