Top
Yalçın Bayer

Yalçın Bayer

ybayer@hurriyet.com.tr

30/03/2014

Berlin’de Kürdistan

Büyükelçi Karslıoğlu’nun himayesinde Nevruz kutlaması.

MART ayı başında Berlin Turizm Fuarı açılmıştı; Türkiye bölümünde her standın üzerinde o il, ilçe ya da firma kurum-kuruluşun adı yazılıyken, Diyarbakır standının üzerinde farklı bir şey yazılmıştı: ‘Diyarbakır Government’.
Yani ‘Diyarbakır hükümeti’.
(Diyarbakır Valiliği yazılmak istendiyse de yanlış çeviri olduğu açık.)
12 Mart tarihinde köşemizde yer alan bu haber üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, bu skandal ile ilgili olarak Governorship yerine government yazıldığını doğrularken, “Söz konusu çeviri hatası düzeltilmiş ve sorumlular hakkında inceleme başlatılmıştır” dedi.
(Soruşturmanın ne olduğu ve nasıl yürütüldüğü konusunda henüz bir bilgi yok.)
Geçenlerde Berlin’den bir gazeteci bir şey fısıldadı köşemize.
24 Mart 2014 tarihinde saat 17.00’de Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliği binasında Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu himayelerinde Nevruz kutlanıyor.
Söz konusu kutlamaya ilgili ülkelerin büyükelçilikleri ve büyükelçileri de himayede bulundu. Afganistan, Azerbaycan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan Nevruz kutlamalarının diğer aktörleri...
Ayrıca Nevruz kutlamasına bütün ülkelerin büyükelçileri ve üst düzey Alman yetkililer de
davetliydi, çoğu da icabet etmişti.
Kutlamalar kapsamında her ülke kendi kültürel değerlerini sundular.
Açılış konuşmasını Türkiye Büyükelçisi Karslıoğlu yaptı. Etkinlikte ülkeler standlarını açtılar. Özellikle Irak standı ilgi çekiciydi. Standda ‘Irak Kültür Mirası-Kürdistan-Irak’ın Kuzeyi’ yazan bir stand vardı.
Stand, Almanca olarak hazırlanmıştı. Etkinlik boyunca stand TC Berlin Büyükelçiliği’nde yer aldı. Davetliler tarafından görüldüğünde epeyce de yadırgandı. Film gösterimi de vardı.
Nevruz kutlamalarının adı sayılan ülkelerden birinin büyükelçiliğinde yapılması öngörülüyor.

GÜNÜN SÖZÜ

“Propaganda öyle bir sanattır ki, insan başkasının ayağına basarken kendi ‘ah’ der.” Bob Hope


OYUNU KULLAN, SANDIĞA SAHİP ÇIK, DEMOKRASİYE ORTAK OL!


Hıyar!

TELEVİZYONDAKİ komedi programında yayınlanan hıyarlı baba esprisi beni güldürdüğü kadar düşündürdü ve bu yazıyı yazmamı sağladı. Yazıma hıyar başlığı koyunca bilgisayarım başlığın altını çizdi; hıyar sözcüğünü genellikle argo ve kaba bir söz kabul edip sövgü aracı olarak kullandığımız için herhalde... Bu yüzden hıyar yerine kibarca salatalık demeyi yeğleriz, yaptığımız salataların içine doğrarız.
Hıyar deyip geçme. Yemek yerine geçebilir, açlığımızı giderir. Cacık yapılır. Soyup ya da tazeyse soymadan tek başına da yenebilir. Çengelköy’ün hıyarı ünlüdür. Kızdığımız kişilere “Vay hıyar vay!” deriz. “Senden cacık bile olmaz!” diye iltifat ederiz. Barış Manço bir şarkısında, “Bugün kendimi hıyar gibi hissediyorum” demişti bir zamanlar...
Vatandaşı hıyar yerine koyanlar, soyup yemeye kalkanlar var. Kim mi onlar? Ben sen o, biz siz onlar! Soymayı zevk edinenler, saman altından su yürütenler...
Geçenlerde Muzaffer Cellek’in yazdığı ‘Ört ki Ölem’ adlı kitabını okurken hıyarlı bir espri gözüme çarptı.
Şair Rıza Polat Akkoyunlu, Karpiç’te içerken muzip arkadaşları garsonla soyulmamış, çamurlu bir hıyar yollamışlar masasına. Şair bir pusula ile şöyle seslenmiş bu hıyar dostlarına:
“Böyle şaka yapmazdın, eğer beni bilseydin
Hıyara ne lüzum var, kalkıp kendin gelseydin.”
Dümbüllü İsmail de sahneye hıyar atan bir seyirciye bakın ne demiş:
“Beyefendi, kartvizitinizi düşürdünüz!”
İster genç ister ihtiyar olun ama sakın hıyar olmayın!

Babam  Ekrem Orhon’u niye unuttunuz

HÜRRİYET’in dünkü Cumartesi ekinde “Şehirleri ‘Şehir’ Yapan 10 Belediye Başkanı” başlıklı araştırma yazısı vardı. Biz de jüri üyesiydik. Bazı isimlerin seçilmesine karşı itirazlarımız vardı. Keşke bir araya gelip de tam bir ititfak sağlasaydık. Neyse biz bu konuda gelen eleştirileri aktaracağız.
Bugün Rize ile ilgili bir itirazı aktaralım.
Rize’nin eski belediye başkanlarından Ekrem Orhon’un oğlu Asya Orhon diyor ki: “Ekteki değerlendirmeyi hayretle okudum. O listede 1983’te vefat eden babamı aradım. Rize belediye başkanlığı yapmış Ekrem Orhon... “Denizi kara, karayı para” yapan ‘Baba Reis’... Rize’de bir şehir yaratan adam. Adına anıt mezar yapılan, belediye parkına büstü yapılan ve ağustos ayının 9’unda anma günü yapılan kişi.
Kendinden sonra gelenlere 470 işyeri bırakan ve kendisi tapusuz ölen kişi.
Çok yazık ki sizler hatırlayamadınız.”

Esnafın elektrik yükü çok ağırlaştı

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf ve sanatkârların giderleri için önemli bir yer tutan elektrik giderleri için tepki gösteriyor ve diyor ki:
“Esnaf ve sanatkârın ödediği elektrik faturaları en yüksek tarifeden hesaplanıyor. Yetkililerimiz elektrik faturalarına yansıtılan dağıtım bedeli, satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli ve TRT payı gibi kalemlerin yasal olarak alındığını açıklıyorlar. Kayıp-kaçak oranı kalktı diyorlar ama elektrik dağıtım şirketleri kayıp-kaçak arttığı için fiyat artışı istiyor. Esnafın beklentisi her kesime uygulanan indirimlerin bir an evvel esnafa da uygulanarak, faturaların hafifletilmesidir.”

BİLİYOR MUSUNUZ

CAN Özçelik’in ‘Hüküm Giyen Adalet’ (Destek) çalışmasında yargı mensuplarının trafik hikâyesini anlattığını...
NURULLAH Aydın’ın ‘Ajan-Casus, Muhbir ve Muhabir’ (Parola Yayınevi) kitabının çıktığını...
MARİA Kodorova “Balkanlar’da Osmanlı mirasını aramaya çalışmak abestir; çünkü Balkanlar’ın kendisi Osmanlı mirasıdır” dediğini, buna bağlı olarak ünlü araştırmacı Türker Acaroğlu’nun Balkanlar’da Türkçe Yeradları Kılavuzu’nun çıktığını...
EMİNE Uşaklıgil’in, Cumhuriyet’le ilgili anılarından sonra İstanbul’la ilgili olarak ‘Bir Şehri Yok Etmek-İstanbul’da Kazanmak ya da Kaybetmek’ adlı ilginç incelemesini yayınladığını.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp